İran, Türkiye'ye lütuf yapmıyor...

  • GİRİŞ14.04.2012 11:08
  • GÜNCELLEME14.04.2012 11:08

İran, attığı her adımın binbir defa hesabını yapan bir ülkedir. Kültürleri budur ve şimdiye kadar da değişmemiştir. Türkiye o tarafa kuşkuyla bakar, onlar da bize inanmaz. Aramızda, derinden gelen, karşılıklı bir mesafe vardır.

Bu mesafeyi ilk defa Erdoğan-Davutoğlu ikilisi daralttı. İran' a, özellikle nükleer müzakereler sürecinin en hayati anlarında arka çıktı. Kucaklaşmalar, el ele fotoğraf çektirmeler arttı. Bundan dolayı, çok eleştiri de aldı, ancak aldırmadı.

Bu jestleri de, inanarak, hak vererek ve genel bir strateji çerçevesinde yaptı.

Erdoğan, gerçekten de İran' ın nükleer teknolojiyi silah üretmek için değil, enerji için geliştirdiğine inanıyor . Bunun nedeni de, dini lider Hamaney' in sözleri. Ahmedinecad' ın veya diğer resmi yetkililerin verdikleri güvence değil, “İmam” ın verdiği güvence önemli. Karşılığında beklenen de "Bu yaklaşımın doğruluğu ispatlaması". Yani uranyum zenginleştirme konusunda jestler bekleniyor.

Siyasilerin ayak sürümeleri Erdoğan' ı kuşkulandırıyor. Bu politiakının dürüst olmadığı izlenimini arttırıyor. Ankara, “İmam” ın sözlerine rağmen, rahatsız ve güveni giderek azalıyor.

İran, nükleer politikasını, özellikle ABD' den kaynaklanan tehdide karşı bir pazarlık kartı olarak kullanıyor. Türkiye bunun da farkında ve Washington' u ikna etmeye çalışıyor.

Ankara' dan bakınca, bütün bu çabaların karşılığında ne görünüyor?

Cumhurbaşkanı  Ahmedinecad, adeta Türkiye' yi Suriye konusunda cezalandırmak için, nükleer müzakereleri İstanbul' da götürmeme tutumuna girdi. Müdahale eden ise, dini lider Hamaney oldu.

Emir demiri kesince,  Ahmedinecad, “Batı” ile nükleer müzakereleri adeta kerhen
İstanbul' a taşıyormuş gibi bir tutum sergiledi... Suriye konusundaki sert açıklamaları dengelemek için, Ankara' ya sanki bir jest yapılıyormuş izlenimi verdi...

Hiç değilse, Türk kamuoyu ve iktidar partisinin izlenimi bu...

İran, şu saatten itibaren bir noktayı iyi hesaplamalı.

Türkiye açısından, nükleer müzakereler önemli, ancak Suriye daha öncelikli.

Bu müzakerelerin İstanbul' da yapılması artık prim getirmiyor. Aksine, gereksiz bir risk oluşturmaya başlıyor. Ayak sürüyen bir İran ile aynı kampta görünmek, Türkiye' nin artık pek de işine gelmiyor. Suriye cephesi ağırlık kazanıyor.

Özetle, bu tutum İran' a kaybettiriyor.

Yazının devamı ve orjinal hali için tıklayınız! 

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat