Balyoz mimarlarının kurmaylık diplomaları iptal edilmeli

  • GİRİŞ24.01.2010 08:17
  • GÜNCELLEME24.01.2010 08:17

Tabii ki bu "Durdurun dünyayı, inecek var" diyen bir bunalmışlığın ifadesi değildir.
Sadece sağlıklı bir durum değerlendirmesi yapabilmenin arayışıdır...

Demokratikleşme ve sivilleşme yolculuğumuzu kesmek isteyen "Bonapartist projeler"in açığa çıkanlarından sonuncusu olan "Balyoz Darbesi"ne ilişkin durumu da, böyle değerlendirebiliriz sanıyorum.

Bu konuda en önemli mesele şudur:

"Balyoz Projesi" gerçek olsa da, güncel bir durumu değil, 2003 yılındaki bir girişimi yansıtmaktadır.
Bunu medyadaki bazı isimlerin, 2003'ten bu yana demokratikleşmeye yaptıkları katkıya rağmen "Faydalanılacaklar listesi"nde yer almalarındaki haksızlıktan da anlayabiliriz.

Ayrıca 2003'ten bu yana yurtta ve dünyada neler olduğunu da hiç unutmayalım.

Neticede 2003'te devrilmesi planlanan AK Parti, hem Türkiye'nin AB'ye üye adaylığını gerçekleştirmiş, hem de ikinci kez seçim kazanıp, yine tek başına iktidar olmuştur.

Kimin nasıl Genelkurmay internet sitesine yerleştirdiği tam bilinmeyen "27 Nisan e-muhtırası"nın etkileri nötralize edilmiş, Abdullah Gül cumhurbaşkanı seçilmiştir.

Soğuk savaş bitmedi mi?

Bu arada çeşitli kod adları ile bilinen çeşitli diğer darbe projelerinin zanlı yapımcıları da yargı önüne çıkartılmışlar ve bunlardan bazıları tutuklanmıştır.

Geçmişteki "Türkiye darbeleri" aslında birer "Soğuk Savaş operasyonu" ydu.

Bunlar komünizm tehlikesine karşı Türkiye'nin ABD İttifakı içindeki yerini yeniden sağlamlaştırmak için yapılırlar ve dış dünyaya bu böyle deklare edilirdi.

İçeriye ise "Atatürkçü Cumhuriyet Rejimini korumak" gerekçesi sunulurdu.

Böyle bakıldığında, dünya medyası olayı "Anti-komünist Darbe", içerideki medya da "İhtilal" biçiminde haberleştirirdi.

Bu açıdan "Balyoz Darbesi Projesi" eğer gerçekse, bunun mimarlarının içinde bulunulan zamanı karıştırdıkları ve hâlâ Soğuk Savaş'ın sürdüğünü varsaydıkları kolayca söylenebilir.
Daha da acıklısı, bunların kendilerini Türkiye'de değil, Pakistan'da ve hatta Afganistan'da zannettikleri ihtimali kuvvetlidir.

Planlayanlar kurmay ise...

Sade Amerika'nın değil Rusya'nın da, Avrupa'nın da Türkiye'den Ortadoğu'da istikrarın simgesi ve güvencesi olmasını bekledikleri bir konjonktürde, Türkiye'yi darbelerin ve kararsızlıkların ülkesi haline getirmeyi planlayanlar eğer kurmay subaylar ise, bunların Harp Akademileri'ne geri çağrılıp, kurmaylık diplomalarının iptal edilmesi gerekmez mi?

Veya "Kürt realitesi"ni 21'inci yüzyıldaki konumundan çıkartıp 1920'lerin, 1930'ların konumuna geri taşıyabileceklerini zannedenler, ya Kuzey Irak'taki "Realite"den habersizdirler ya da Türkiye'nin jeo-politiğini ve beşeri coğrafyasını kışlaları ile karıştırmaktadırlar.

Bunlar 12 Eylül ertesindeki ilticalar sonucu PKK'nın Avrupa'da kurumsal kimlik kazandığını, Diyarbakır Cezaevi'ndeki insanlık dışı uygulamaların da PKK'ya kaçışları hızlandırdığını ya bilmiyorlar ya da bilmezden geliyorlar.

"Bundan sonra ne yapılmalı" sorusuna gelince.

Kavga gerekir mi?
YAZININ DEVAMINA BU LİNKTEN ULAŞABİLİRSİNİZ 

Mehmet BARLAS / Sabah
mbarlas@sabah.com.tr

Yorumlar2

  • abbas yolcu 15 yıl önce Şikayet Et
    ey editör!. başlıklar karışmış diye sizi uyarmıştım,bi teşekkür bile edemediniz abbas yolcu ya..esef ettim..
    Cevapla
  • şükrü ertaç 15 yıl önce Şikayet Et
    Ekmekleri yoksa pasta yesinler diyen kraliçenin sonu ne oldu.. Bunu söyleyen kraliçeyi halk 1789,da Fransada al aşağı etti bütün hapisaneler boşaldı tam bir halk darbesi oldu,bunları niye söyledin derseniz bizdede böyle bir temizlik şart derim aksi halde bu kokuşmuşluğun önüne geçemezsin.Darbenin ayak sesleri değil ta kendisi hatta yapanlar itiraf etmiş biz tatbikat falan yapıyorduk ayaklarında hala bazı darbe yandaşları inanmam modunda adamların dediği gibi gerekdiğinde sivil halkın malına mülküne,bankadaki parasına el konacak kısmı tatbik edilirse kafasını duvara vur
    Cevapla
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat