Türk siyasetinde yedi yıldır 'Tayyip Erdoğan' olayı var...
- GİRİŞ02.07.2009 07:46
- GÜNCELLEME02.07.2009 07:46
Rahmetli Kemal Ilıcak'ın Süleyman Demirel ile Turgut Özal'ın olaylara bakış açılarını karşılaştıran gözlemini yine hatırladım.
Şöyle demişti Ilıcak:
- Demirel'e bir soru sorduğunuzda ceketinin göğüs cebinden Anayasa kitapçığını çıkartır.
Özal'a bir soru sorduğunuz zaman ise, ceketinin göğüs cebinden hesap makinesi çıkartır.
Tayyip Erdoğan Başbakan olduktan sonraki ilk dönemde bu değerlendirmeyi ona yönlendirip sormuştum:
- Acaba Erdoğan'ın ceketinin göğüs cebinde ne var?
Aradan geçen yılların ertesinde bu sorunun cevabını tam olarak alabildiğimizi söyleyemiyorum.
Ama bir gerçek var ortada.
Erdoğan yedi yıldır Başbakanı bu ülkenin.
Sırasında Anayasa'ya, sırasında hesap makinesine başvuruyor.
Aynı zamanda uluslararası konjonktürü de dikkatli biçimde değerlendiriyor.
Demirel'den de Özal'dan da farklı bir çevresi ve danışmanlar kadrosu var.
Erdoğan "Çevre"yi belirlerken en temel ayıraç maddelerini "sadakat" ve "itaat" oluşturmakta.
Ayrıca kişileri listelemeye dönük katı bir belleği var.
Belleğe kaydediyor
Kendisine, ailesine, inancına dönük haksız ve kuşak altı saldırıların faillerini bu belleğe alıyor.
Çok çalışkan.
Siyaseti gerçekten bir "Hizmet" mesleği olarak görüyor.
Ben bunu yıllar önce Korkut Özal CHP-MSP koalisyonunda Bakan olduğunda görmüştüm.
Özal'ın makam masasının üzerinde bir tane bile kâğıt veya dosya yoktu. Masanın üzeri bomboştu.
Ona "Siz hiç dosya incelemez misiniz" diye sorduğumda şu cevabı vermişti:
- Önüme gelen işi daha sonraya ve bugünün işini yarına ertelediğim zaman Allah'a hesap veremem. Şu anda üstlendiğim hizmetin gereğini eksiksiz yapmam bir çeşit ibadettir.
Erdoğan'ın "Öz-taban"ına karşı söz verip de gerçekleştiremediği iki hizmet var.
İmam Hatiplilerin üniversiteye girişteki mağduriyetlerini de, başı örtülü kızlara üniversiteye girişin yasaklı olmasını da önleyemedi.
Sabır taşı çatlarsa
Arkasındaki oy ve halk desteğine karşı mesela Anayasa Mahkemesi'ndeki AK Parti'yi kapatma davası sırasında veya başörtüsü konulu Anayasa değişikliğinin iptalinde bu desteğin bazı durumlarda hiçbir kıymet-i harbiyesi olmadığını anladı.
Ama gerek Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin engellenmesine, gerekse 27 Nisan emuhtırasına karşı verdiği tepki ile "Sabır taşı"nın fazla da zorlanmaması gerektiğini herkese hatırlattı.
Kürt realitesinin bölücü terör olgusundan soyutlanması, Kıbrıs'ın bir çözüme kavuşturularak Türkiye'nin AB üyeliğinin engeli olmaktan çıkartılması, Heybeliada Ruhban Okulu'nun açılması ve benzeri konularda kendisine "Derin Devlet" tarafından kısıtlı karar yetkisi tanınmasını daha ne kadar kabul edeceğini kestirmek mümkün değil.
Bir çarpıcı gerçek var ki bunu mutlaka değerlendirmek gerekiyor.
Tayyip Erdoğan kendilerini "Yenilikçi" ve "Batıcı" olarak niteleyen kesimlerden daha çok "Yenilikçi" ve "Batılı" bir siyasetçi şu anda.
Liberal demokratların sesi
Yorumlar20
-
hakan güler
16 yıl önce
Şikayet Et
Doğru söze ne denir.... Sayın başbakanımız hakkında olumsuz herhangi birşey yazmak için evvala inançsız olmak gerekiyor. Daha sonra bu ülkeye ve insanlarına inanmamak gerekiyor. Daha sonra demokrasiye, kişi hak ve hürriyetlerine inanmamak gerekiyor. Daha sonra darbeye ve cuntaya inanmak gerekiyor. Daha sonra ruhen ve bedenen kirli olmak gerekiyor. Daha sonra Türk-İslam sentezine inanmamak gerekiyor.Daha sonra kaypak olmak gerekiyor..Ve ne mühimi, şeytanın hizmetkarı olmak gerekiyor..Rabbim Başbakanımızı ülkemize bağışlasın...
Beğen
Cevapla
-
mehmet güven
16 yıl önce
Şikayet Et
Allah razı olsun bu adamdan.. bazı insanların ideolojisi erdoğan
ideolojisinden oldukça farklı bu
nedenle sürekli muhalifler.
Bazılarınında ideolojileri aynı, aynı
ama onlarda sırf zamanında bu
adam liderlerine meydan okudu
diye bir türlü kanları ısınamıyor.
ama sonuçta hiçbir ideolojiden
haberi olmayan sadece amaçları
kendilerini memleketi peşkeş
çekmeyerek yönetecek bir lider
arıyan kimseler var ki bu insanların
çoğunlukta olması nedeniyle 7 yıldır
bize yakışan birini bulduk. ama tüm
zıtlara inat o bizi bırakmadan biz
onu bırakmayız
Beğen
Cevapla
-
güngör mt
16 yıl önce
Şikayet Et
olamadık bi molla gitti. evet 7 yıldır başbakan hala molla olamadık toplumun beklentisi bu değilmiydi, hem kendilerini hem de bu memleketin insan larını yine kandırdı bu muhafet şu laikçiler... onlar çok uygar inssan ya medeniyeti onlar icat etmiş ya biz de ak partiye oy verdik diye molla olduk geri düşünceli olduk ama o zavallı lar hala göremiyorlar ona acırım kimin özgürlük medeniyet adalet taraftarı olduğunu ,hala bunca çıkan pisliğe ve pislik leri de düzmece demeleri içimi acıtıyor doğrusu ..bu kadar kadarmı sabitsiniz cahilmi
Beğen
Cevapla
-
Emir Bilal
16 yıl önce
Şikayet Et
Gerçek Gündem. Benim esas gündemim aşağıdadır:
3. Boğaz içi köprüsü,
Nükleer Santral
İzmit Geçiş Projesi (neden bu projeye hızlı tren dahil edilmedi?)
2. Boğaz Tüp Geçiş Projesi
Ankara – İzmir Otoyol ve hızlı tren projesi
Erozyon ile mücadele
GAP sulama kanalları
ETİ işletmelerinin özelleştirilme planı ve Bor madenleri (kesinlikle özelleştirilmemesini savunuyorum)
Ankara – Pozantı otoyolunun tamamlanması
Çeşitli Otoyol projeleri
Çeşitli Hızlı Tren Projeleri
Petrol aramaları
Maden aramaları
İstanbul boğazı
Beğen
Cevapla
-
serdar taş
16 yıl önce
Şikayet Et
iyiki muhalefet var. malesef hala aynı partiyle ülke gidiyor.ekonomi savaş yıllarındaki gibi.işsizlik rekorda.iyi yönetilmiyor ülke kabak gibi belli.hiç yağdanlığa gerek yok.bide şu anda ülkenin %62si muhalif.
Beğen
Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle