Cemaat, şikayet etmek yerine şeffaflaşmalı...

  • GİRİŞ07.03.2012 08:08
  • GÜNCELLEME07.03.2012 08:08

Fethullah Gülen'in etrafında oluşan “Cemaat”in şu sıralardaki en büyük şikayeti, her gelişmenin altında kendilerinin aranması ve haksız şekilde suçlanmaları. Doğrudur, her taşın altında onlar aranıyor. Ancak Cemaat, uzun süredir devam eden bu duruma karşı hiç önlem almıyor. Oysa yapması gereken çok basit...

Fethullah Gülen'in etrafından oluşan “Cemaat” yıllardan beri aynı dertten müzdarip.

"...Ne olsa bizden biliniyor. Hangi taş kaldırılsa, altında bizi buldukları ileri sürülüyor. İlgimiz dahi  olmayan konuların içine itiliyoruz. Bıktık artık bu durumdan..." diyorlar.

Son derece şikayetçiler.

Gerçekten de hemen her gelişme “Cemaat”e fatura ediliyor.

Askerdeki deprem ve açılan Ergenekon - Balyoz davalarının altında, “Cemaat”in sızdırdığı söylenen belgeler bulunuyor.

Polis ve yargının “Cemaat” tarafından yönlendirildiğine inanılıyor.

Kamuoyundaki bu algı giderek yaygınlaşıyor.

Bu, çok tehlikeli bir gidiştir. Bir süre sonra, gerçekten en ilgisiz olaylar giderek daha da fazla şekilde “Cemaat” ile ilişkilendirilecektir. Hemen önlenemediği, gerekli önlemler alınmadığı taktirde, ileride çok daha büyük sorunlar yaşanacaktır.

Toplumlar, bilemedikleri, göremedikleri güçleri gözlerinde büyütürler. Gerçeğin dışındaki boyutlara taşırlar. Bir gün gelir, dengeler değişir ve  “Cemaatçi” avıyla karşı karşıya kalınabilir. Tarihte ve başka ülkelerde de bu tip olaylar yaşanmıştır.

GİZLİLİK çok tehlikelidir.

Belki farkında değiller, ancak bugün insanlar, “Cemaat” adına, sanki maskeli kişilerin rol aldıkları, kurumlara sızdırdıkları kişiler vasıtası ile gizli kapaklı işler yaptırıldığı izlenimi  yaygınlaşmaktadır. “Cemaat” zihinlerde giderek esrarengiz bir konuma getirilmektedir.

Aslında “Cemaat” gizli bir örgüt değil. Etrafa emirler dağıtan bir lideri yok. İktidara geçmek gibi bir siyasi hırsı da yok. Ancak kimse, kimin ne olduğunu tam olarak bilmiyor. Kamuoyunda tanınmıyorlar. Kendilerini ortaya çıkarmıyorlar. O zaman da herşey “Şehir efsanesine” dönüşüyor.

“Cemaat” artık bir karar vermek zorundadır…

Ya sorumluluk alacak ya da kendine yönelik suçlamalarla, hatta saldırılarla yaşayacaktır..

Peki sorumluluk almak nedir?

Sorumluluk almak, siyasete girmek demektir…

Politik bir kurum olarak, ülke hayatının ve geleceğinin aktörü olmak demektir..

Haa tabi bunu yapmayabilir..

Tercih kendilerinindir..

Ama o zaman da, “Her taşın altında biz aranıyoruz” serzenişleri balon olup uçar..

Köşe yazısının tamamını okumak için bu linki kulanabilirsiniz

Mehmet Ali Birand / Posta (hurriyet.com.tr)

Yorumlar7

  • Mütebessim 13 yıl önce Şikayet Et
    Nasıl yani?. Anlamadım. Yani herhangi bir cemaat, STK ile gönül bağı olan hiç kimse devlette bir göreve gelmemeli mi demek istiyorsunuz? Ya da herkesin, ben şu şu cemaatlere sempati duyuyorum, şunun şunun sohbetlerine katılıyorum, şuna şuna da yardım etmeye çalışıyorum, vs diye dünyaya ilan etmek zorunda mı? Ya da devlette çalışanlar hiçbir cemaat, STK'ya kendini bağlı hissedemez mi? Pratikte böyle birşey var mıdır? Olabilir mi? Yoksa asıl sorun, vakti zamanında köşe başlarını tutanların, Anadolu insanının çocuklarını okutması ve devlet kurumlarında söz sahibi olması ile konumlarını kaybetmesi sorunu mudur? Bana sanki öyle gözüküyor. Sonuç: TC vatandaşı olan herkes, şartlarını taşıdığı takdirde ve kurallara uyduğu müddetçe TC'nin her kurumunda görev alabilir. Asıl yanlış olan bunun aksini düşünmek ve insanları fişlemektir, şimdiye kadar yapıldığı gibi! Gerisi boş laftır.
    Cevapla
  • mavi ateş 13 yıl önce Şikayet Et
    asıl amaç. bu insanların siyaset yapma diye bir niyetleri yok ki amaç başka parti kur diye gaza getirip başbakanımızın elini zayıflatmak istiyorum asıl sana soruyorum sayın birant biraz şeffaf olun ne demek istediğinizi açık açık söyleyin
    Cevapla
  • metin sadık 13 yıl önce Şikayet Et
    Cemaati seven öğretmen, doktor, polis işini mi bıraksın. O zaman, Mhp'yi, Chpyi,seven polis öğretmen olmamalı. Kadirileri seven, nakşileri seven, namaz kılan kimse hayatta bir işle meşgul olmamalı. Şeffaflık siyasetlemi oluyor, gitsinler okullar orda, yurtlar orda, hocaları, öğretmenleri şurda burda. Varsa bir hainlikleri tamam vurun tepesine ama kıskançlıkla, ideolojik saplantılarla da koca bir cemaatin hakkına da girilmez.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • mütercim 13 yıl önce Şikayet Et
    Şeffaflaşmak = Siyaset mi?. Ben de şeffaflaşmakla ilgili güzel bir öneri getirdiğini düşünerek okudum yazıyı ama maalesef yanlış bir bakış açısıyla yazılmış yuvarlak bir yazı gördüm. Bugün toplumun şeffaf gördüğü kurumlarla ilgili bir anket yapsanız herhalde en son sıralarda politik kurumlar ve müşahhas halde siyasi partiler çıkar. Bu kadar gözönünde bir topluluğun (cemaat veya camia) şeffaf olmaması düşünülemez. Bu konuda sıkıntılar varsa mutlaka giderilmelidir. Ancak bunun yolu siyaset olamaz. En azından siyaset sadece ve sadece ülkenin geleceğini yüceltmek, insanına hizmet etmek ve ülkeyi dünya üzerinde sözsahibi bir devlet halinde yönetmek gayesi etrafında toplanan insanlardan oluşana kadar. Yoksa bugünün en az güvenilen kurumları arasında yer alan politik cemiyetlerle şeffaflaşma sağlanamaz.
    Cevapla
  • fahrettin bekiroğlu 13 yıl önce Şikayet Et
    CEMAAT. Bu cemaatın demokrasideki yeri ne? Halktan oy mu aldıda ülke yönetmeye kalkıyor.Normali dini bir cemaatin polisle, hakimle,savcıyla,valiyle,emniyetmüdürü vede Generalle ne işi olur?
    Cevapla Toplam 1 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat