Değişimi okuyamamak

  • GİRİŞ10.09.2008 09:15
  • GÜNCELLEME10.09.2008 09:15

Geçtiğimiz günlerde Zaman'da çıkan bir röportajında, 'tarih belirtmemekle birlikte hacca gitmek istediğini' söylemesi de onun bu yönünü güçlü biçimde ortaya koyuyor.

Her ne kadar medya patronluğuyla anılıyor olsa da akaryakıttan demir-çeliğe kadar pek çok alanda faaliyet gösteren, ayrıca enerji ve inşaat alanlarında yatırımlar planlayan bir holdingin patronu. Doğan Holding, sürekli gelişmek, genişlemek, büyümek isteyen, bunun için yerinde duramayan bir görüntü çiziyor.

Onu kamuoyu önünde asıl yıpratan şey; sahibi olduğu medya organlarının yayın politikaları. Yayın yöneticilerinin yanlış taktikleri onu da mahkum ediyor. İktidara muhalefet ederken toplumun ana değerleriyle sorunu varmış intibaı uyandıran bir yayın anlayışıyla hareket ediyorlar.

Mesela şu son kavganın zamanlaması bile son derece yanlış. Türkiye nüfusunu oluşturan ekser çoğunluğun en çok yardımda bulunduğu, başkalarına yardımın zirveye çıktığı Ramazan ayına denk getirilmesi nasıl açıklanabilir ki? İki yıllık bir olayı tam da Ramazan'ın başladığı bir zamanda gündeme taşımayı toplum nasıl anlar sanıyorsunuz? "Deniz Feneri bahane, aslında yardımlaşma duygusuyla mücadele ediyorlar." sözleri her yerde konuşuluyor. Birilerinin yaptığı yanlış üzerinden milletin yardımlaşma, başkasına yardım etme duygusuna saldırıldığı düşünülüyor. Neticede Doğan Holding'in ürettiği bütün ürünler uzaylılara satılmıyor, esas alıcısı bu millet. Dolayısıyla yayıncıların toplumdaki algıyı da hesap etmesi lazım.

Doğan Grubu'nun yayın yöneticileri ülkedeki değişimi yakalayamıyor. Türkiye ne 1970'lerin, ne 1990'ların Türkiye'si. Kabul etsek de etmesek de halk din ile çok daha barışık yaşıyor. Pozitivist bir dünyaya çok soğuk bakıyor. Buna rağmen Doğan Grubu, toplumun ana ekseniyle sürekli kavga eden, sürekli cebelleşen, onunla problemli bir medya grubu izlenimi veriyor.

Bir işadamı ana omurgayla kavga ede ede ne kadar gelişebilir, ne kadar büyüyebilir ki? Ya da beş sene, on sene sonra bu yayın organları nerelerde olabilir acaba? CHP gibi sürekli kriz çıkartarak ve bu krizli ortamlardan beslenmeyi umut ederek varlığını daha ne kadar sürdürebilir ki? Sürekli rejim krizine oynamak, toplumu sürekli zinde güçlere ihbar etmek daha ne kadar işe yarayacak ki?

Aydın Doğan'ın nasıl tehlikeli bir oyun oynadığının bir an önce farkına varması lazım. Çünkü, uzun vadede değil kısa vadede bile ciddi sıkıntılar çıkıyor. Burada sorun, iktidarda AKP'nin olması değil. Başka bir parti de olsa, bir işadamının hükümetle bu derece köprüleri atması ne kadar akıllıca bir davranış olur?

Üstelik bir yılda iki kere rejim krizi çıkartılmak istenmiş, ikisinde de başarısız olunmuşken. Asıl önemlisi; Türkiye'de medya sektöründe iş yapan bir işadamı olarak Aydın Doğan'ın Türk toplumuyla uzlaşmaktan başka çaresinin olmadığının farkına varması lazım. Neticede Anadolu'dan çıkan ve üzerinde Anadolu'nun izlerini taşıyan bir işadamı. Bürokratlarının kendisini ne denli tehlikeli bir oyunun ortasında bıraktıklarının farkında mı acaba?

Aydın Doğan, bu krizden sonra şapkasını önüne alıp bir tercih yapmak zorunda. Medya grubunun artık krizden beslenen, ihbar eden, yasaklayan tavrını değiştirmesi, toplumun değişimine ayak uydurması hayati önem arz ediyor.

MEHMET KAMIŞ - ZAMAN

m.kamis@zaman.com.tr

Yorumlar3

  • bilal gök 17 yıl önce Şikayet Et
    güzel bir yazı. Allah aşkına biz millet olarak ya ifrat ya da tefrit noktasında kalıyoruz; bir türlü orta yolu bulamıyoruz. Müslüman "firaset sahibidir" ileriyi gören kişidir. Yazı Doğan'ı methetmiyor. Çok ince bir tarzda adı geçen şahsı ikaz ediyor. Bazıları gibi "başkasının testisinden" bahsetmiyor. Çok nezih bir üslup kullanmış. Ancak bazıları bu tür uslüp yerine kahvehane uslubunu tercih ediyor. Boşuna sövüp saymayı bırakalım.
    Cevapla
  • Kerem Baydoğan 17 yıl önce Şikayet Et
    Sayın Kamış. En çok da size zararı olcaktır. İnsanlar kazanmak için harcadıkları vakti hayrederken de harcayacak ve hayrının yerine ulaştığından emin olacak. Ben filan cemaate veriyim onlar hayır yapsınlar kolaycılığından kurtulun. Size çok rahat garanti ederim bu ülkenin neresinde yaşıyorsanız yaşayın 30 Km civarınızda mutlaka bir ihtiyaç sahibi vardır. Vazifenizi tam yerine getirin ve ihtiyaç sahiplerine birinci elden yardımcı olun. Menfaat şebekelerine hizmet etmeyin. Çevrenizde biri aç kalmışsa vebalini taşyamazsınz
    Cevapla
  • sadun sır 17 yıl önce Şikayet Et
    yazar efendiye. bu yukarda ne için bu adama bu yakıştırmayı yaptın bilmiyorum ama tek bildiğim var bu adam anadoluya kurban olsun kurban
    Cevapla
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat