Şöyle demiş mesela: 

- Sayın Fethullah Gülen Hocaefendi'ye büyük bir zulüm ve gadredildiğini düşünüyorum. Bunu söylemeye mükellefim. Bu insan 13'üncü asra gitseydi Mevlana olurdu. Mevlana bugün gelseydi Fethullah Gülen olurdu. Bu insan 13'üncü asra gitseydi Yunus olurdu... Yunus gelseydi Fethullah Gülen olurdu.
Kişileri hayal dünyasındaki bir zaman tüneline sokup, onların başka bir zeminde ve zamanda nasıl davranacaklarını kestirmek, film senaryolarında ve romanlarda kullanılan bir tarzdır. Ama bu tarzı güncel siyasetin koşulları içinde uygulamayı denediğinizde, tutarsızlıklarla karşılaşabilirsiniz.

Kimseye kin tutmayız 

Örneğin Mevlana bugün gelseydi Pensilvanya'da mı yoksa Konya'da mı yaşamayı tercih ederdi? Ya da "Sayın Fethullah Gülen Hocaefendi" 13'üncü yüzyılda yaşasaydı, Moğolların başkenti Karakurum'da yaşamak için göçmenlik başvurusunda mı bulunurdu?
Acaba Yunus Emre bugün gelseydi, tele-beddualarla dünyaya yaklaşmak yerine yine eski söylemleri ile mi bakardı dünyaya? 
"Biz kimseye kin tutmayız,/ Ağyar dahi dosttur bize./ Kanda ıssızlık var ise/ Mahalle vü şardır bize/ Adımız miskindir bizim,/ Düşmanımız kindir bizim./ Biz kimseye kin tutmayız,/ Kamu âlem birdir bize."

Fatih şaşırır mıydı? 

Başta da söylediğimiz gibi insanları hayal âleminde zaman tüneline sokup onların başka zamanlarda ve mekânlarda nasıl davranacaklarını hayal etmek, senaristlerin ve romancıların işi olmak gerekir.
Ama yine de denemeye değer beyinsel bir çeşitlemedir bu.
Örneğin Fatih Sultan Mehmet bugün olsaydı, fethettiği İstanbul'a bakıp "Ben meğer ne yapmışım" diye şaşırmaz mıydı?
Acaba Atatürk bugün olsaydı "İşte hayal ettiğim CHP budur" der miydi?

yazının devamı için tıklayınız