Geçtiğimiz günlerde Ankara’da Milliyetçi Hareket Partisi’nin önde gelen isimlerinden biriyle sohbet ederken söz, fesih ve silah bırakma kararı alan PKK’lılar için yapılacak olan “Eve dönüş Düzenlemesine” geldi.

Malum, 5 Ağustos’tan bu yana Meclis’te oluşturulan ve bu konuda teklifler hazırlama misyonuyla 4 aydır çalışan bir komisyon var.
Dün, o komisyonun uyumlu bir şekilde çalışması için başarılı bir yönetim sergileyen ve “Bu dönemde iyi ki bu görevde o varmış” dedirten TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş açıkladı:

“Komisyonda dinleme faslı sona ermiştir, raporlama safhasına geçiyoruz.”

Başta sözünü ettiğim MHP’li ismi, fesih kararı alan ve silah bırakan PKK’lıların geri dönüşü konusunda gayet rahat bir tutum içinde bulmuştum.

Konuştukça fark ettim ki bu rahatlığın şöyle bir sebebi de vardı:

Nihayetinde aynı fikriyata sahip olanlar, Meclis’te DEM Parti sıralarında oturuyorlar.

Nihayetinde, “Silahlar sussun, siyaset konuşsun” denmemiş miydi, bu sürecin ilk başlarında.

En nihayetinde, “Ya silahlı mücadele ya siyaset, bu ikisi aynı anda olamaz” denmemiş miydi en üst perdelerden yapılan açıklamalarda.

“Hatta” dedi konuştuğum MHP’li isim.

“DEM Partili vekillerle Meclis’te konuşurken, kendilerine “Bu konuda çok da istekli olmayın” dedim.”

“Sebep?”

“Çünkü onlar geldiklerinde sizin yerinize göz dikecekler!”

Benim konuştum üst düzey isim de dahil olmak üzere bütün MHP’liler bu konuda tabi ki Genel Başkanları Devlet Bahçeli’den güç alarak konuşuyorlar.

Nitekim Bahçeli, suça karışmamış olan PKK’lıların dönüşü konusundaki çağrısını, Türkgün Gazetesi’ne verdiği uzun demeçte bir kere daha tekrarladı.

Şöyle düşünmek de faydalı olabilir:

DEM Partililerin dağa çıkması yerine, dağdakilerin silah bırakıp DEM Partiye katılmaları daha iyi bir şey değil midir?

AK PARTİ VE MHP’NİN TEKLİFİ HEM ÇÖZÜM ODAKLI HEM KAMUOYU VİCDANINA UYGUN

Meclis Başkanı Kurtulmuş’un “Dinleme faslı bitti, raporlama faslına geçiyoruz” dediği gün, AK Parti’nin yapılması düşünülen yasalarla ilgili yaklaşımını ne olduğu da ortaya çıktı.

AK Partili Mustafa Şen’in Meclis Komisyonunda yaptığı konuşmaya göre AK Parti, yasal bir düzenleme için temel şart olarak PKK’nın silahlarını bırakmasının devletin yetkili mercileri tarafından kesin olarak ilan edilmesini görüyor.

Bu olduktan sonra, terör faaliyetlerine bulaşmamış olanlar için şartlı af söz konusu olacak.

5 YILLIK ADLİ TAKİP…

Nasıl bir şartlı af sorusunun cevabını da Mustafa Şen şöyle veriyor:

“Örgüt üyeliği bir suç, örgüt kendini feshederse bu suç ortadan kalkar. Örgüt kendini feshetmişse, yardım yataklık da düşer. Eğer terör örgütü mensubu hüküm giymişse, bu suçlar da düşer. Aynı suçtan yarım yataklıktan, üyelikten yargılaması devam ediyorsa mahkemesi de düşer. Ancak tüm bunları 5 yıllık adli takip olması şartıyla öneriyoruz”

Komisyonda söz alan MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız da, benzer cümleler kurarak, PKK’lılar için yapılacak bir yasal düzenlemenin ön koşulunun örgütün tamamen dağıtılması ve bunun devlet tarafından tespit edilmesi olduğunu vurguladı.

PKK Ekim ayın sonunda yaptığı duyuru ile Türkiye topraklarını terk ettiğini açıklamıştı.

Devamında, Zap, Metina gibi Türkiye sınırına yakın bölgelerden çekilme kararı almış, (Bölgedeki Türk Silahlı Kuvvetleri unsurlarıyla çatışma riskine girmemek adına) devamında da bu kararın uygulandığı yönünde haberler gelmişti.

Önceki gün Pervin Buldan ve Mithat Sancar’dan oluşan İmralı heyeti, Öcalan’la 4 saat süren bir görüşme yapmışlardı.

Bu görüşmenin odak noktasında örgütün yeni aşamalar için adım atmasının konuşulduğu tahmin edilebilir.

PKK, 12 Mayıs’ta yaptığı Kongre ile fesih ve silah bırak bırakma kararı aldığını duyururken, bu duyuruyu yaptığı açıklamasında, fesih ve silah bırakmanın pratikleşme (yani uygulaması) sürecinin Önder Apo’nun (kendi tabirleriyle) yönetiminde ilerlemesini arzu ettiklerini beyan etmişlerdi.

Dolayısıyla bu ‘pratikleşme’ döneminde Öcalan’ın, örgüte yönelik yeni talimat ve yönlendirmelerinin söz konusu olacağını düşünebiliriz.