Yarasalar gündüz uçuyor hayra alamet değil
- GİRİŞ04.07.2008 09:05
- GÜNCELLEME04.07.2008 09:05
Pazartesi sabahı uyuyamadım. Kalkıp terasa çıktım. Güneş doğdu doğacak.
Baktım yarasalar sağa sola uçuşuyor. Bu saatte çoktan karanlık dünyalarına çekilmiş olmalıydılar oysa.
Ama hayır, güneş doğmuştu ve yarasalar şaşkın bir şekilde hâlâ uçuşuyorlardı.
Kendi kendime galiba karanlığın da huzuru kalmadı. Bu saatte bu yarasalar uçuştuğuna göre! dedim.
İki gün sonra sabah, telefona gelen mesajla uyandım: Emekli orgeneral Hurşit Tolun gözaltında.
Haydaaa! Galiba cidden karanlıkların içinde bir şeyler oluyor. Demek birileri karanlığın üstüne ışık tuttu. O yüzden de yarasalar rahatsız oldular diye düşündüm.
Derken bir mesaj, bir mesaj daha...
Hakikaten bir şeyler oluyordu. Muazzam bir şeyler.
Düşünebiliyor musunuz, burnundan kıl aldırmayan Kemalistlerimiz, -Atatürkü sevdikleri halde- gözaltına alınabiliyor, bugüne kadar benzeri olmamış bir şekilde orgeneraller, hem de ordu evindeki odalarında baskın yiyip alınabiliyor ve Genelkurmaydan tıs çıkmıyor.
Tutuklamaların yapıldığı günden bir iki gün önce bir arkadaş aradı, -sanki ben bilirmişim gibi - Başbuğ ile Erdoğanın ne konuşmuş olabileceğini sordu. Ben de şaka olsun diye:
-Birbirlerine şah! çekmişlerdir. Yakında, filler düşer ve kimin kime şah çektiği ortaya çıkar, dedim.
Sonra, birbirine şah çektiklerini sandığım bu iki insanın, aynı ülkenin birlikte çalışmaları gereken kurumlarını temsil ettiklerini düşününce içim ürperdi!
Birlikte hareket etmeleri gereken iki kurum arasında böyle şeylerin olabileceğinin akla gelmesinin sebeplerini düşündüm. Son 100 yıl, bir şerit gibi gözümün önünden akıp geçti.
İttihat ve Terakkinin yaptıkları, ardından, aynı grubun içinden gelen komitacı bir kadronun yeni kurulan genç cumhuriyetimizin dimağını ele geçirmesi, bu komitenin cebren ve hile ile milleti, kendi medeniyetinden, örfünden, geleneğinden, inancından, dininden ve tarihinden koparması, inkılâp adı altında batının dayatmalarının millete zorla kabul ettirilmesi
geçti gözümün önünden.
Ve dedim ki, bu Kemalistler, bir gün yaptıklarının hesabını ödeyebileceklerini veya yaptıklarının kendi başlarına da gelebileceğini hiç düşünmemişler anlaşılan
Acaba şimdi artık ektiklerini biçme zamanı mı gelmişti? Apar topar toplanıp bir bir götürülmeleri bu yüzden miydi?
Ve üstelik güvendikleri ağabeyleri (ABD, İsrail, AB); yani uzun bir süre uşaklık ve jandarmalığını yaptıkları ağabeyleri hiç de onlara sahip çıkmıyor ve savunmuyordu!
Bu cidden çok önemli bir süreçti!
Hatta bir milat!
Eğer şu olup bitenler milletin hayrına neticelenirse, 2 Temmuz, hayırlı bir gün olarak tarihe yazılır. Yok eğer yeni ve örtülü bir Sevr getirecekse, karanlık bir gün olarak anılır bundan sonraki tarihlerde. Bu kadar mühim şu yaşadıklarımız!
Olanda hayır vardır desem işi kurtarırım ama ben bugün neticeler üzerinde durmayacağım. Sadece bazı sorular sormakla yetineceğim. Biraz düşünmek için.
Asıl sorulara geçmeden önce bir hatırlatma!
Yıl 1920.
Ve bugünkü gibi yine Temmuz ve ayın 8i
Yunan kuvvetleri, Bursaya girmişler. Bursaya giren ordunun başında Başvekilleri Venizelosun oğlu teğmen Sofokles var.
Sofokles doğruca Osmanlı Devletinin kurucusu olan Osman Gazinin türbesine gider. O mübarek zatın sandukasına ayağını dayayarak o fotoğrafı dönemin basınında yayınlandı, tıpkı Amerikalıların bizim askerlerin başına geçirdikleri çuval gibi- şöyle der:
Kalk koca Türk! Senden ırkımın intikamını almaya geldim. Bak kurduğun devlet parça parça oldu. Bursayı eski sahibine iade ettik. Zelil neslin şimdi elimizde bir köle durumunda bulunuyor. Kalk! Seni bir kere daha öldüreyim de ırkımın intikamını alayım!..
Ve bunun bir benzerini, Kudüse giren İngiliz komutan, Selahattin Eyyubinin mezarı başında söylemişti.
Soru 1. Şu anda Ak Partiden yana tavır almış gibi görünen Avrupa ve Amerika, bizimle ve topraklarımızla ilgili plan ve taleplerinden vaz mı geçtiler?
Soru 2. Vazgeçmedilerse, bugün AK Partiye verdikleri desteği nasıl anlamamız gerekiyor? Çünkü Ak Partinin temsil ettiği misyon ile onların bu topraklar üzerinde yaşayanlar için düşündüğü misyon taban tabana zıt!
Soru 3. Hem Başbakanlık, hem Sayın Başbuğ, görüşmede Ergenekon konusunun gündeme gelmediğini söylediğine göre aksi bir şey söylemek mümkün değil elbet. Ama mevcut durum şu soruyu sormamıza mani değil: -Bugüne kadar, değil orduevindeki bir emekli generale, dışarıdaki bir emekli başçavuşa bile ordunun müsaadesi olmadan dokunulamadığına göre, bu son gözaltılara asker neden müsaade etti?
Kimse bana hukuk devleti martavallarından söz etmesin. Kendi payıma elli beş yıldır bu hukuk devleti(!) martavallarının ne anlama geldiğini biliyorum artık.
Soru 4. İktidar, Sayın Başbuğun önüne nasıl deliller koydu ki, mutabık kaldılar, en azından sesi çıkmadı? Çünkü bugün yapılanlar ancak yüksek bir devlet mutabakatıyla olacak işlerdir. Bu arada, CHPnin artık irabda bir mahalli olmadığı anlaşılıyor-
Soru 5. Bu operasyon, gerçekten Türkiyenin içindeki güçlerin kozlarını paylaşması mıdır? Yoksa İrana saldırmayı -daha doğrusu bölgenin enerji kaynaklarını ele geçirmeyi- düşünen Amerikanın, Orta Doğuyu dikensiz gül bahçesine çevirme operasyonu mudur?
Soru 6. Amerika, bölgedeki katıksız ve katışıksız müttefiki olan TSKyı gözden mi çıkardı? AK Parti ile işbirliği yapmak, sonuçlara gitmek açısından daha mı pratik? Değilse, ne? ABDnin TSKdan vaz geçmesinin sebebi MASAK veya Afganistana asker göndermemek veya Amerikanın Iraktaki operasyonlarından rahatsızlık duyduğunu belli etmek veya İrana yönelik bir operasyona taraf olmamak olabilir mi?
Soru 7. Bugüne kadar İslamcı politikaları ve toplumun dine yönelişini durdurmak için AB, ABD ve son 10 yıldır da- İsrail ile sınırsız ve sorumsuz işbirliğine giden Kemalistler ve ordu, bir gün keserin döneceğini hiç hesap etmedi mi?
Soru 8. 80 yıldır, ateist bir omurga üzerine giydirilmiş baasçı bir şia dokusundanibaret olan Kemalist rejime bekçilik yapacağım diye yıllarca, halkının manevi değerlerine karşı tavır alan, Bizim İslamiyet ile bir ilgimiz yok, İslamiyet bize zorla dayatılmış diyecek kadar tarih bilincinden yoksun komutanları bağrında barındıran bir ordunun, bir gün halkına ihtiyaç duyacağı hiç aklına gelmedi mi?
Soru 9. Yıllarca halkına karşı militan laikçiler ve batılı emperyalistlerle işbirliği yapıp dindarları dışlayan, CHP dışında iktidara elini uzatan herkesi darbelerle tasfiye ederek milli güçleri, harici kuvvetlerle işbirliği yapmaya mecbur eden Kemalistlerin ve ordunun şu olup bitenlerdeki rolü; ABD ve AB ile işbirliği yapıyorlar diye eleştirilen iktidardan daha mı az?
Soru 10. Başbuğ, Türkiye zor bir dönemden geçiyor demiş. Acaba bunun, nerede ise tamamen kendi eserleri olduğu hiç akıllarına gelmiyor mu?
Soru 11. Rifat Hisarcıklıoğlu, evdeki kasasından milyonlarca euro ve zinet eşyası çıkan ATO Genel Başkanı Sinan Aygünü neden savunma ihtiyacı duydu? Bu, Kayseri merkezli siyasetin ibresinin laikçi - Ergenekoncu çizgiye kaydığını mı gösteriyor? Malum Demirelin de yüksek rakımlarda ibresinde sapmalar olmuştu da
Soru 12. Eğer öyleyse, Kayseri merkezli siyaset AK Partinin genel gidişatında ve siyaset yapma şeklinde bir sıkıntı mı seziyor? Yani AK Partinin Ortadoğu politikaları ile Çankayanın yaklaşımları arasında uyuşmazlık mı var?
Ve Soru 13. Bir vatandaş olarak olup bitenlerin, ne kadarının Türkiyeyi ve Türk insanını, ne kadarının Amerikayı ve onun bölgedeki çıkarlarını ilgilendirdiğini bilmeyi merak ediyorum, sizce mahzuru var mı?
Ve son bir soru
Şu hayhuylar içinde Türkiye, Rusya ile çok boyutlu ortaklık planları yapıyor. Bu ilişki ve işbirliğini Amerika onaylıyor mu, onaylamıyor mu? Her iki halde de ilginç sorular sorulması gerekir çünkü.
.
Ne ise ben daha çok zihninizi bulandırmayayım. Ufkunuzu da karartamayayım. Bütün bu soruları meseleler üzerinde zihin yormak isteyenler için sıraladım. Bizi fazla ırgalamıyor. Artık iman çağı başladı ve her şey daha güzel olacak. Emin olabilirsiniz.
Bir ayette Cenab-ı Hak Siz planlarınızı yapın ben de planlarımı yapıyorum. Ben plan kurucuların en hayırlısıyım buyurur.
Evet, bu günler müşevveş, karışık ve kimin ne yaptığı belli olmayan günler. Ama inanın güzel günler.
Bakın dokunulmazlara dokunuluyor artık.
Eskiden biz din elden gidiyor diye yürürdük, şimdi birileri din geliyor diye bağırıyorlar. Yarasalar gün ortasında dışarı çıkıyor ne olup bittiğini anlamak için. Ve işte birileri de onları bir bir enseliyor.
Bu olup bitenler kimin işi, kimin planı, kimin hesabına olup bitiyor tam belli değil evet ama inanın adalet-i ilahiye ve takdir şaşırmaz. O vadedileni tahakkuk ettirmek için işleyip durur.
Bediuzzaman, I. Dünya Savaşında mağlup olmamızın hikmetini anlatırken adeta mağlubiyetten memnun gibi
meraklanmayın, onlara müşevveş bir mazi, bize parlak bir gelecek düştü der ve ekler:
"Evet, evet... Sivrisinek tantanasını kesse, balarısı demdemesini bozsa, sizin şevkiniz bozulmasın, hiç teessüf etmeyiniz." Telaşa düşmeyiniz. "Ümitvar olunuz! Bu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sadâ İslâm'ın sadâsı olacaktır!"
Ve yine bir Hz. Musa hatırlatmasıyla konuyu tamamlayalım. Biliyorsunuz, Hz Musa ile Firavun mücadelesinde, sonunda Firavun pes eder ve Musaya tamam halkını al ve git der. Kafasında sinsi bir plan vardır çünkü:
Musa ve halkı gidip Kızıl Denize dayanınca, arkadan insafsız ordusu ile bastıracak ve tümünü kılıçtan geçirecekti.
Yani CHPnin Madem ki bize oy vermiyorlar, öyleyse
. demesi nevinden, Firavun da Madem ki bana hizmet etmeyeceksiniz, canınız cehenneme! diyordu, Hz. Musa ve halkı için.
Ve gerçekten de öyle yaptı. Ama Allahın o mazlum halka yardım edebileceği ihtimalini hesaba hiç katmamıştı!
Olanları hepiniz biliyorsunuz. Deniz yarıldı. Musa ve halkı geçti, ardından Firavun da ordusuyla birlikte onları takip etti. Ve deniz kavuştu. Canı cehenneme giden Firavun oldu.
İşte böyle! Hiiiiç canınızı sıkmayın. Siz dürüst olun, adil olun ve hayata güzellikler katmak için çalışın, çalışın,çalışın
Sonuçları var etmeyi Allaha bırakın!
Yorumlar9
-
Enes kara
17 yıl önce
Şikayet Et
SONUNU İYİ BAĞLAMIŞSINIZ.. Eğer yazı sadece o sorularla bitseydi
Ben yazar için maşaallah güzel sorular sormuşsunuz, sizin de kendi sorularınıza yine kendinizin cevapları olsa gerektir diyeceksim.
Fakat yazının sonu işi bitirmiş.
evet aynen öyle
biz güzellikler katmaya devam edelim.
olayları seyretmek tek başına bir şey ifade etmiyor.
kalp dairesi çok mühim.
Beğen
Cevapla
-
Arif Diktepe
17 yıl önce
Şikayet Et
Susmak. Yazınızı okuduktan sonra diyorum ki daha ne söylenebilir..Sağolasın, eksik olmayasın hocam
Beğen
Cevapla
-
Adem TOPRAKOĞLU
17 yıl önce
Şikayet Et
Birşeyler oluyor ama...!!. evet doğru.artık bazıları birşeye itiraz edemiyor.sanırım AKP kapatılacagını anladı belkide madem öyle işte böyle demek istiyor..birde artık halk sizin gibi fevkalade yazarların yorumlarıyla bilinçlendi ve neyin ne oldugunu biliyor.belki de bu yüzden ses çıkaramıyorlar.Allah zalimlerin ipini yavas yavas çekiyordur belkide..sonumuz hayrola..
Beğen
Cevapla
-
Kadim Kültür
17 yıl önce
Şikayet Et
Güzel yazı olmuş ama bazı sorular yanlış. ABD nin ak partiye desteği filan yok hocam İbrahim karagül delilleri ile yazıyor. Abd yarım ağızla demokrasiden yanayız diyor. General göz altılarına gelince Hirerarşideki çekişme olumlu gelişmelere neden oldu o kadar.
Beğen
Cevapla
-
modern müslüman
17 yıl önce
Şikayet Et
MAŞAALLAH. Ellerinize sağlık Sn. Bulut, iyi ki döndünüz.
Beğen
Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle