Van üzerinden geleceğe bakmak

  • GİRİŞ15.10.2012 09:32
  • GÜNCELLEME15.10.2012 09:32

Geçtiğimiz hafta Risale Akademi'nin Van Valiliği([1]) ile birlikte düzenlediğiMedresetüzzehra Sempozyumu' münasebetiyle Van'a gittim.

Sanırım, biraz basının bölge ile ilgili aktardığı terör olayları, biraz da depremle ilgili zihnimde kalanlar çerçevesinde yıkılmış, viran olmuş, halkı canından bezmiş, PKK tarafından ele geçirilmiş, bir yer tahayyül etmiştim.

Geçmişte, gerek İHA Haber müdürlüğüm döneminde, gerekse daha sonraki çalışmalarım münasebetiyle birkaç kez Van'ı görmüştüm. Van zihnimde, halkı cömert, yaşama sevinci yüksek, geleceğe umutla bakan; çok dilli, çok kültürlü, tüm imkanları keşfedilip kullanıldığında doğunun hakiki bir sanat, kültür ve finans merkezi olmaya layık bir yer olarak kalmıştı.

Fakat son zamanlarda bilhassa da basınımızın ahmakça ve insafsızca servise koyduğu haberler ve deprem sonrasında çizdiği manzaralar, zihnimde Van'a dair algıyı bozmuştu. Ve tabii belediye de BDP'de olduğu için, “olabilir ki söylenenler doğrudur” diye düşünüyordum ki bu içimi acıtıyordu.

Doğrusu, hava alanına indiğimizde içimde bir tereddüt de vardı. Valiliğin güler yüzlü görevlileri tarafından karşılanıp da salona buyur edilince, bunun bir misafirperverlik mi yoksa koruma amaçlı bir ihtimam mı olduğunu da o yüzden anlayamadım.

Sonra fark ettim ki hiçbir tedirginlik yok. Son derece rahat ve mükrim bir hava hâkim. Nedense tam da o anda Yusuf Suresi'nin 16. ayeti aklıma geldi. Hani Yakub'(as)un öteki karısından olma on çocuğunun, Yusuf'u yok etmek için  -şimdi de, insanlığın iyilik sıfatlarını yok etmek için, onların çocukları olan Siyonistler aynı tezgâhla, insanlığı aldatıyorlar- düzenledikleri sahte belge aklıma geldi.  

Kendi hırsları ve kıskançları yüzünden kuyuya attıkları Yusuf'u, güya kurt yemiş gibi göstermek için onun kanlı gömleğini babalarının önüne koymuşlardı ya, işte bizim basının da -ki çoğu Siyonist emellere hizmet etmeyi kutsal görev biliyor- aynı işi yaptığını anladım.

Onlara bakılırsa Van ölmüş bitmiş, PKK'nın insafına terk edilmiş, zaten depremle ilahi darbe yemiş Van'a bir de devlet ilgisiz kaldığı için, nerede ise şehir boşalmıştı. Herkes bir yol bulup oradan kaçmak istiyordu… Aktarılanlara bakılırsa Van yaşanmaz hale gelmişti… Yani Yusuf'un, sahte kana bulanmış gömleğini göstererek, onun kurtlar tarafından parçalandığına inanmamızı istiyorlar…

Hiç de söyledikleri gibi değil

Salonda çay ikramından sonra araçlara binip şehre doğru ilerlemeye başladık. Evet, yer yer depremin izleri duruyor. Ama yaraların büyük bir kısmı sarılmış veya sarılıyor. -Esasında, depremde yaşananlardan ibret alınması için, tıpkı Nagazaki'de Japonların yaptığı gibi, depremin bir kısım izlerinin muhafaza edilmesi faydalı da olabilir-

Çünkü hakikaten hem hükümet hem devlet elinden geleni yapmış, yapıyor. Kimilerinin iddia ettiği gibi Van Belediyesi BDP'li olduğu için şehir ihmal edilmemiş. Zaten bir ilin sistemden alacağı payı hükümetin kesme imkânı yok. O otomatik olarak ödeniyor. Eğer bir ihmal varsa bu da Belediye'nin tembelliği olabilir. Veya BDP'nin belediyecilikteki acemiliği olabilir.

Şehir ayakta, hayat devam ediyor, yeni yapılan binalar sağlam ve kaliteli. Sempozyum Elite Otel'de yapıldı. Otel bir aydır faaliyette. Beş yıldızlı son derece güzel bir otel!

Tüm havayolu şirketleri, her gün bir kaç sefer yapıyor. Birçok ilden çok daha yoğun bir hava ve kara trafiği var Van'da. Uçağın biri iniyor biri kalkıyor. Şehir canlı…

Taksi ile bir gezinti de yaptım. Taksici ile sohbet ettik. Biliyorsunuz, bir şehre ait en doğru haberleri ya taksicilerden veya berberlerden alırsınız. Taksici ile şehri ve insanları konuştuk. Van halkının ekseriyeti birlik ve beraberlikten yana imiş. PKK'nın şehir içinde bir etkisi yok. Kırda da hâkim değiller. Ama zaman zaman seslerini duyurmak için bir şeyler yapıyorlarmış ama bu, şehir halkını fazla rahatsız etmiyormuş.

Zaten halkının büyük bir kısmı Horasan'dan gelmiş Türk ve Fars unsurlardanmış. BDP'li belediyenin, çevreden bilinçli nüfus transferleri bile şehrin yapısını bozmamışmış. Halkta PKK'nın ve basının -ki estirdikleri hava ile adeta bilerek ve bilmeyerek terör örgütünün sözcülüğünü yapıyorlar- Taksicinin yaptığı ilginç bir benzetme vardı. “Onlar sadece silahla konuşabildikleri ve silahın da sesi çok çıktığı için zannediyorsunuz ki bir tek silahın sesi var şehirde”.

Ertesi gün biri ilahiyatta öğretim görevlisi biri de medrese âlimi iki zat eli yaptığımız sohbette de anladım ki, basın hakikaten saptırıcı bir abartı ile milleti aldatıyor. Van'da binin üzerinde medrese varmış. Biz gece, Risale-i Nur okunan bir derse gittik. Yüzlerce insan vardı. “Şu anda daha kaç yerde böyle dersler yapılabiliyor” diye sordum, ‘yüzlerce' dediler. Bu şu demektir ki, Şark'ı,  ‘şark' yapan manevi ocaklar yeniden tütmeye başlamış. 

Hükümet de cidden isabetli ve basiretli bir şekilde bölgeye âlicenap ve himmeti yüksek valiler ve memurlar göndermeye başlamış. ‘Zülcenaheyn' memurlar çoğaldıkça, bölge halkına şefkatle yaklaşıldıkça, halkın kendi yaralarını çok hızlı sarabileceğinin kanıtlarını gördüm Van'da.

Bilhassa medreselerin yeniden ihya edilmeleri, dershanelerde harıl harıl RN derslerinin yapılması, tekke ve medreselerin faaliyete geçmesi, inşallah kısa zamanda yaraların sarılmasını beraberinde getirecektir. PKK terör olayları da inşallah, bizim uyanmamıza hizmet etmiş muvakkat bir musibet olarak tarihteki yerini alacaktır. Devletin yapabileceği en büyük iş, orada o ocakların tütmesine yardımcı olmak ve yeni istihdam imkânları var etmektir. İane ve yardım, halkı dilenci kılar. Ama çalışma imkânı var etmek, onları izzet ve itibar sahibi yapar…

Bölge halkının ve tabii özellikle Kürtlerin yardıma ve ianeye değil, itibara ihtiyaçları var. Zira biz, haber verildiği gibi ümit ediyoruz ki Kürtler, ittihad-ı islamın gerçekleşmesi yolunda maya ve harç olacaklar. Yeniden birlik ve beraberliğimizin gerekçesi olacaklar.

Ama birileri şimdi bu hakikati, var olan bütünlükleri bile parçalama vesilesi yapmaya çalışıyor. Kürtlerin bu coğrafyada, her ülkede ekseriyetle bulunmaları, kader-i ilahinin bir remzidir ki bize “Ey Müslümanlar siz hepiniz bir bütünsünüz” demeye çalışıyor. Irak'ta, İran'da, Suriye'de Türkiye'de hem de bu dört ülkenin birbiri ile temas noktasında yer alıyor olmaları gösteriyor ki, bu ülkelerin birbiriyle monte edilmesi Kürtlerin büyük rolü olacak. 

Bir köyün yarısı bu tarafta yarısı öbür tarafta… Kardeşlerin birisi Türkiye'de birisi Irak'ta birisi Suriye topraklarında kalmış. Artık tüm dünyada aileler birleştiğine göre bu coğrafyada da bu, gerçekleşecek demektir. Kimse kimsenin ülkesini alamayacağına göre, inanıyorum ki dağılmış ailenin bütünleşmesi beraberinde daha büyük bir beraberliği, Cemahir-i müttehide-i İslamiyyeyi getirecek. Bunun vesilesi de Kürtler olacak.

Birileri dahi bu hakikati seziyor. O yüzden de İslamın birlik ve beraberliğine hizmet edecek şu hali, kavga sebebi yapmak istiyorlar. İnşallah toplumun ruhundaki hayır arayışı bu tuzağı da bozacaktır ki Van, bu açıdan da bana büyük bir ümit verdi.

Hakikaten umutlarım tazelendi. Bediuzzaman'ın, feleğin rağmına gerçekleşeceğini haber verdiği “İslam dünyasının maddeten de terakki edeceği” ve öne geçeceği müjdesinin işaretlerini gördüm.

İslam geliyor, Müslümanlar geliyor. Kulağınızı yere dayayıp dip seslerini dinlediğinizde,  Bediuzzaman'ın “cennet-asa” dediği geleceğin yaklaşmakta olduğunu işitiyorsunuz.

Ben “ümitvar olunuz” diyorum. Size oralardan menfi haber getirenleri dinlerken, “Ey iman edenler! Size bir fasık bir haber getirirse, bilmeyerek bir topluluğa zarar verip yaptığınıza pişman olmamak için o haberin doğruluğunu araştırın” (Hucudat, 6) diyen ayet-i kerimeyi hatırlayın.

Selam, taşıyıcı kolunu “İnsaniyet-i Kübra olan İslamiyet”  olacağı haber verilmiş Asya Medeniyeti'ne ve onu inşa eden erlere. Selam Van'a ve onun kader-i ilahi eliyle dokumaya çalıştığı dostluğa, kardeşliğe ve ebedi barışa!




[1] ) “Bediuzzaman'ın Gençlik Aşkı” başlıklı yazımda, sempozyumu düzenleyen olarak Van Valiliği yerine BDP'li ‘Van Belediyesi' yazmışım. Yanlışlık olmuş. Fakat inşallah bunda da bir hayır ve bir remzi ilahi vardır ki, bir gün gelecek onlar dahi Bediuzzaman'ın hakikatini ve manasını kavrayacaklardır, inşallah…  (MAB)

Mehmet Ali Bulut - Haber 7

mabulut@gmail.com

Yorumlar4

  • yedidağınaslanı 13 yıl önce Şikayet Et
    ALLAHın izni ile nusrat yakındır. . türkü kürdü arabı birbirine bağlayan islam ipi güçlenmeye başladı. ve muhteşem mazi güneşinin pırıltıları ufukta belirmeye başladı.
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • Hasan Seyre 13 yıl önce Şikayet Et
    iki mektebin öğrettiklerini. medresetüz zehra ile birleştirince çiçeklerin.meyveye durmasının dünya sathına müslümanlar eliyle keşfiyat ve icat olarak ne katabilecekki mehmet abi.gerçekten müslümanların geleceğinden ümitvarmısınız.işte o medresenin örnekleri türkiye dahil tüm dünyada var.kelime-i tevhidi öğretmekle meşguller.ama sadece o kadar. ve ne acıdırki kelime-i tevhidi öğrenenler,bir zaman sonra tabiatla ALLAH inancı arasındaki çelişkiyi farkediyorlar. çalıştıkları alanların küfre hizmet ettiği sanarak tabiattan ellerini çekiyorlar.kendilerini ahiretime çalışayım bol sevap kazanayım diye ibadete veriyorlar.bir hiristiyan yada putperest dahi olsa,islamla müşerref olduktan sonra geçmişini unutuyor.dünyevi ilimleri bataklığa giden yol bakıyorlar. ilk sahabelerde öyle değilmiydi.putperestlikten islama geçişte,eskide öğrendikleri eşya ilmi daha ikinci kuşakta unutulmadımı. kendi bilim adamını yetiştiremeyen islam..
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • Onur Mert 13 yıl önce Şikayet Et
    tırgut1'e. her memlekette hırsızlık olayları oluyor. bir memlekette hırsıklık oldu diye bütün o memleket halkını suçlamak, insafsızlık ve vicdansızlıktır. o dırsızlıkları yapanların başka yerlerden gitmiş kötü niyetli insanların yapmadığı ne malumdur. mesela o insanları karalamak için malzeme üretmek amacıyla bu hırsızlıkların yapılması gibi. birilerinin hatalarını bahane ederek bütün bir memleketi kötülemek vicdan ve izana ne kadar sığdırılabilir?????????
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • turgut1 13 yıl önce Şikayet Et
    hocam! bu yazıya istinaden. vanla alakalı hangi haberi yok sayabiliriz..deprem çadırlarının battaniyelerinin satılmak istendiğini mi yalan sayabiliriz...yoksa çadırlarda hırsızlık yapan hırsızları mı yok sayabiliriz..sizin izlenimleriniz şu olabilir:basında görmeye alışık olmadığımız iyi şeylerinde vanda olabildiği hususu..birde şu açıdan bakmakta fayda var..siz valilik tarafından karşılanmış ve onların rehberliği ile van gezintisini yapmışsınız..devlet elinizden tutmayarak otellerinde kalın çarşı pazar dolaşın ve o zamanda bir izlenim yazın bakalım aynı duygularda mı olacaksınız..
    Cevapla Toplam 14 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat