Sıra Ehlisünnet'e geldi demek ki

  • GİRİŞ02.09.2016 08:31
  • GÜNCELLEME02.09.2016 22:41

“Sizler, karış karış sizden öncekilerin yolunu izleyeceksiniz (yaşam biçiminde onları taklit edeceksiniz). Bir keler (küçük kertenkele) deliğine girecek olsalar, siz de onları takip edeceksiniz.”

(Etrafında oturan biz Sahabeler) sorduk:

"Ya Resulullah! (İzlerini takip edeceğimiz bu topluluklar) Yahudiler ve Hristiyanlar mı olacak?"

O da “Ya başka kimler olacaktı?” buyurdu. (Buhari, Enbiya 50; Müslim, İlm 6)

Bu hadis, ilk defa gençlik yıllarımda “Biz de dinde reform yapmalıyız ki batıyı yakalayalım!” iddialarının ortaya atıldığı dönemde dikkatimi çekmişti.

Bidatlara taraftarlık bu zamanın en büyük günahlarındandır. Her çağın alimleri kebairi sıralarken kendi zamanlarının eğilimlerini esas alarak ilk yediyi belirlerler.

Said Nursi geçen asrın ilk çeyreğinde kebairi sıralarken, ‘Bidatlara taraftarlığı, ‘ukuk-u valideyn’ (anne baba hukukuna riayet etmemek) den sonra beşinci sıraya koyar!

Çünkü bu zamanda Müslümanı dininden uzaklaştıran, suret-i haktan görünen ‘modernleşme ve vahyi aklileştirme’ çabasıdır…

Kuran ayetlerinin bir kısmı müteşabihtir. Yani manası hemen anlaşılmaz, tevil edilmesi çağa göre yorumlanması gerekir. Ama büyük bir kısmı müsellemat ve muhktemattır. Onların üzerinde oynamak mümkün değildir.

Fakat bir kısım aklı evveller, kendilerini sahabeden de evvelki imamlardan da büyük görerek, müsellemat kısımlarına bile tıqpkı müteşabih ayetler gibi yene manalar veriyorlar.

Dertleri ne?

Dertleri, ya kıskançlıktır, kibirden gelir. Ya aymazlıktır saflıktan gelir (güya Kur’ana hizmet etmek istiyorlar). Ya hainliktir nifaktan gelir. Ya bidat icat etmektir ki de o da İblis’in vahyinden/telkinatından kaynaklanır…

Fatiha Suresi’nin sonunda müminler, “Allahım bizi kendilerine nimet verdiklerinin yoluna ilet. ‘Mağdub’ ve ‘Dallin’ olanların yoluna değil” diye dua ederler. Biz mağdubtan hep Yahudileri ‘Dallin’den de Hristiyanları anlıyoruz, tefsirlerdeki izah gereği. Bu kesimlerin aynı zamanda bizim de içimizden çıkabileceğini hiç düşünmemişiz.

İşte bugün, bu ümmetin içinde de bol miktarda ‘mağdub’ ve ‘dalllin’ mevcut hale gelmiş ve bunların Kur’an bilgisine sahip olanları, ümmetin sağlam kalmış kısmını da zorla kendilerine benzetmek istiyorlar!

O yüzden de ehlisünnet velcemaat anlayışından rahatsız oluyorlar. O yolu bozmak ve her Müslümanı illa da o ‘Keler’ deliğinden içeri sokturmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Kim bunlar. Güya ehli ilim ve kelam!

Eh ne yapacaksınız! Önünde sonunda kıyamet kopacak. Kıyamet asilin azması, tuzun kokması, balın bozmasıyla olur. Yani insanın insan olma vasfını kaybetmesiyle olur. Bu hep tekrar edegelmiştir. Fakat insan, yine de o hataya düşer.

Malum hiçbir din, dinsizliği ortadan kaldırmak için gönderilmedi. Her gelen peygamber, ulemanın bozduğu, atalar dini haline getirdi, kendi içtihatlarını ilahi metinlerin önüne geçirdikleri ve sonunda da vahyin hakikatinden uzaklaşmış bir dini tashih etmek için gönderildi. Yani gelenek haline getirilmiş din!

Bugün de aynı çabalara şahit oluyoruz. Güya eski ulemanın dine sokuşturduğu hurafeleri temizlemek için yola çıkmıyorlar kendileri baştan uşağı bidat üretiyorlar…

Sünnete ve ehlisünnet anlayışına itiraz edenlerin ellerinde tabii ki bir hakikat danesi var. Zira bu dine Hint mistisizmi, tasavvuf namıyla hulul etti ve tasavvufun belini kırdı. Hurafelere yol açtı. Tasavvuf her şeyi Allah adına birlemek iken, her şeyi nefs hesabına hiçliğe atmak olan mistisizm onun yerini alarak meskeneti, hurafeyi, dinin içine soktu. Bu, İsrailyattan daha ziyade dine ve imana zarar verdi.

Şimdi birileri de güya şu ayrık otlarını ayıklayalım veya din evinini içine sonradan eklenmiş duvarları yıkalım derken, İslam’ın ‘erkan’ını ve binanın sütunlarını indiriyorlar. Ben bu itirazı Yaşar Nuri’ye de yapmıştım, “ihtimal ki öyle şeyler de olabilir ama dinin bu hurafelerden ayıklanması lazım!2 demişti.

Unutuyorlar tahribin tamirden daha kolay olduğunu! Şerre hizmetin hayra hizmetten daha cazip olduğunu! Bu tipler hep çıkıyor, çıkacak. Dönem, tam da haber verildiği gibi (ulema-ı su’) dönemi. Deccal, dinin içinden de kendine hizmetkârlar buluyor…

…….

Bundan tam iki yıl önce (14.07.2014) “Öcüleştirme sırası Nurculara mı geliyor?” diye bir yazı yazmışım.

O zaman tehlikeyi sadece Nurculara teşmil etmiştim. Çünkü “Fethullahçı bid’at”ın sadece Nurculara zarar vereceğini düşünmüştüm. Ne de olsa onlar da her sıkıştıklarında kendilerinin de o risalelerden beslendiklerini söylüyorlardı. Bunun böyle olmadığını nur talebeleri biliyorlardı ama konjöktürel manada pek ses etmiyorlardı.

Ne zaman ki, tıpkı Pavlos’un Hz. İsa’nın dinini tahrip ettiği gibi, şu zat da Risalei Nur’u tahrif ve tağyire kalkışınca Bediuzzamanın yaşayan tüm öğrencileri ona cephe aldılar. Çünkü maksadının, Pavlos’un Hristiyanlık dinini bozduğu gibi onun da Nur’u bozup kendi fikriyatını, Said Nursi’nin davasının üstüne çıkarmak olduğu anlaşılmıştı. Onun bilerek Pavlos olmayı seçtiğine dair çok yakınlarındakilerin de itirafı var bu yönde…

Yazık ki biz onları hak üzere biliyorduk. Meğerse niyetleri hakkı tağyir imiş! Hele şu 15 Temmuz hadisesinden sonra da anlaşıldı ki cemaat bildiğimiz şey bir terör örgütü imiş.

Terör örgütleri, daima başkalarının pis ve kanlı işlerini görmek üzere taşeron hizmeti vermek için vardır. Bunlar dahi Amerika’nın ve Siyonistlerin taşeronluklarını yapıyorlarmış. Öyle olmasaydı, yani niyetleri gerçekten devleti ele geçirip kendi davalarına hizmet ettirmek olsaydı, nerede ise tamamen kontrolleri altına aldıkları bir yapıyı yıkmak için neden darbe yapsınlardı?

Demek ki dertleri devleti ele geçirip ıslah etmek değil, gerektiğinde efendilerine hizmet için infilak ettirmekmiş.

Şimdi anlıyorum ki hizmetleri bu kadarla da kalmamış. Asıl darbeyi İslam’a; “ehlisünnet” anlayışına vurmuşlar. Tam da patronları Amarika’nın ve Siyonistlerin istediği gibi…

Malum, ehlisünnet İslam’dan asıl rahatsız olanlar onlardır. Onlar ılımlı bir İslam istiyorlar. Nedir Ilımlı İslam? İçini kendilerinin doldurduğu bir İslam! Türk’ü manasından ve misyonundan uzaklaştırdıkları gibi İslam’ı da manasından uzaklaştırmak, bir İslam Protestanlığı var etmek istiyorlar. Namaz kılmasan olur. Başını örtmesen olur, kurban diye koç yerine horuz kesersen olur, hatta hiç kesmezsen daha iyi olur vb…

Onların asıl bozmak istedikleri bu! Yani Ehlisünnet inancı. Onlar Şii İslam’dan rahatsız değiller. Tıpkı Kemalistlerin, içinde namaz barındırmayan, oruç içermeyen, rakı içmeye mani olmayan dinden rahatsız olmadıkları gibi…

Rahatsız oldukları İslam’ın kendisidir. Onun hakikati. Onu bu zamanda en iyi temsil eden de Ehlisünnet velcemaat anlayışıdır…

Bu zamanda ehlisünnet İslam’ını en iyi temsil eden cemaatlerden biri de belki birincisi de Risale-i Nur çevresinde kümelenmiş kesimdir. Şimdi FETÖ’yü bahane ederek Risale-i Nur’u tahrip etmek istiyorlar. Dertleri ne? Efendim FETÖ de bu kitapları okumuşmuş!

Ben sanmıyorum ama varsayalım ki okumuş. Bu ne değiştirir?

İslam’da bir yığın sapık mezhep çıkmış, bir yığın gulat anlayış doğmuş. Sizin gibi bir yığın rafızî çıkmış. Hem de Kur’an’a istinat ederek?

Siz kusuru Kur’an’da bulursunuz, o insanların sapık tiynetinden mi?

Yahu Risaleler Kur’an’ın semasından teraşşuh etmiş hakikatlerden ibarettir. Bir kısmı ilham, bir kısmı sünuhat, bir kısmı mana ve fehimden ibarettir. Siz bundan nasipsiz ve habersiz iseniz, anlamıyorsanız illa tahrip mi etmeniz gerekir.

Arı çiçekten yararlanır bal yapar, eşek arısı aynı yerlerden gıdaların zehir yapar. Ağaç toprak yer meyve verir, Yılan toprak yer zehir üretir.

Birileri Risale-i Nur okumuş ve sonra bir terör örgütü oluşturmuş. Bunda o eserlerin ne günahı var?

IŞİD de elinde Kur’an tutuyor ve dünyayı ona çağırıyor. Siz mi Kuranîsiniz IŞİD mi?

IŞİD de Kuran okuyor diye siz Kur’anı mı lekedar edeceksiniz? Belki de maksadınız budur. Çünkü Batı öyle germek istiyor. Belki de siz de istikbalin fetö’sü olma yolundasınız?

Neymiş efendim, FETÖ’nün yükseliş basamaklarının başında bu kitaplar da varmış, oradan sorgulamaya başlamak gerekiyormuş. Eline ne yapacağını bilmediği bir kalem vermişler, kendince münasip delik arıyor?

Banim kanaatim bu insanlar, tıpkı Fetö gibi Apo gibi proje insanlar. Bunlar da dinimizi ve Kur’an’ın hayat içindeki yaşam biçimini tahrip etmekle görevlendirilmişler… bunu ezbere söylemiyorum. Bunlara proje demem için gerekçem var.

…..

Geçen hafta birbirinden habersiz konuştuğum üç önemli isim, ittifak etmiş gibi aynı şeyi söylediler. Üçünün müşterek yanı devletin derinlerinde esen rüzgarlardan haberdar olmalarıdır. Hatta biri o kesimin raportörü gibi. Devletin derinlerinde kim rüzgar estirebilir?

Söyledikleri şu:

Şimdi devletin gündeminde Risaleler var. “Zaten Said Nursi’nin hiçbir öngörüsü tutmamış”, “Bu eserler de tehlikeli eserlermiş”, “Sapkın FETÖ’nün yükseliş merdiveninin ilk basamağı bu eserler olduğuna (!) göre bu eserlerde sıkıntı var”mış.

Devlet düğmeye basmışmış, cemaatlere çeki düzen verilecekmiş.

Bu çabanın amiral kaptanlığını da Diyanet ve İlahiyat fakülteleri yapacakmış.

Devlet’in FETÖ’ye karşı yürüttüğü mücadelede “Hükümetin yanında yer alan merkez nurcular, takdir görmeyi bekliyorlarmış ama büyük bir hayal kırıklığına uğrayacaklarmış!” 

Kurban bayramının ertesinde saldırıya geçilecek ve tıpkı FETÖ’nün ipliği pazara çıkarıldığı gibi Nurcuların da ipliği pazara çıkarılacakmış.

Vs. Vs…

Fakat gelişmelere bakılırsa, bayramın sonunu bekleyemediler. CNN Türk’te Ahmet Hakan’ın “Tarafsız Bölgesi” , taraflı hale getirildi bile… Tek başına şu televizyonun bu iş için seçilmiş olması, gösteriyor ki bu bir projedir ve yerli değildir.

Ben iki yıl önceki yazımda “Büyük Ortadoğu Projesi (BOP)’sinin alt projelerinden biri de tatbikatın yapılacağı bölgede; yani Ortadoğu’da, halkın, değişikliklere direnç göstermesini sağlayan inançların ve dini örgütlenmelerin zayıflatılması yahut mümkünse yok edilmesidir….” demiştim.

Batının “Ilımlı İslam” dediği şey, onların “Protestanlık”ına benzer, istedikleri zaman istedikleri tarafa çekebilecekleri, içinde Sünnet ve Muhammed (asv) bulunmayan bir dindir. Tıpkı Pavlos’un Hristiyanlığı gibi. İçinde namaz, sünnet yok! Çünkü Pavlos da paganistleri kendi etrafında toplamak için namaz ve sünnete “furuat” demişti…

Dün CNN deki programı izlerken bu amaca kimlerin hizmet ettirileceğini gördüm.

Beş kişi oturmuşlar. Akit gazetesinden Kenan kardeşimizi bir tarafa bırakırsak- ki benim kanaatim o özellikle oradaydı, güya tarafsızlıklarını göstermeleri için- bir Kemalist, bir ateist, bir ulema-ı su’ ve güya bidate karşı çıkarak bizatihi kendisi bir bidat olan bir zat oturmuşlar, Ahmet Hakan’ın çanak soruları üzerinden güya FETÖ’yü doğuran şartları tartışıyorlar. Fakat asıl maksatları kendilerine verilen vazifeyi deruhte etmek. Nedir o?

Said Nursi’ye ve Nura saldırmak. “Erbab-ı kemali çekemez nakıs olanlar / Rencide olur dide-i huffaş ziyadan” (Ziya Paşa)

Malum, Büyük Ortadoğu Projesi’nin birinci amacı, Ortadoğu’yu kanın oluşturduğu irsiyet ekseninde yeniden yapılandırmak ve her halka –Süryani, Nusayri, Maruni… dahil- devletçikler ihdas etmek, yeni sınırları çizmek. İslam ittihadını önleyebilecek en iyi çare budur zira!

İkincisi de İslam kardeşliğini ön gören ve batıcılığa karşı hakiki direnç gösteren “Ehlisünnet” anlayışını imha etmek.

Selefilik ve Şia o yüzden parlatılıp öne çıkarıldılar. 5-6 sene kadar önce şu mevzuya temas etmiştim. Önümüzdeki dönemlerde, Sofilik ve Selefilik kavgası çerçevesinde Ehlisünnet çizgisinin tahrip edileceğini ifade etmiştim.

Şimdi yaşanmakta olan odur.

O programı izlerken baktım, herkes kendince bir İslam tarifi yapıp topu İslamoğlu’nun kucağına atıyor. Ateist,Kemalist oturmuş, “İşte islam bu, bizim de düşündüğümüz İslam bu!” diyerek İslamoğlu’nu pohpohluyorlar o da garibim, onların aferinlerini almak için gerdan kırıyor. Sanki ateistin kemalistin islamdan haberi varmış gibi!

Ne kadar din diyanet ve İslam düşmanı, hadis ve Resul düşmanı varsa toplanmışlar, tilka-i nefslerinden atıp durdukları alevlerle, İslamın hanesini ateşe vermeye çalışıyorlar. Demek ki proje tamamlanmış arpalar dağıtılmış ki işe koyuldular.

Duyduğuma göre bu projenin hükümet ve Cumhurbaşkanı nezdinde de hamileri varmış. Davutoğlu döneminde onun etrafında toplanmış bir grup selefi, 15 Temmuz’dan sonra bir üst basamağa çıkarak Cumhurbaşkanlığının da etrafını sarmışlar. Maksatları güya “devlet bir daha FETÖ benzeri bir kalkışma ile karşılaşmasın” diye cemaatlere çeki düzen vermek! Ama değil.

Ben niyet okumuyorum. Bu çıkışın gerçek niyetinin ne olduğunu söylüyorum. Her ne kadar FETÖcülük bahane ediliyorsa da proje bizim değil. Proje uluslararası bir proje! İslam’ı ehlileştirme(!) projesi. BOP’un bir alt projesi…

Ama aynı zamanda, Tayyip Erdoğan’a destek veren Nur talebelerini cezalandırma projesidir. Aynı zamanda, varlığına bile artık tahammül edemedikleri Tayyip Erdoğan’ı destekleyen, onu ayakta tutan ve onu canı pahasına iktidarda görmek isteyen Ehlisünnet anlayışına darbe vurmaktır!

Siyasiler buna ne zaman uyanır bilemiyorum. Risale-i Nur’a ve diğer mazbut cemaatlere saldırma girişimi, devletin içinde gizlenmiş FETÖcülerin, Kemalistlerin, ulusalcıların, PKKlıların, bir operasyonudur. İnşallah siyasiler uyandığında iş işten geçmiş olmaz,

Ben size açık söylüyorum ey Ak Parti yöneticileri! Cemaatlere çeki düzen vereceğiz diyenlerin amacı ile sizin aklınızdaki şey birbirinden farklıdır.

Bu işin CNN’de başlatılması size bir şeyler anlatmıyor mu? Kendinize sormanız gereken ilk soru şu olsun.

-Neden darbe gecesi işgal edilen tek TV CNN oldu.

Eğer Ben darbecilerin yerinde olsaydım Atv’yi işgal ederdim, Ülke TVyi işgal ederdim, Habertürk’ü işgal ederdim. Gittiler bir tek TRT’yi (bu normal çünkü devlet televizyonu) ve CNN Türk’ü işgal ettiler. Tayyib bey bile ilk ona konuşturuldu. O da bugünlere hazırlandı. Derbe karşıtı bir televizyon oldu ya artık ne yapsa yeridir ve doğrudur! Biz bu kadar safız işte!

Bunlar tesadüftür diyorsanız, ben de susarım. Çünkü Risale-i Nur’a karşı başlatılacak saldırı hareketi, önünde sonunda size zarar verir.

Kur’an’ın bu asra bakan hakiki bir tefsiri olan Risale-i Nur, Kur’an’ın ve İslam’ın en büyük hizmetkarıdır. Siz onu itibarsızlaştırmaya kalkarsanız, kendiniz de itibardan düşersiniz. Zira şu milletin, dünyanın göbeğinde (Anadolu’da) oturma şerefine nail olması, Kur’an’a olan hizmetkârlığı sebebiyledir. Kur’an’dan teraşşuh etmiş bir Hakikat mesleği olan Risale-i Nur’un itibarsızlaştırılması “ehlisünnetin” yani sizi ayakta tutan kitlenin itibarsızlaştırılması olur. Risale-i Nur Kur’an namına bu ülkenin manevi bekçisidir. Onu yaralamak iktidarınıza da ciddi zarar verir.

….

Bir zamanlar Tercümanda çalışıyordum. Tercümanın son demleri! Yönetimi Bulvar ekibi ele geçirmişti… Nazlı Hanım (Ilıcak) bir gün elindeki kalın bir dosya ile sabah haber toplantısına geldi. Büyük bir heyecan içinde idi. “Tercümanı yeniden yükselişe geçirecek, uçuracak bir dosya ile geldim” dedi…

Haber toplantısı onun dosyayı izahı ile başladı. Tercümanı uçuracak dediği dosya İmam Hatipliler dosyası idi. Dosyada, imam hatip okullarından mezun olanların nasıl devlete sızdığı ve devleti nasıl ele geçirdikleri anlatılıyordu… Amaç yaklaşmakta olan Refah Partisinin yükselişini durdurmaktı. Nazlı Hanım saf inanmıştı o dosyanın Tercümana yarar sağlayacağını…

Anlattı anlattı anlattı. İmam Hatiplilerin ne menem şeyler olduğunu anlattıkça beni sıkıntı bastı. Artık dayanacak halim kalmamıştı. Aya kalktım, dedim ki:

-Bu dosya muhteşem Nazlı Hanım! Tercümanın sahiplerinin gerçek yüzünü ortaya koymuş olur (Allah Kemal Ilıcak’a rahmet eylesin!). Tercümanı okuyanlar onlar. Onlar da sizin hakkınızda şüpheye düşmüşler “acaba hakikaten bu Ilıcaklar dindar ve milliyetçi insanlar mıdır diye!”. Yoksa bizi aldatıyorlar mı diye şüphedeler. Şüphelerini gidermiş olursunuz!

Sonra da ekledim: “Gerçek yüzünüz bu ise o zaman var olan üç beş Tercüman okuyucusunu da böylece kaybedersiniz, Tercümanın bütün imkânlarını Bulvar için kullanırsınız” 

Dedim ki “Ben bir imam hatipliyim. Benim ne zararımı gördünüz. 11 yıldır sizinle çalışıyorum! Hangi ihanetimi hainliğimi veya devlete bir zararımı gördünüz? Bu dakikadan itibaren sizinle çalışmam züldür.

Dosyamı aldım ve kalktım. Tam bu sırada öfkeden patlayacak hale geldiğini gördüğüm İstihbarat Müdürü Burhan Ayeri –selam olsun ona- de dosyasını toplayıp o da kalktı. “Beni de mustavfi sayın Nazlı Hanım” deyip masayı terk etti.

Büyük bir şaşkınlıkla “Ne münasebet canım, sen İmam Hatipli olamazsın, olur mu öyle şey!” dese de masayı terk etti.

Tabii o dosya gündeme alınmadı… Sonra zaten Tercüman da fazla devam etmedi ve battı…

Ben derim ki, Ey Ak Parti şu meselede uyanık olun! Sizi ayakta tutan, besleyen membaları; Türkiye’de Ehli Sünnet çizgisini sürdüren cemaatlerin size olan muhabbetini kaybetmeyin. Kaybettirirseniz, kaybeden siz olursunuz!

Deccal Asla Tam Yok Olmaz

Her daim ifade ettiğim gibi Türkiye, Deccal ’in düşüremediği en son cephedir. İnşallah da düşmeyecek ve Deccal ‘in belinin kırılmasına hizmet edecektir.

Ancak şu da bilinmeli ki Deccal (=içinde inkâr-ı ulûhiyet fikrini barındıran Modernizm/ İslam karşıtlığı) asla tam olarak yok edilemeyecektir. Onu durdurmak, geriletmek –bugün Türkiye’de olduğu gibi-mümkün olsa da tam olarak asla yok olmayacaktır. Ne zaman biz Müslümanlar fitne ile birbirimize düşeriz, o, hemen ileri bir adım atar ve yönetimi tekrar ele geçirmek için darbe yapar.

Onun hayata hâkim olmak için kullandığı sevimli(!) projeleri hep vardır. İblisin tuzakları biter mi?

Ayrıca “benim mahfuzatımda ki malumata göre, askeriye içindeki deccaliyet rejiminin -belli bir dönem zayıflayacak olsa da- tesiri ve zihniyeti kıyamete kadar devam edecek!”  Her ne zaman fırsat bulsa, hemen o zihniyeti hayata da hâkim kılmak için hamle yapacak.

Bu arada tabii ki İslam'ın da şa'şaalı bir dönemi olacaktır inşallah. İnanıyoruz. O dönem de gelecek ama uzun sürmeyecek! O dönemlerde deccalizm pısmış olarak bekleyecek. Ne zaman ki dindarlar, böyle eften püften gerekçelerle birbirine düşer ve yekdiğerini yok etmeye çalışır, deccal, hemen sütre arkasından çıkarak hayata hâkimiyetini tesis etmek isteyecektir.

Deccal bundan böyle 2083’e kadar bir tesir gösteremeyebilir. Ama ondan sonra (Allah en doğrusun bilir) deccal rejimi bu topraklarda yeniden hortlar ve inanlara karşı adeta sürek avı başlatılır. İman ve İslam, hafa perdesi altına gizlenir. Sonra bir ir yok olurlar ve dini zahiren yaşayanlar kaybolur ve kıyamet zamanına geçilir. (En doğrusun Allah bilir!)

Allah’ım bizi istikametten ayırma. Sıratı müstakim üstünde tut. Yükselme ve yücelme gayretimizi hay kıl! Dünyayı kesp edelim ama onu yüreğimize sokturma. Bize dünyanın fani yüzünü sevdirme ki vehen yüreğimizi kaplamasın! Amin!

Yorumlar68

  • Mustafa 5 yıl önce Şikayet Et
    Sayın hocam neden yazılarınıza devam etmiyorsunuz.. Allah sizinle olsun.. Selamlar..
    Cevapla
  • Mustafa 5 yıl önce Şikayet Et
    Asrın irfanına yukarıdaki yazıyı nakşetmeli.. Ve Risaleyi nurdan sürülen Hikmet pırıltılarıyla dolu bu makaleyi genç yaşlı herkes keşke on yıllar boyunca IBRETLE okumalı.. Dehşet bir makale.. Allah ömrünüzü uzun etsin Mehmetali bey.. Îki yıl evvel bu yazı okusaydım yazılanlara pek ihtimal vermezdim.. Fakat şuan yazdıklarınızın işaret ve emareleri birbir zuhur ediyor.. Tebrikler teşekkürler..
    Cevapla
  • yakup 6 yıl önce Şikayet Et
    Dehşet verici bir analiz....tebrik ederim m.ali hocam şuan bi aynel yakin yazdıklarızı 8 ay sonra hissetmeye başladım.oryantalistler yılanların üzerimize saldılar birbirimizden ayrışacağimiz noktadan catisma cikarmaya calisiyorlar.ve devleti ayakta tutan cemaatleri hallettikten sonra bireyleri yönlendirmek daha kolaydır.dediğiniz gibi devlet gözünü açmalı oy siyasetini bırakmalı nitekim ezanı türkce okutanların zihniyeti değişmedi siz onlara karşı olan gücü besleyin kendi ayaginiza sıkmayın
    Cevapla
  • Hıdır Polat 7 yıl önce Şikayet Et
    Aklımdaki boş kalan yerlere talip fikirler geldi, yapbozumu tamam etmeme yardımcı oldu. Bu ifade-i meram ve konuları bağdaştırma usulü muhakkak ki, adete insanın düşünce sistemini çözen ve tefekkür alemi çok geniş olan Nurlardan yansımakta. Gerçektende zamanın havadislerine Kur'an-ı Kerim'den lema'an eden Risale-i Nur'un verdiği bilinçle bakmaya çok muhtacız. Allah razı olsun ve sayılarınız çoğaltsın
    Cevapla
  • Hıdır Talha Polat 7 yıl önce Şikayet Et
    Asrın Hikmet ve İrfan Hutbesinden Yansımalar
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat