'Sıkı rejimci'lerin ateşine odun taşımak
- GİRİŞ25.02.2009 06:17
- GÜNCELLEME25.02.2009 06:17
DTP yine statükonun istediği bir hamle daha yaptı. Partinin Eşbaşkanı Ahmet Türk, Meclis grup toplantısındaki konuşmasının bir bölümünü Kürtçe yaparak devletin sinir uçlarına bir mesaj gönderdi.
'Rejim elden gidiyor'cular, 'bu kadar özgürlük verirseniz sonu işte bu olur' diyenler sahnedeki yerini almakta gecikmedi. Ahmet Türk'ün çıkışını, devletin sinir uçlarını harekete geçirmeye yönelik bir davranış olarak görmek mümkün. DTP, AK Parti'nin yaptığı her hamleye ortalığı germekle karşılık veriyor. Hükümetin çabalarına pozitif yaklaşarak çözüme katkıda bulunmak yerine, 'sıkı rejim'cilerin ateşine odun taşımaya devam ediyor. Ahmet Türk'ün bu hareketine birtakım medyanın 'rejim elden gidiyor' tarzında yaklaşması da düşüncelerimizi teyit ediyor. Futbolda bu tarz oyuna 'doldur-boşalt' diyorlar.
Ahmet Türk'ün Meclis'te Kürtçe konuşmasının hiçbir mahzuru yok, bunlar rejimi yıkmaz, bilakis güçlendirir. Ancak zamanlaması ve tarzı bakımından değerlendirdiğinizde çok provokatif ve daha çok siyasî hesaplar gözetilerek yapılan bir eylem gibi duruyor. DTP, Kürt meselesinin çözülmesinde iyi niyetsiz davranıyor. Gerginlik ve sinir uçlarına vuran tarzından ısrarla vazgeçmiyor. Kürtlerin bu ülkede daha mutlu yaşamasını sağlamaktan çok, 'bu sorunun çözülmesi için siyaseten bize haraç vermeniz gerekiyor' modunda. Kürtlerin siyasi yoksulluğu üzerinden politikada var olma kavgası veriyorlar.
Türk'ün bu çıkışı; AK Parti politikalarının başta Diyarbakır olmak üzere Güneydoğu'da çok ciddi yansımalar bulduğunu da gösteriyor. Bu nedenle DTP karşı bir hareketle AK Parti'nin Güneydoğu'daki rüzgarını kırmayı hedefliyor.
Bir kere daha tekrar etmekte fayda var, insanların anadiliyle konuşma yapmasının hiçbir problemli tarafı yok. Böylesi bir özgürlük, karın güneşin karşısında erimesi gibi ayrılıkçı düşünceleri de eritip bitirecektir. Rejim için en büyük can güvenliği özgürlüktür. En büyük tehlike ise eli sopalı ceberut yasakçı devletçiliktir. Ama burada üslup ve kastın önemi çok büyük. Sorunu çözmek mi istiyorsunuz, yoksa bu kavganın sürekli var olması için provokasyon mu yapıyorsunuz?
Önceki gün Mahsun Kırmızıgül'ün yönetmenliğini yaptığı Beyaz Melek filmini bir kere daha izledim. Hatırlayacaksınız, orada, görmeye alışmadığımız bir Güneydoğu ve Kürt görüntüsü vardı. Başkası için varını yoğunu ortaya koyan, yardımsever insanları anlatıyordu bu film. Gerçekten de misafirperver, saygılı, diğergam bu insanların modern çağın problemlerine söyleyecekleri ne kadar da çok sözü var aslında. Ama Kürtlerin kamuoyundaki imajı böyle mi? Güneydoğu sürekli kavga, şehit haberleri, gösteriler ve kargaşa ile anılıyor. Gerçeklerle ne kadar da ters bir imaj oysa ki... Bu imajın oluşmasında en büyük günah PKK'ya ait değil mi? DTP de bu imaja su taşımıyor mu?
DTP şunu görmeli ki, bu ülke her geçen gün özgürlüğü daha çok benimsiyor. İnsanların anadilleriyle konuşmasının en doğal insan hakkı olduğunu herkes anlıyor. Yasakçılara ve rejim koruyucularına kimse prim vermiyor. Olağan bir ülkede her şey doğal haline dönüyor. Şunu herkesin anlaması lazım, terör ve gerginlik politikası 30 yıldır Ergenekoncuların işine geliyor. Bu terörü bahane ederek üzerimizden demir yumruğu kaldırmak istemiyorlar. Eğer Güneydoğu'daki sorunları çözmekte samimiyseniz bunun farkına varın ve bu provokatif tavırlardan vazgeçin artık.
MEHMET KAMIŞ - ZAMAN
m.kamis@zaman.com.tr
Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol