Allah bizi sizin cumhuriyetinizden korusun

  • GİRİŞ31.10.2008 10:26
  • GÜNCELLEME31.10.2008 10:26

    Sahi bu cumhuriyet neden kendisini hâlâ millete mal edemedi acaba?

     Oysa çocukluğumuzdan beri, onun ne kadar kıymetli, ne kadar faziletli bir şey olduğunu duyageldik. Peki, bu hain(!) millet, neden şu büyük lütfun, şu muhteşem mirasın, şu kutsal ata yadigârının kıymetini bilmiyordu ki! Onun için küçük bir zahmete katlanamıyordu, böyle homurdanıyordu…

      85 yıllık bir süre gözümün önünden gelip geçti. Cumhuriyet, bu milleti ‘muasır medeniyetler seviyesine çıkaracak, erdemli faziletli bir şeydi’ (Bu cümle şimdilerde ‘çağdaş uygarlık düzeyi’ şeklinde ifade ediliyor.)

      Demek ki cumhuriyet geldiğinde, bu millet, erdemsiz, faziletsiz, çağdışı bir mahlûkmuş ki, cumhuriyetle faziletlenecek, medeni olacaktı.

      -Kim yapacaktı bunu?

     Cumhuriyetin kadroları ki onlar gökten indiğine inanılan hurafeleri bir yana bırakarak ve onların yerine kutsallaştırdıkları kendi buyruklarını koyarak bu çağdışı ve erdemsiz insanlar güruhunu(!) medeni millet seviyesine taşıyacaklardı. Böylece biz de çağdaş uygarlık düzeyine varmış olacaktık.

      Demek ki hâlâ olmamış. Sanırım artık olmayacak da. Çünkü sizin cumhuriyet dediğiniz şeyi millet, bizatihi ‘saklı ve mütenevvi bir istibdat’ olarak gördü ve yaşadı. Bir padişahın istibdadından kurtulacakken sayısız padişahın diktasına dûçar oldu. O yüzden de millet her fırsatta, zorla giydirmeye çalıştığınız deli gömleğini çıkarmaya çalışıyor. Siz de her seferinde cumhuriyetin kurucu ve kollayıcıları olarak onu askerle tehdit ediyorsunuz. Üzerine silah çeviriyorsunuz.

      Sonra da milletten değerlerinize saygı bekliyorsunuz. Şu cumhuriyetiniz, hakikaten ‘cumhur’un tasdik ve onayını almış ‘cumhuriyet’ manasında olsaydı, neden bu millet şu nimete mazhariyetin vasıtası olan partiyi, nerede ise Meclis’e bile giremeyecek hale getirsin?

Acaba, bu millet faziletten erdemden mi yoksun, vefadan mı?. Medenileşme kabiliyeti mi eksik yoksa? Oysa Mustafa Kemal“Bu millet zekidir, çalışkandır, yüksek fazilet sahibidir” diyordu.

      Ya da bu millet, medeni olamayacak kadar gayrı insanî mahlûklar sürüsü mü ki, şu kadar kıymetli, erdemli, faziletli ‘cumhuriyetiniz’i bir türlü içselleştiremedi?

      Hayır, hayır beyler, paşalar. Siz yanlış yerde duruyorsunuz, halkı tanımıyorsunuz!

Halk çoktan cumhuriyeti anladı, kıymetini de sizin sandığınızdan daha iyi biliyor. Onun ruhunu, manasını, kemalini size rağmen ayakta tutmaya çalıştığını görmüyor musunuz?

      Halk sizin ‘cumhuriyetçilik’ adı altında diktalıklarınızı, arpalıklarınızı, tiranlıklarınızı sürdürme çabasında olduğunuzu gördü de o yüzden size itibar etmiyor. Ve tabii cumhuriyet anlayışınıza da!

      İşte o yüzden 85 yıldır uyguladığınız tüm yöntem ve dayatmalara rağmen ‘sizin cumhuriyetiniz’ halka mal olamadı. Çünkü siz cumhuriyet rejimi diye memura rüşvet verdiniz. Halkın memurunu, bürokratını, parlamenterini, askerini halka tebelleş ettiniz. Dinini kınadınız, inancıyla alay ettiniz, kıyafetini beğenmediniz, örfünü tezyif, kültürünü istihfaf ettiniz. Dini, hayattan tasfiye etmeye kalktınız. Buna da cumhuriyet manası verdiniz.

      Dini ve vicdani özgürlüklere sınırlama getirilecekse, toplumun bir kesimi dışlanacaksa, bir kesim ötekinden daha beyaz veya kara hale getirilecekse, birileri anasının dilinde türkü söylemekten men edilecekse, ötekisi, ibadetini yapmakta zorlanacak veya kutsal kitabını çocuğuna öğretmekten men edilecekse bu rejimin adı cumhuriyet olmaz. Siz deseniz de millet yemez!

      Evet, gerçekten cumhuriyet gibi bir nimeti millete mal etmek, büyük bir vefa ve müsebbiplerine karşı ciddi bir hürmet gerektirir. Çünkü hakiki ve meşru bir cumhuriyet –ki o insan fıtratı üzerinde mutabakattır- yönetimi için yarı nüfus feda edilse azdır. Millet de bu işi başaranları baş tacı etti.

      Peki, şu 85 yıllık süreçte siz onu ne hale getirdiniz? İşte meydanda. Padişahlığın suretini değiştirip sîretini ibka ettiniz. Hem de sayısız kopyasıyla… Padişah bir tek adamdı. Onun ulaşamadığı yerde herkes hürdü. Fakat cumhuriyetle padişahlık, taa karakollara kadar indi. Millet bir padişahtan kurtulayım derken, kurumlar sayısınca padişahlara, padişahlıklara mahkûm oldu.

      İsminin başına ‘özerk’lik unvanı taktıran, milletin anasını ağlattı. Asker öyle, Yargıtay öyle, Danıştay öyle, YÖK öyle, Üniversite öyle… Derin devlet öyle. Hatırlayın Nuh Mete Yüksel’i, Vural Savaşları, Alemdaroğlu’nu, Teziç’i vs.yi. Hatırlayın Çarkın’ı ki ‘ben devlet marifetiyle 1000’den ziyade adam öldürdüm’ buyurmuş.

      Cumhuriyete bakın cumhuriyete! Birilerine, binlerce masumu yargılamadan infaz etme özgürlüğü veriyor. Birilerine, birilerinin okuma hakkını elinden alma özgürlüğü veriyor, birilerine ‘istediğim gibi inanacaksın, ötesi yasak’ deme özgürlüğü veriyor, birilerine ‘sen başını açmazsan ben de seni bu okula sokmam’ dayılığını lütfediyor…

     Ne cumhuriyet ama!

      “Cumhuriyeti kolluyorum” dediğin an, sana her türlü zulmü yapmak serbest oluveriyor… Bakın Ergenekonculara. Mübarek(!) cumhuriyeti ve cumhuriyet değerlerini koruyup kollamak için neler yapmışlar, neler…

      Milletin mahkemelerinde savcıların\hâkimlerin önüne çıkmayı bile yüksünüyorlar. Çünkü en iyi onlar biliyorlar ki, şu cumhuriyet, birilerinin padişahlık sultasıdır.

      Uydur kendine bir ‘cumhuriyeti koruyup kollama’ misyonu, al sana padişahlık!

      *  *  *  

     Bir de ‘onursal’ padişahlarımız var şu sıralarda. Bir türlü eskimeyen ‘eski’ Yargıtay Başsavcısı Padişah-ı Bîhemta Kanatzade Sabih-i bi Tebah padişahımız (ebterehullah teala)  hazretleri ferman buyurmuşlar:

     "Türkiye’de türban sorunu yoktur!"

     Peh peh peh! Di hadi gel bakalım, bundan giru  ‘var’ diyesün.

     Bununla kalsa ne ala. İktidardaki partiyi de tehdit etmiş:

     -"Mahkemelerin yetkilerini kısıtlarsanız kapatılırsınız!"

      Aslında fena da olmaz hani!

     Kapatsınlar Meclisi. Hem duvarında ‘Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’ yazıyor. Ne o öyle. Millete egemenlik mi verilirmiş. Fasa fiso millete!

     Sabih efendiyi veya Yargıtay yahut Anayasa Mahkemesi hazerâtından birilerini, yahut paşalığı akdem bir paşamızı padişah ilan etsinler olsun bitsin. Ya hakikaten belki de daha iyi olur. Bari bir kişi kalır ‘dediği dedik’, çekeriz onun da kahrını.

      Sahi çekebilir miyiz o düzeni? 40’ların düzenini! Sizde de hatırlayan, bilen var mı?

     Bizim aile dedemle hatırlıyor. Elinde elifba yakalattı diye CHP’li dedeme, karakolda dayakla, ‘cumhuriyetin faziletleri’ öğretilmiş. Kur’an’ın ne ‘çağdışı(!)’ bir şey olduğunu da!

      Allah bizi ‘sizin cumhuriyetiniz’den muhafaza etsin!

Mehmet Ali Bulut - Gasteci.com

Yorumlar4

  • fatih günay 17 yıl önce Şikayet Et
    tek kelimeyle sözün bittiği an.. bu kadar güzel anlatılırdı.tebrikler.
    Cevapla
  • namik kemal 17 yıl önce Şikayet Et
    süper bir yazı. bu yazıyı yazana helal olsun. inanın milletin derdi ancak bu kadar anlatılabilir. ben de sanmıştım ki bu memlekette engin ardıçtan başka gazeteci yok. meğerse başka gazeteciler de varmış. yazarı canı gönülden tebrik ederim
    Cevapla
  • AYŞE E 17 yıl önce Şikayet Et
    biktirdilar artik. Ne yapmaya kalksak onumuze ataturkculuk yada cumhuriyeti cikardilar.universitede okuyamayan askeriyeden atilan ve meslegini yapamayan ve her defasinda da onune bu iki kavram cikarilan birinin bu gorusleri benimsemesini nasil bekleyebilirsiniz ki...adam sormaz mi bu cumhuriyet kimin cumhuriyeti diye.merak ediyorum acaba tarih kitaplarinda kotulenen o osmanli doneminde saltanat doneminde yasasaydik durumumuz daha mi iyi olurdu daha mi kotu
    Cevapla
  • Halil BAŞ 17 yıl önce Şikayet Et
    Asıl Problem. Harika bir yazı. İşte Türkiyenin asıl problemi bu yazıyla ortaya konmuş. Yok kürt meselesiymiş, yok işsizlikmiş, yok irticaymış, yok ekonomiymiş fasa fiso. Gerçek Cumhuriyeti bu Ülkede tesis edin bakın bu sıkıntılar domino taşı gibi teker teker düşmüyomu. Bravo sayın yazara.
    Cevapla
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat