İçişleri Bakanı Atalay’ın basın toplantısını bekliyordum, Meryem’in öldüğünü öğrendim. Türkiye’nin doğurganlık oranı en yüksek bölgesi olan Doğu Anadolu’da, Muş’ta...


Solunum cihazlı kuvöz olmadığı için 6.5 aylık dünyaya gelen ikizlerden Meryem hayatını kaybetti.

* * *

Doktorlar, solunum yetmezliği olan ikizler için çevre illerdeki hastanelerde solunum cihazlı boş iki kuvöz aradı.

Solunum cihazlı kuvöz Erzurum’da yoktu...

Solunum cihazlı kuvöz Diyarbakır’da yoktu...

Solunum cihazlı kuvöz Elazığ’da yoktu...

Solunum cihazlı kuvöz Şanlıurfa’da yoktu...

Ve Bingöl’de de yoktu...

Sadece Van’da, Özel Medikal Park Hastanesi ‘Tek kuvözümüz var’ dedi.

Bebeklerin ikisinin birden gönderilmesi ve tek kuvöze sırayla girmeleri görüşü Van’daki hastaneye iletildi.

Ancak, doktorlar ‘risk’ almayarak tek bebeğin gönderilmesini istedi.

Bunun üzerine doktorlar, sağlık durumu ikizine göre daha iyi olan Ebrar bebeği Van’a gönderdi.

* * *

Ambulansla 223 kilometrelik yolculuğa çıkan Ebrar bebek, Van’da bulunan Özel Medikal Park Hastanesi’nde hemen kuvöze konularak yoğun bakıma alındı.

Solunum yetmezliği ortadan kalkan Ebrar’ın kullandığı kuvözün, diğer bebek için de kullanılabileceği belirtilerek, onun da Van’a gönderilmesi istendi.

Ancak, diğer bebek Meryem, daha fazla oksijensizliğe dayanamayarak çoktan ölmüştü...

* * *

İçişleri Bakanı Beşir Atalay, ‘bugün işin özüyle değil, yöntemiyle ve zamanlamayla ilgili bilgi vereceğim. Üslup ve yöntem, işin özü kadar önemli’ dese de...

Kürt Sorunu’nu çözecek olan doğru içeriği de vurguladı:

‘Bizim hükümet olarak siyasi meseleleri çözme yöntemimiz daha fazla özgürlük ve daha fazla demokrasidir.

İnsana ve topluma güveni esas alıyoruz.

Yürüttüğümüz süreç başından bu yana kendi sözlerimizin, icraatımızın bir devamıdır.

Vatandaşların demokratik haklarının genişletmesi için çözüm sürecinin yönü demokratikleşmedir.

Bu adımları toplumun tüm kesimleri ile birlikte atmak istiyoruz.

Mesele tüm toplumun meselesidir.’

* * *

Özgürlük, demokrasi...

İnsan, toplum...

Bu kavramlara aslında ne kadar da uzak olduğumuzu düşündüm...

Çünkü...

Türkiye’nin doğurganlık oranı en yüksek bölgesi olan Doğu Anadolu’da, Muş’ta...

Solunum cihazlı kuvöz olmadığı için 6.5 aylık dünyaya gelen ikizlerden Meryem hayatını kaybetmişti...

* * *

Biz sorunlara hep siyaseten yaklaşıp...

Toplumsal boyutuna da hiç aldırmıyoruz...

Siyaset, ‘yönetenin’...

Toplumsal sorunlar ise ‘yönetilenin’ konusu...

Baksanıza, Apak ailesi bebeklerinden birini kaybettikten sonra, Sağlık Bakanlığı, Muş Kadın Doğum Hastanesi’ne 2 solunum cihazlı kuvöz göndermiş...

‘İyi yönetim’ doğurganlık oranını dikkate alarak bunu daha önce akıl etmek değil midir?

O cihaz daha önce hastaneye gönderilseydi, belki de Meryem bebek hayatta olacaktı.

* * *

Türkiye toplumsal sorunlarına, ‘kimin yöneteceği’ değil, ‘nasıl yöneteceği’ çerçevesinde abansa idi...

2009 yılında ‘Kürt Açılımı’ peşinde mi koşardık?

Siz, Muş’un Yeşilyurt Mahallesi’nde oturan 23 yaşındaki ev kadını Sinem Apak ile...

Hürriyet Mahallesi’nde fırıncılık yapan 30 yaşındaki Sinan Apak olsaydınız...

Muş ve çevre beş ilde solunum cihazlı kuvöz olmadığı için bebeğiniz ölseydi, siyasal yaklaşımlara nasıl bakar, ne düşünürdünüz?

* * *

Benim ‘Kürt Açılımı’ndan anladığım, Mardin’in Kızıltepe İlçesi’ndeki Zergan Deresi’nin mikrop ve dayanılmaz kokular yaymasını önlemek...

Üzerindeki 12. yüzyıldan kalma Dunaysır Köprüsü’ne sahip çıkmak...

Meryemler’in ölümünü engellemek için bölgeye solunum cihazlı kuvöz yığmaktır.

‘İnsana ve topluma güveniyor’ isek, onları da layık olduğu gibi yaşatmalıyız...

Yoksa her açılım talihsiz Meryem’in trajik sonu gibi olur...

Mehmet Altan - Star
mehmetaltan@stargazete.com