Derin yapı bitti mi?
- GİRİŞ25.01.2012 07:19
- GÜNCELLEME25.01.2012 07:19
Hatırlayacaksınız ve (hatırlamalıyız ki); 30 Temmuz 2008 tarihinde Anayasa Mahkemesi'nin 11 üyesinden 6'sı kapatma, 5'i ise karşı yönde oy kullanınca AK Parti kapatılmamış, dünya ekonomisinin büyük kriz yaşadığı bir dönemde ülke, siyasî ve ekonomik kaosun içine girmekten son anda kurtulmuştu.
Türkiye'nin ve bütün bölgenin siyasî istikrarı bir üyenin tercihiyle darmadağın olmamıştı. Oysa AK Parti, bu davadan daha birkaç ay önce 13,5 milyon insanın tercihi ve ezici bir oy oranıyla iktidara gelmişti. Ya o bir kişi, aksi yönde oy kullansa ve Yargıtay Başsavcısı'nın talebi doğrultusunda karar verseydi ne olurdu?
Dönemin Yargıtay Başsavcısı, 14 Mart 2008 tarihinde açtığı davayla ilgili olarak Anayasa Mahkemesi'ne sunduğu görüşlerinde parti kapatmak için Ceza Kanunu'nda suç olan fiilleri işleme mecburiyeti bulunmadığını savunmuştu. "Parti kapatılması çoğulcu demokratik sistemin kendini koruma araçlarındandır. Suç niteliği taşımayan eylemlerle suç olmaktan çıkarılan fiiller, partiler için yasak olma niteliğini sürdürebilir, kapatma bir ceza değildir, delillerin gazete kupürlerinden temin edilmesi kanuna uygundur." demişti.
Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, mücadelelerini hukuk çerçevesinde sürdüreceklerini söylerken neyi kast etmişti tam bilemiyoruz ama İlhan Cihaner'in savcılık yaptığı Erzincan'da hukuk çerçevesinde(!) bir oyun tezgâhlanmıştı. Bu tezgâha göre şiddetle bugüne kadar hiç irtibatlanmamış insanların evlerine silah bırakılması sağlanacak ve bu sayede dava açılması temin edilecekti. Böylece hukukî yolla düşmanları(!) bertaraf etmek mümkün olacaktı. Bir de internet sitelerinden yalan haberlerin üretilip, bu sayede kapatma davasının açılması sağlanırsa bütün mücadele hukukî boyutta sürmüş olacaktı. Savcı ne diyordu; cezalandırılmak için illa da suçu işlemenize gerek yoktu. Hem parti kapatma ve siyasî yasakların getirilmesi ceza da sayılmazdı.
Beşinci üye ret oyu vererek Türkiye'nin Kuzey Kore'ye dönmesini son anda önlemiş oldu. Bugün Genelkurmay Başkanlığı tarafından organize edildiği anlaşılan internet sitelerinden toplanan uydurma haber ve gazete kupürleriyle AK Parti'nin kapatılmaktan kurtulmasının üzerinden sadece 3,5 yıl geçti. 30 Temmuz'da açıklanan karar öncesinde beşinci isim farklı bir tercihte bulunsaydı 'tiz kapatıla' deseydi, bugün neleri konuşuyor olurduk acaba?
Köşe yazısının tamamını okumak için bu linki kullanabilirsiniz
Mehmet Kamış / Zaman
Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol