'7 yıl uzun' diyen Demirel'e bir soru
- GİRİŞ13.06.2009 09:04
- GÜNCELLEME13.06.2009 09:04
Eski Cumhurbaşkanımız ve Başbakanımız Süleyman Demirel, adını taşıyan Isparta'daki üniversiteyi ziyaretinde şimdiki Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül'ün görev süresinin 5 yıl olması gerektiğini öne sürerken şöyle konuşmuş:
- Bence cumhurbaşkanlığı için 7 sene çok uzun. 7 senede devir değişiyor. Onun için 5 sene gayet iyi bir zaman.
Sayın Demirel'e takıntılı olanlar bu sözleri okurken içlerinden şu tepkiyi seslendirebilirler:
- Madem 7 yıl çok uzundu, o zaman sizin 7 yıllık görev sürenizi 3 yıl daha uzatmak için TBMM'de çalışmalar yapılırken neden bunu kabul ve teşvik ettiniz?
Ancak ben Sayın Demirel'in kendisinden sonra Cumhurbaşkanı olan Gül'ün görev süresini rakama bağlamasına değil, çok doğru olarak "7 senede devir değişiyor" demesine takıldım.
Demirel bu yedi sene süreli "Devir"le, tabii ki Taş Devri'ni veya Tunç Devri'ni ifade etmek istemiyordur.
Dünya uygarlığında "Çağ" olarak adlandırdığımız yeni devirler ise iç içe geçmiş zaman dilimlerini kapsar.
Geçiş dönemleri
Ne zaman "Nükleer Çağ"dan çıkıp "Bilişim Çağı"na, ondan çıkıp "Genetik Çağı"na girildiğini kimse kesin olarak söyleyemez. Bunlar aynı anda gelişerek devam ederler.
Bu durumda Demirel'in yedi yılda değiştiğini söylediği "Devir" olsa olsa Türk siyasetindeki devirleri ifade ediyor.
Bu devirlerin askeri rejimlerden hemen sonrakilerine "Geçiş Dönemi" adını veririz.
Demirel iki askeri darbe ile devrildikten sonra "Bu da geçer; bu bir geçiş dönemi" diye kendisini teselli edenlere "Asıl geçiş dönemi biz seçimle iktidar olanların dönemidir... Kalıcı olan onların dönemleridir" derdi.
Geçmişi gerçekçi değerlendirdiği için son 28 Şubat postmodern darbesinde Cumhurbaşkanı olarak liderlik etti ve kendi dışındaki siyasetçilere "Geçiş Dönemi" yaşattı.
Bu son geçiş döneminin mağduru olan şimdiki Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül'e yedi yıl görev süresini uzun bulması, belki bir iç vicdani hesaplaşmanın hâlâ devam etmesinin sonucudur.
Bu "Devir"ler belki bunlara damgalarını vuran siyasi liderlerin isimleriyle belirlenebilir... "Atatürk Devri", "İnönü Devri", "Menderes Devri", "Demirel Devri", "Ecevit Devri", "Özal Devri" gibi...
Halkın siyaseti
Hepimiz gibi Demirel'in de kabul etmesi gereken bir gerçek var.
Bu açıdan içinde bulunduğumuz devir "Recep Tayyip Erdoğan Devri"dir.
Aslında bu konuda Isparta ziyaretinde en doğru yorumu yapmış Sayın Demirel...
Bir gazeteci "Yeni siyasal yapılanmaları nasıl değerlendiriyorsunuz" diye sorunca şöyle cevap vermiş:
- Siyaset canlı bir şey, nasıl insanlar zaman içinde üstlerini başlarını değiştirmek zorunda kalıyorlar, siyaset de öyle. Siyaset kendi dinamikleriyle kendi engellerini ortadan kaldırır. Türkiye 60 senedir çok partili siyasi hayatı yürütüyor. Çok sıkıntılarımız oldu ama halk siyaseti sevmiştir, halk siyasetin kendisi tarafından yapılmasını ister.
1965'te Adalet Partisi'nin seçim zaferi sonunda Başbakan olduğunda, bugün Tayyip Erdoğan'ı kabul etmeyen kesimlerin dedeleri ve babaları da Demirel'i kabul etmemişlerdi.
9'uncu olmak
"Çoban Sülü", "Kanunsuz Süleyman", "Morrison Süleyman" gibi yakıştırmalara konu edilmez miydi o dönemin Başbakanı?
Şimdi aynı üslup şimdiki Başbakan için kullanılmıyor mu?
Yani asıl mesele siyaseti seven "Halk"ın seçtiklerinin kendilerini "Seçkin" zanneden "Vatandaşlar" tarafından kabul edilmemesidir.
1950'lerde köyden kente göç hızlanınca seçkinlerden bir İstanbullu "Halk geldi, vatandaş denize rahat giremiyor" demiş ya...
1980'lere gelirken de Ecevit "Halk artık tribünlerden sahaya inmeli" demişti ve 12 Eylül darbesinde sadece Şeref Tribünü'ndeki üniformalılar sahaya inmişti ya...
Şimdi de Demirel de "Seçkin vatandaş" rolünde...
Artık o "9'uncu Cumhurbaşkanı" kimliğinde "9'uncu Senfoni"de çağdaş uygarlığı arıyor...
Mehmet Barlas - Sabah
mbarlas@sabah.com.tr
Yorumlar39
-
Birol ER
16 yıl önce
Şikayet Et
.... murat saygıner kardeşim kalemine sağlık ne güzel yazmışsın... Çok güldüm okurken :))
Beğen
Cevapla
-
Fatih Topaloğlu
16 yıl önce
Şikayet Et
Bir Başka Demirel Hikayesi. Rahmetli İsmail Cem Dışişleri Bakanı iken uzakdoğuda bir ülkeye gitmiş. Çin falan gibi hanedanlıkla yönetilen bir ülke olsa gerek ki o ülkenin yetkilisi şöyle demiş: Sizde de bizim gibi ülke siyasetine çok hizmet etmiş aileler varmış. Mesela Demirel ailesi. 40 yılda 5 tane başbakan 1 cumhurbaşkanı çıkarmışlar. :) Biz gülüyoruz ama rahmetli İsmail Cem'in yakınlarına şöyle demiş: Bu lafı duyunca utancımdan yerin dibine geçtim.
Beğen
Cevapla
-
Fatih Topaloğlu
16 yıl önce
Şikayet Et
Mü..fık Demirel, Ya...cı Demirel. Demirel'in başka adları da var halk arasında. Yukarıdakiler gibi. Bilindik bir hikaye: 60'lı yıllarda Nurcular sormuşlar Demirel'e, Sayın Başbakan'ım hani söz vermiştiniz bizden de bir bakan olacaktı kabinede ama yok!. Cevap: Olmaz mı hiç? Ben varım ya..., Cindoruk, Erbakan, Baykal gibi taş devrinden kalma siyasetçiler hala ortalarda olduğu sürece demokrasimizde ilerlemek de zor oluyor. Tez zamanda onlardan kurtulmak dileğiyle.
Beğen
Cevapla
-
ahmet hysl
16 yıl önce
Şikayet Et
MÜNAFIK. İnanmadıkları halde, Allah’a ve ahiret gününe inandık diyen insanlardır. (2/8-9) Kalplerinde hastalık vardır ve yalancıdırlar. (2/10) Yeryüzünde fesat çıkaran (2/11), inanan insanlarla onların gıyabında sürekli alay eden (2/15), hidayetin ne olduğunu bildikleri halde sapıklığı tercih eden (2/16) sağır, dilsiz ve kör kimselerdir (2/17). İnanıyor gibi gözüküp şüphe içerisinde yaşayanlardır (2/23).Yani bir insana ancak buladar cuk diye oturur
Beğen
Cevapla
-
cengiz çelik
16 yıl önce
Şikayet Et
ah süllüman. acaba öldükten sonra bir menderes gibi özal gibi bir iz bırakabilecekmisin bir kez bile düşündünmü bu halk beni defterinden niye sildi sülüman sen artık içimizdeki irlandalısın 28 şubatta bittin sen
Beğen
Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle