Keşke mesele sadece Kopenhag kriterlerinden ibaret olsaydı

  • GİRİŞ01.11.2025 09:15
  • GÜNCELLEME01.11.2025 09:39

Hafta içi Ankara’ya resmi ziyarette bulunan Almanya Şansölyesi Friedrich Merz, kendi ülkesinde hiç de rahat sayılamayacak bir ortamın içerisinde bulunuyor.

Almanya ekonomisi, (ekonomi derken hususi olarak Alman sanayiinin geçirmekte olduğu sıkıntılardan söz ediyoruz) büyüme perspektifini kaybettiği gibi, yeni, aşılması zor meydan okumalarla karşı karşıya. 

Ucuz Rus gazından mahrum kalma ve Çin otomobillerinin uluslararası pazarlardaki yükselişi iki temel sorun alanı mesela Alman ekonomisinin anı ve geleceğine dönük olarak. 

Sözün burasında Financial Times Gazetesi’nin Berlin Büro Şefi Ann Sylvain Chassany’nin Merz’in ülke içinde karşı karşıya olduğu sıkıntılara değindiği uzun makalesi, durumu anlamak adına iyi bir özet olabilir. 

Aktarıyorum: 

“Friedrich Merz, Almanya'nın önde gelen alet ve makine üreticileriyle dolu bir odada kendini rahat hissetmeliydi; ülkenin savaş sonrası ihracat mucizesinin gururu ve iş dünyası yanlısı muhafazakâr partisinin doğal müttefikleriydi bunlar. Ancak Alman başbakanı övgü yerine sert bir azar işitti. Alman mühendislik meslek birliği VDMA'nın başkanı Bertram Kawlath, geçen ay Berlin'de düzenlenen yıllık toplantısında, "Sektörümüzdeki ruh hali sadece gergin değil. Öfkeli ve hayal kırıklığına uğramış durumda," dedi. "Girişimciler çalışanlarıyla oturup işten çıkarmalar yapmak zorunda kalırken, politikacılar gerekli reformları erteliyor."

Vergilerden düzenlemelere, yüksek enerji fiyatlarından işçilik maliyetlerine kadar her şeye karşı çıktıktan sonra Kawlath, konuk konuşmacısına döndü: "Bu hükümetin harekete geçebileceğini gösterme şansınız var. Küçük düzeltmeler artık yeterli değil."

Şansölye, sahneye çıkarken rahatsızlığını gizleyemedi: "Sanki yerin 30 metre altındaymışız gibi hissediyorum" dedi.”

Alman sanayiinin içine düştüğü bu açmazın temel gerekçelerinden biri, Rusya/Ukrayna savaşı ile birlikte Rusya’dan boru hatlarıyla gelen ucuz doğalgazın kesilmiş olması. 

Bu savaşın, savaşan ülkeler dışında en fazla zarar verdiği ülke Almanya. 

Hatta bu savaşın Rusya ile birlikte Almanya’nın da gücünü zayıflatmak gibi stratejik bir hedef doğrultusunda uzatıldığı yönünde itibar edilebilecek görüşler de mevcut. 

Bu böyle iken Putin’i yatıştırma politikası izlemek yerine, ya da Türkiye’nin yaptığı gibi Ukrayna’nın işgaline karşı çıkmakla birlikte Rusya yaptırımlarına katılmayı reddetmek gibi bir yönelime de girmedi Almanlar. 

O zaman bu durum ne ile izah edilebilir? 

Ancak şöyle izah edilebilir? 

Almanya’da hükümetler, dış politika tercihlerini yaparken, halklarının menfaatleri doğrultusunda değil, bu ülkenin dış politika araçlarını ipotek altında tutan çevrelerin güdümüyle hareket etmek zorundalar. 

Öyle bir politik tutumun böyle bir izahı söz konusu olabilir. 

Nitekim Almanya’nın ’zorunlu dış politika tercihleri’ Gazze ve İsrail’le dayanışma meselesinde de kendisini gösteriyor.

Holokost bagajı nedeniyle İsrail’in dokunulmazlığı biçiminde.

Beri taraftan Rusya politikası bağlamında yaptırımlara katılmak dışında bir seçenek sunmaktan aciz bi tutum sergileyen Alman dış politikasının nasıl bir çember içinde dar bir alana hapsedildiğini takdir edersiniz. 

ŞANSÖLYE MERZ’İN ANKARA ZİYARETİ, TÜRK ALMAN İLİŞKİLERİNDE YENİ BİR DÖNEMİN HABERCİSİ OLABİLİR Mİ?

Şimdi dönelim Şansölye Merz’in Ankara ziyaretine. 

Bu ziyaretin Türkiye ile hem ABD hem de Avrupa ilişkilerinin limoni bir atmosferin yerini daha yapıcı bir iklime bıraktığı bir döneme rastladığını not edelim önce. 

Merz’den önce İngiltere Başbakanı Starmer Ankara’ya gelmiş, Türkiye’nin epey süredir peşinde olduğu Eurofighter savaş uçakları ile ilgili anlaşmalar imzalanmıştı. 

Bu anlaşmanın Almanya’nın satışa dönük itirazlarını kaldırmasıyla mümkün olduğunu da bilmeyenimiz yok herhalde. 

Toplamda artan Rus tehdidine karşı Avrupa’nın güvenliğine dönük artan endişeler ve Türkiye’nin Avrupa güvenliği bağlamında yükselen önemi bütün bunlarla ilişkili. 

Türkiye ise, bu yeni konjektürü, Avrupa Birliği kapılarının yeniden açılması yönünde bir fırsat olarak gördü. 

Bu yeni durum, bu yeni gerçeklik, Avrupa’yı Türkiye’ye karşı daha özenli bir dil ve politikaya itti dersek bu da yanlış olmaz.

Şansölye Merz’in basın toplantısında Kopenhag kriterlerine atıf yapması bu bağlamda dikkat çekici oldu. 

“AB’ye giden yol, Kopenhag Kriterleri’nin yerine getirilmesinden geçer” sözünü Merz aynı basın toplantısında kullandı. 

Buna karşılık Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın cevabı daha dikkat çekiydi: 

“Kopenhag Kriterleri bizim için olumsuz bir yaklaşım süreci değil. Eğer Kopenhag Kriterleri noktasında Türkiye’ye yaklaşılıyorsa, bizim de bunun karşısında Ankara kriterlerimiz vardır. Ankara kriterleriyle biz Avrupa’ya ve dünyaya açılırız. Çünkü Türkiye sıradan bir Avrupa veya Asya ülkesi değil.”

Erdoğan’ın bu sözlerinin bende ürettiği çağrışım “Alın Kopenhag Kriterlerinizi başınıza çalın” biçiminde bir çağrışım değil. 

Türkiye’ye AB serüvenine aşina olan herkes bu sözlerin aslında “Mesele Kopenhag Kriterleri ise biz buna varız” anlamına geldiğini düşünür. 

Evet mesele Kopenhag Kriterleri olmuş olsaydı, Türkiye’nin o kriterleri karşılama anlamında çok istekli olmasına rağmen bambaşka gerekçelerle (Müslüman bir ülke olması, nüfusunun kalabalık olması vs.) veto edilmesi söz konusu olmazdı. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yukarıdaki sözlerle atıf yaptığı husus daha çok bu şekilde anlaşılırsa yerli yerine oturur. 

Mehmet Acet - Haber7

Yorumlar14

  • Burhan 14 saat önce Şikayet Et
    Ab,demek zina serbest,domuciftlikleri serbest vs daha neyin hesabı abyeterin gari
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Nikita Mikhalkov 15 saat önce Şikayet Et
    Türkiye'nin Rusyayla AB benzeri bir birlik kurmalı
    Cevapla
  • mavi 15 saat önce Şikayet Et
    Köpek gib baş eğip geldin, köpek gibi gitti.. Bizde istediğimizi aldık daha da alacağız, bu kapıya çok geleceksin. Rus vuracak bizde alacağız.. yine köpek gibi her dediğimizi mızıldanacak lakin kabul edeceksin yahudi uşağı. Yada bize biat edeceksin. yahudi aklıyla Türk aileleri katletmen defterde notlu, bedeli alınacak
    Cevapla Toplam 3 beğeni
  • Ns57 15 saat önce Şikayet Et
    Gümrük birliği anlaşmasından en kısa sürede çıkılmalı bu karar ülke mızı menfaati ni temsil etmiyor
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • Mısafır 16 saat önce Şikayet Et
    Yolsuzluk oranı ülkemizde çok yüksek Kopenag kırıterlerını yerıne getırıp yolsuzluğu bıtırmemizlagzım
    Cevapla Toplam 2 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat