Ak Parti 'out' olurken, nasıl Şener 'in' oluyor?

  • GİRİŞ10.07.2008 10:15
  • GÜNCELLEME10.07.2008 10:15
-Hayırdır! dedim.
-Ak Parti’yi kapatılacaklar, Şener’e parti kurduracaklar!
-Kim kurduracak?
-Kurduracaklar işte! 
-…?
-Ben de siyaset yapmak istiyorum ve artık bir yerlerden başlamak gerekir…
-Neden Şener? Devlet beyin desteklenmesi Şener’in kuracağı partiye girmekten evladır.
-Hayır, artık Şener “in” dedi...
 
Ben ona ısrarla, Abdüllatif Şener’e parti kurduranların kimler olduğunu ve ne amaç taşıdıklarını sordum. Tabii ki cevap vermedi. Belki de verecek bir cevabı da yoktu.
 
* * *
Sonra kendi kendime düşünmeye başladım.
Neden Abdüllatif Şener!
-Çerkes olduğu için mi?
 
Çünkü dikkatle bakarsanız, şu sıralarda adı gündemde olanların - özellikle de Ergenekon çetesi kapsamında, Tolun’dan Veli Küçük’e, Kerinçek’ten İlhan Selçuk’a kadar. Tabi Baykal’ı da unutmayın- büyük bir kısmı Çerkes kökenli vatandaşlarımız.
 
Mamafih, cumhuriyetin kuruluşu esnasında da –çoğu Teşkilat-ı Mahsusa mensubu olarak tabii- Çerkeslerimizin büyük ve çok yararlı hizmetlerini gördü bu devlet, bu millet. Zaten maksadım etnisite değil. Birinin şu veya bu kavimden olması beni rahatsız etmez. Üstünlük takvada; yani adam gibi adam olmadadır.
 
Ben sadece bir yapılanmaya; kökleri de 100 yıl önceye kadar uzanan bir yapılanmaya temasetmek istiyorum.
 
Bilindiği gibi bugünkü fikri tartışmaların büyük bir kısmı Osmanlı son döneminin ürünüdür. İmparatorluğun çöküşünü önleme sadedinde sayısız fikir ve öneriler ortaya atıldı o dönem. Ama bunların içinden pozitivizm, İslamcılık ve Türkçülük düşünceleri günümüze kadar gelebildi. Cumhuriyet sayesinde de Türkçülük, -İslamı kontrol eden ama dışlamayan- Atatürk milliyetçiliği adı altında resmi ideoloji haline geldi.
 
Türkçülük kendi içinde iki ana mecraya bölünmüştü. İ. Bahadır’ın ifadesiyle Kuzey Türkçülüğü ile Güney Türkçülüğü arasında birtakım farklar vardı. Kafkas ve Orta Asya kökenli milliyetçiler, Türkçülüğü ‘şaman’ kültürü etrafında yeniden inşa etmeye çalışırken, Güney yani Anadolu kökenli milliyetçiler de ‘türk - islam sentezi’ etrafında bir yapılanmayı ön görüyorlardı.
 
Bu iki akım, uzun süre genel çerçevede anlaşmakla birlikte birbirinden ayrı hareket ettiler. İlk defa rahmetli Türkeş, bir güneyli milliyetçi olarak Türkçülüğe fazla vurgu yapmadan Türk milliyetçiliğini, Türk İslam sentezi mihverine –Ziya Gökalp çizgisi- oturttu.
 
Kuzey Türkçülüğünü kendine has kılan Nihal Atsız Türkçülüğü, uzun bir zaman etkisini gösteremedi, milliyetçi partilerin içinde ama kenarda varlıklarını sürdürdüler. MHP’nin, İslami hassasiyeti ağır basan BBP’yi doğurduğu döneme kadar bu böyle devam etti. Dindar ülkücülerin ana arktan ayrılıp başka bir mecraya yönelmelerinde Kuzey Türkçülüğü’nün büyük etkisi oldu.
 
O tarihlerde ve daha sonraki zamanlarda Kuzey Türkçüleri, doğal mecralarla devletin hakim düşüncesini değiştiremeyeceklerini; -yani İslam’ın yerine Şamanizmi ikame edemeyeceklerini- anlayınca kendilerine yeni bir mecra aradılar ve farklı bir yapılanma ile devletin, -başta İslam olmak üzere - son bin yılda edindiği bütün kültürel değerlerden arındırılmasını esas alan bir örgütlenme içine girdiler…
 
O yüzden bugün Ergenekon denilen örgütün ana omurgasını bu ‘şaman’cı kuzey Türkçülerinin oluşturuyor olması tesadüf değildir…
 
Dolayısıyla Ergenekon’un; aslında, Türk milletinin misyonunu değiştirmeye yönelik kuzey milliyetçilerinin bir hamlesi olduğu için, bir partiye yönelik bir örgütlenme olarak değerlendirilmesi yanlış olur.
 
Yani Ergenekon, bir AK Parti karşıtlığı değil, Türk milleti’ni diğer bütün yaklaşımların tesirinden kurtarıp Şaman kültürü ile yeniden buluşturma girişimidir.
 
Ortaya çıkmada acele etmelerinin sebebi, siyasette yükselmekte olan ve yükselişi; -sistem dahil- hayatın bir çok alanını derinden etkileyerek devam eden Sünni ana akımın Ak Parti etrafında kenetlenmesidir.
 
Bu sürece şu anda ‘dur!’ denilemezse, Türk’ün en eski kültürü olduğu iddia edilen –ki İ. Kafesoğlu’na göre buyanlıştır- Şamanizmle yeniden buluşturulması bir bin yıl daha tehir edilmiş olacaktı.
 
Çünkü Ak parti, gerçekten umulmadık şekilde kendisini merkeze almış ve Sünni ana gövdenin büyük bir kısmını yanına çekmeyi başarmıştır. Eğer Ak Parti, Gülen Hareketi ile yakınlaşma sağlayamasaydı –mesela Erbakan bunu sağlayamadığı- bunların hiç biri bu şekilde gündeme gelmezdi. Bir iki irtica bombası patlatılır ve Ak parti iktidardan indirilirdi.
 
Ama şimdi, böyle bir şey çözüm değil. Çünkü ortalama 33 milyon seçmenin en az 11 milyonu, tek bir siyasi düşünce tarafında –şu veya bu sebeple- birleşecek şekilde etkilenebilir hal kazanmıştır ki, bu da genelde dini cimaatler, nurculuk ve özelde Fethullah Hoca hareketi sayesinde olmuştur. İHL’lerde yetişen jenerasyonu da hesaba kattıklarında artık biliyorlar ki darbe marbe çare değil.
 
Demokrasi bütün bütün ortadan kaldırılmadıkça, milletin, ne edip edip yeni bir Ak Parti’yi iktidara getireceğini biliyorlar. Fethullah Hoca’yı ve hareketini yok edemedikleri ve bu Sünni ve sağlam akidenin güçlenmesini durduramadıkları için, işte böyle yöntemlere girişiyorlar.
 
Yaşanmakta olan hadiselerin en dibindeki saik bu...  Rejimin kendisini değilse bile içini İslamileştirmeyi esas alan bu süreci durdurmak, en azından yükselişini yavaşlatmak gerekiyordu, örgüt açısından bakıldığında...
 
Bu örgütlenme hep vardı ve giderek de yaygınlaşıyordu.
Örgüte en keskin taraftarların askerler arasından çıkması da tesadüfi değildi. Çünkü askeri okullarda verilen eğitim, İslami hassasiyetlerden ziyade, İslamiyet öncesi Türk adetlerini, özellikle de şaman kültürünü ihsas ettirir niteliktedir.
 
Dolayısıyla bu eğitim ve yaklaşım sürdükçe daha çok Ergenekoncu yetişecek ve sonunda tam bir dönüşüm gerçekleştirilecekti. 8 yıllık zorunlu eğitim bile bunun içindi. Çocuğun ailede aldığı dini eğitim sıkıntı yaratıyordu. Onu da bir başka müdahale ile sağladılar ama olmuyordu. Çünkü dini cemaatlerin siyaseti evirme çabaları daima planı bozuyordu
 
Bu bir mücadeleydi elbette! İşini iyi yapan ve zamanın trendlerini doğru okuyan muvaffak olacaktı... Dini cemaatler ve İslamcı siyaset, trendi yakalamada Ergenekonculardan daha hızlı çıktı…
 
Bugüne kadar batıcı ve amerikancı kesim rejim yanlıları olduğu için, sağcı elit ve siyasetçileri her zaman tukaka edebiliyorlardı. Ama Ak parti o oyunu da bozdu. İçeride İslam’a ve İslamcılara karşı kullanılan ‘AB, ABD ve İsrail dostluğu’ manivelalarını rejim yanlılarının elinden aldı.
 
Bir anda iktidarı da iktidarın nimetlerini de kaçırdıklarını anlayınca kendilerini gizlemeye bile gerek duymadan aleni bir şekilde islama ve iktidara tavır almaya başladılar. Eğer, Danıştay baskınında, suikastçi tesadüfen yakalanmamış olsaydı, biz ne Ergenekon’u ortaya çıkabilirdik, ne de gizli cinayetlerin arkasındaki örgütü.
 
Her suikast, her cinayet Müslümanların üzerine atılır ve onlar da karınlarını kaşıya kaşıya hakkımızda hüküm verirlerdi. Hablemitoğlu cinayetinin canisi, Sivas cehenneminin zebanisi, Cumhuriyet’e atılan bombanın ticanisi biz olurduk.
 
Olmadı, şükür Bozuldu oyun.
 
* * *
Evet oyun bozuldu ama sona ermemişti. Nitekim başka oyunlar devreye girdi. Nitekim bugüne kadar askerle yaptıklarını artık yargı ile yapmaya çalışıyorlar. Yargı ile olmazsa daima başka alternatifleri vardır.
 
İşte sevgili “imanlı, mücahit kardeşimiz” Abdüllatif Şener bu yeni alternatif planların bir parçasıdır.
 
Hiç birimiz anlam verememiştik ayrılmasına ve sessiz kalmasına.
*   *   *
Aynı dönemlerde çok yakın tanıdım bir siyasetçi vardı. O da yakın dururdu şimdi adı Ergenekoncuya çıkan isimlerle. O hep böyle bir günü bekliyordu; “gelecekler ve Ak Parti’yi alaşağı edecekler” ve gün kendilerinin olacaktı.
 
Defalarca ona milletin siyaset etme üslubunu hatırlattım. Fısıltıcılar ve karanlığın içinden gelenlerin ürettiği senaryolara güvenip siyaset yapanların hep sandığa gömüldüğünü, millete bel bağlamak gerektiğini anlatmaya çalışırdım ama galiba ‘necva’yı (fitnecilerin gizli çekiştirmesini) dinlemeye alışmış kulak, gözün hakikati görmesini de engelliyor.
 
İşte sanırım, Şener ağabeymiz de –etnik yakınlık da sebep olabilir mi acaba?- bu fısıltıcılara aldanarak kenara çekildi. Bu dönemde Ak Parti’ye böyle numaralar çekileceğini biliyordu. Adım gibi eminim “Sen kenarda dur, sana ihtiyacımız olacak; Sen kurtarıcı olacaksın!” demişlerdir.
 
O sözünü ettiğim siyasetçi de öyle düşünüyordu. Hep “önümüzü açacaklar” diyordu. Unutuyordu ki siyasette önünü açanlar, bir gün önünü de kapatırlar..
 
Benim asıl yandığım ne biliyor musunuz? Nasıl oluyor da bu düzen kurucular, her seferinde inandırıcı olabiliyorlar?
 
Şener, şu, çoğu kuzenleri ve yeğenleri olan –yani etnik açıdan- Ergenekonculara inanıp, şu yola girdiyse yazık etmiş.
 
Yoksa onun ‘islamci-dinci’(!) Tayip Erdoğan’dan ne farkı var ki sistem onu “in” , ötekini “out” yapıyor.
 
Birazcık düşünse!

Yorumlar12

  • Miray BAYRAK 17 yıl önce Şikayet Et
    'Ülkücülükle şamanizmin ne ilgisi var?'DİYEN ARKADAŞ. Nihal Atsızı oku ÖTÜKEN dergisindeki yazıları oku ondan sonra gel burda yorum yap! Ülkücü geçiniyorsunuz ama daha önderlerinizi tanımıyorsunuz size ne demek lazım bilmem! BBP'nin neden ayrıldığını ise bizler gayet iyi biliyoruz!
    Cevapla
  • Miray BAYRAK 17 yıl önce Şikayet Et
    NE KORKUYORSUNUZ YAW !. Bırakın parti neyim kuracaksa kursun boyunun ölçüsünü alsın. Bazılarına illa da musibet gerekir nasihatten anlamazlar!. Ateş olsa yakacağı alan belli! Ergenekonculara gelince; hiçbir inançları olmadığı fikri daha gerçekçi geliyor bana. Şamanizm ya da her neyse... Yaptıkları hiçbir inanca sığacak işler değil! Şahsen ateist olduklarını zannediyorum. Son olarak, yazar yine muhteşem yazmış kalemine sağlık !
    Cevapla
  • buket akalın 17 yıl önce Şikayet Et
    Abdullatif şener Piyon mu?. Eğer sn şener parti kurmaya kalkarsa en büyük ihaneti yapar.ve ergenekoncuların ve bay-kal cıların oyununa gelir.Kurduğu partisiyle de sandığa gömülür.Unutmasın onlar Gül-erdoğan ve arınç bir ekipti.Sürüden ayrılanı kurt kapar.
    Cevapla
  • HERİ1960 17 yıl önce Şikayet Et
    biraz daha ileri, gidiyorum ve DİYORUM ki?. yine sayın diiyerek başlayayım.sayın Şener'e sen seçilme seni cumhurbaşkanı olmazsa; Başbakan yapacagız dediler.yoksa o payeler ve koltuklar başka Türlü satılır mı.Hatrılayın o seçim günlerini 367 yi dayatanlar A.Gülü seçtirmeyeceğiz diye bastırdıklarında yine sayın diyeceğim Baykal Abdül' ü cumhurbaşkanlığına önermedimi.hatırlayın birilerinin adayıydı o hep.A.Gül seçilinci ikinci perde başladı.R.Tayyip yasaklanacak AK parti kapatılacak ve Şener Başbakan.yemezleeeer.tutmaz.millet uyandı artık.
    Cevapla
  • kadir kurt 17 yıl önce Şikayet Et
    hikaye??. sayın şener ak partiye değil bir miletvekiline bile rakip olamaz adam kendi sitesinde bile eleştiriye açık değil haydi buyrun yapın sitesinde tek bir eleştiri bakalım yayınlanacakmı hayır sadece yalakalık yaparsanız yayınlanıyor korkuyor sayın şener bu insanların karşısına nasıl çıkarım diye daha çok korkacakta hatta sivasa bile gidemeyecek duruma gelecek gemiyi terkeden kaptan muamelesini hep görecek mumcu gibi mumu sönecek
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat