Bizi kim yönetiyor
- GİRİŞ21.01.2009 17:08
- GÜNCELLEME21.01.2009 17:08
Filmlerde izlerdik bu sahneleri.
Loş ışıklı büyük bir oda içinde, tarihi dev bir ahizenin altında koltuklarına oturmuş yüzü karanlık ama ensesi kalın tipler.
Yüzleri pek seçilmez ama ses tonlarından kelli felli oldukları anlaşılır.
Önlerinde kocaman bir masa.
Yer tarihi bir mekandır. Mekan önemlidir. Sadece bir toplantı yeri değildir. Bir semboldür.
Belki tarihe şekil verdiklerini anlatmak için seçilmiştir.
Bu toplantıların bir özelliği daha vardı.
Hepsi belli bir yaşı geçmiştir. Yani bir anlamda ihtiyarlar heyetidir.
Çok önemli yerlerde görev yapmış ama hala etkilerini devam ettirmektedirler.
Yani emekli olsalar da emekli olamamışlardır.
Neyse uzatmayalım.
Filmlerde izlediğimiz bu sahnelerin aslında gerçek olduğunu öğrendik.
İşe onlardan biri. İsmi Encümen-i Daniş.
15 günde bir toplanan 40 kadar isim.
Çoğunun yaşı 70’in üzerinde. Böyle olunca ancak 20 kadar isim gelebiliyormuş toplantılara.
İçlerinden bazıları, tıpkı dede ve babaları gibi devletin önemli kademelerinde görev yapmış. Ancak birçoğu asker emeklisi.
Aslında yaptıkları şey bizim eski devrimcilerin kahve köşelerinde iktidar yıkıp iktidar kurdukları o toplantılardan çok da farklı değil. Tek fark bizim devrimciler akşam olup evlerine giderken, bunlar önerilerini devlete yön verecek makamlara iletebiliyorlar.
En azından bir süre öncesine kadar bunu yapıyorlarmış.
Ha bir sonuç alınmış mı?.
Almışlar tabi ki.1995’de Cumhurbaşkanı Demiler ve Başbakan Tansu Çiller’e “Cumhuriyetin temel nitelikleri ve laikliğin korunması, Tevhidi Tedrisat Kanunu’nun tavizsiz uygulanması, Kur’an Kursları ve İmam Hatip liselerinin sayılarının azaltılarak sıkı denetime alınması, bu amaçlarla çağdaş ve laik her türlü önlemin alınması.” şeklinde özetlenen bir de öneri göndermişler..
Peki bu önerilerin gereği yapıldı mı?.
Yani imam hatiplerin orta kısımları kapatılarak İHL’ler azaltıldı mı?.
8 yıllık kesintisiz eğitime geçildi mi?
Kuran kurslarına giriş yaşı kaça çıkarıldı?.
İHL’lilerin üniversitelere girişi kısıtlandı mı?
1997 yılında o meşhur 28 şubat MGK’sı gerçekleşti.
O toplantının asker üyelerin birçoğu şimdi Encümeni Daniş üyesi.
Herkesin illet ettiği meşhur katsayı sorununun O dönemin komutanlarından “Bir”inin tavsiyesi ile yapıldığı ortaya çıkmadı mı?.
Neyse....
Şimdi bazı üyeleri konuşuyor. “Biz emekli insanlarız. Sohbet ediyor ve önerilerimizi yetkili yerlere sunuyoruz o kadar, üstelik katılımcılar çok önemli görevlerde bulunan, belirli birikimi olan insanlar. Harcamayın hemen öyle. Zor yetişiyorlar” diyorlar.
Necmettin Erbakan, Hilmi Özkök, Sami Selçuk veya Tansu Çiller’de bir dönem önemli görevleri gerçekleştiren ve birikimleri olan kişiler. Onlarda katılsınlar birikimlerini sizinle paylaşsınlar diyecek oluyorum... susuyorum.
Bu isimler bir dönem devletin önemli kademelerinde görev yapmadı mı.?
Ama sanırım devlete yön vermesi istenen gruba bunlar dahil değil.
Devleti kimlerin yönlendireceği belirlenmiş birileri tarafından.
Yıllarca da böyle sürüp gitmiş.
Bu gelenek son dönemde sekteye uğramış öğrendiğimiz kadarıyla.
Encümeni Daniş öneri mektuplarını artık Cumhurbaşkanı veya Başbakan’a göndermiyormuş.
Yönlendirilebilir bulmadıkları için olsa gerek.
Ya da önerilerini dikkate alacak başka bir devlet kademesi buldukları için mi.?
Bilmiyorum. Ama önerilerinin dikkate alındığı onca yılı şöyle bir gözden geçirdikten sonra içimden “iyi ki göndermiyorlar” demekten kendimi alıkoyamıyorum.
Mehmet KIVANÇ / Haber 7
mehmet.kivanc@kanal7.com
Loş ışıklı büyük bir oda içinde, tarihi dev bir ahizenin altında koltuklarına oturmuş yüzü karanlık ama ensesi kalın tipler.
Yüzleri pek seçilmez ama ses tonlarından kelli felli oldukları anlaşılır.
Önlerinde kocaman bir masa.
Yer tarihi bir mekandır. Mekan önemlidir. Sadece bir toplantı yeri değildir. Bir semboldür.
Belki tarihe şekil verdiklerini anlatmak için seçilmiştir.
Bu toplantıların bir özelliği daha vardı.
Hepsi belli bir yaşı geçmiştir. Yani bir anlamda ihtiyarlar heyetidir.
Çok önemli yerlerde görev yapmış ama hala etkilerini devam ettirmektedirler.
Yani emekli olsalar da emekli olamamışlardır.
Neyse uzatmayalım.
Filmlerde izlediğimiz bu sahnelerin aslında gerçek olduğunu öğrendik.
İşe onlardan biri. İsmi Encümen-i Daniş.
15 günde bir toplanan 40 kadar isim.
Çoğunun yaşı 70’in üzerinde. Böyle olunca ancak 20 kadar isim gelebiliyormuş toplantılara.
İçlerinden bazıları, tıpkı dede ve babaları gibi devletin önemli kademelerinde görev yapmış. Ancak birçoğu asker emeklisi.
Aslında yaptıkları şey bizim eski devrimcilerin kahve köşelerinde iktidar yıkıp iktidar kurdukları o toplantılardan çok da farklı değil. Tek fark bizim devrimciler akşam olup evlerine giderken, bunlar önerilerini devlete yön verecek makamlara iletebiliyorlar.
En azından bir süre öncesine kadar bunu yapıyorlarmış.
Ha bir sonuç alınmış mı?.
Almışlar tabi ki.1995’de Cumhurbaşkanı Demiler ve Başbakan Tansu Çiller’e “Cumhuriyetin temel nitelikleri ve laikliğin korunması, Tevhidi Tedrisat Kanunu’nun tavizsiz uygulanması, Kur’an Kursları ve İmam Hatip liselerinin sayılarının azaltılarak sıkı denetime alınması, bu amaçlarla çağdaş ve laik her türlü önlemin alınması.” şeklinde özetlenen bir de öneri göndermişler..
Peki bu önerilerin gereği yapıldı mı?.
Yani imam hatiplerin orta kısımları kapatılarak İHL’ler azaltıldı mı?.
8 yıllık kesintisiz eğitime geçildi mi?
Kuran kurslarına giriş yaşı kaça çıkarıldı?.
İHL’lilerin üniversitelere girişi kısıtlandı mı?
1997 yılında o meşhur 28 şubat MGK’sı gerçekleşti.
O toplantının asker üyelerin birçoğu şimdi Encümeni Daniş üyesi.
Herkesin illet ettiği meşhur katsayı sorununun O dönemin komutanlarından “Bir”inin tavsiyesi ile yapıldığı ortaya çıkmadı mı?.
Neyse....
Şimdi bazı üyeleri konuşuyor. “Biz emekli insanlarız. Sohbet ediyor ve önerilerimizi yetkili yerlere sunuyoruz o kadar, üstelik katılımcılar çok önemli görevlerde bulunan, belirli birikimi olan insanlar. Harcamayın hemen öyle. Zor yetişiyorlar” diyorlar.
Necmettin Erbakan, Hilmi Özkök, Sami Selçuk veya Tansu Çiller’de bir dönem önemli görevleri gerçekleştiren ve birikimleri olan kişiler. Onlarda katılsınlar birikimlerini sizinle paylaşsınlar diyecek oluyorum... susuyorum.
Bu isimler bir dönem devletin önemli kademelerinde görev yapmadı mı.?
Ama sanırım devlete yön vermesi istenen gruba bunlar dahil değil.
Devleti kimlerin yönlendireceği belirlenmiş birileri tarafından.
Yıllarca da böyle sürüp gitmiş.
Bu gelenek son dönemde sekteye uğramış öğrendiğimiz kadarıyla.
Encümeni Daniş öneri mektuplarını artık Cumhurbaşkanı veya Başbakan’a göndermiyormuş.
Yönlendirilebilir bulmadıkları için olsa gerek.
Ya da önerilerini dikkate alacak başka bir devlet kademesi buldukları için mi.?
Bilmiyorum. Ama önerilerinin dikkate alındığı onca yılı şöyle bir gözden geçirdikten sonra içimden “iyi ki göndermiyorlar” demekten kendimi alıkoyamıyorum.
Mehmet KIVANÇ / Haber 7
mehmet.kivanc@kanal7.com
Yorumlar3