Seçmeli Kürtçe dersi, tarihi bir adımdır...
- GİRİŞ14.06.2012 07:17
- GÜNCELLEME14.06.2012 07:17
Kim ne derse desin, Kürtçe'nin okullarda seçmeli dil olarak öğretilmesi kararı, tarihi bir adımdır. BDP ve PKK yetersiz görüyorlar, ana dilde eğitim konusunda ısrar ediyorlar. Taleplerini en üst düzeyde tutmak istiyorlar. Kendi taktiksel hesaplarından dolayı haklı olabilirler. Ancak Türkiye'nin bu kararla yepyeni bir süreç başlattığını da kimse reddedemez.
Fazla değil, özellikle 1980-90'larda sokaklarda Kürtçe konuşan avı vardı. Duvarlara Kürtçe yazı yazmak en büyük suçlardan biriydi. Mahkemelerde, Türkçe bilmeyenler kendilerini savunamazlardı. Tam anlamıyla bir dil savaşı yaşanırdı. 12 Eylül yönetiminin en sert inkar politikalarından biri buydu.
Bırakın konuşmayı, Kürtçe müzik dinleyeni dahi polis kovalar ve yakaladımı hapse atardı. Hiç unutmam, Diyarbakır'da bir taksiye binmiştim. Şöför bir kaset koydu ve daha ilk namelerle birlikte hemen çıkardı. Kürtçeydi. Bana döndü "Abi kusura bakma hata ettim. Ne olur polise söyleme..."diye yalvarmaya başladı. Kendimi çok kötü hissetmiştim. Bir insanın dilinin yasaklanması, anlaşılabilecek birşey değildi...
Bugün gelinilen noktaya bakın.
Nerelerden geçtik ve nereye geldik.
İşte, bu açıdan bakınca, Kürtçe'nin seçmeli dil olarak kabul edilmesi, neresinden bakılırsa bakılsın, bence tarihi bir adımdır.
Eski inkar politikasının, artık tümüyle devre dışı bırakıldığının bir işaretidir.
Şimdi tepkiler olacaktır.
Yeterli bulunmayacaktır.
Özellikle BDP ve PKK tutumlarını ortaya koydular bile. Ana dilde eğitim beklerken, seçmeli dil önerisiyle karşılaşmalarına tepkileri çok sert. Bir toplumun ana dilinin, sanki Fransızca-İngilizce öğretiliyormuş gibi muamele görmesini kabul edemiyorlar. Tarihi de, matematiği de ana dillerinde okumak istediklerini söylüyorlar.
Bu tepkiyi anlamak mümkün. Zira kendi politikalarına göre, ana dil vazgeçilmez unsurlardan biri. Pazarlığı en üst düzeyde tutmak isteyeceklerdir. Ankara ile görüşmelerde, ana dil kartını kolay kolay bırakmayacaklardır. Kendi siyasetleri bunu gerektiriyor.
Bunu istemelerinin başlıca nedeni, BDP-PKK ikilisinin çözüm hedefi. Yani Güneydoğu'da kendilerinin yönetebilecekleri ve fiilen kontrol edebilecekleri bir bölge kurabilmek. O zaman da, ana dilde eğitim bu projenin en önemli unsurlarından biri oluyor. İşte bu açıdan, seçmeli dili reddetmeleri çok doğal görülüyor.
Ankara ise, Kürt sorununu çözebilmek için adımlar atıyor. Bölge halkının bir kesiminin beklentilerini karşılamak istiyor ve kendi yanına çekmeye çalışıyor.
İki yaklaşım arasında son derece önemli bir fark var.
Biri Kürt sorunu, diğeri ise özerk bölge kurulmasıyla ilgili.
CHP'nin dil konusundaki tutumu da seçmeli dilden yana. AKP-CHP cephesi gerçek bir işbirliği oluşturabilirlerse, bu konuda elleri çok güçlenecek demektir..
Yazının devamını özgün kaynağından okumak için tıklayınız
Mehmet Ali Birand / Posta
Yorumlar1