Alman faşizmi ve Erdoğan yasası
- GİRİŞ05.07.2017 09:06
- GÜNCELLEME05.07.2017 09:06
Son yıllarda Almanya’da anayasa ve kanunların hiçe sayıldığı hukuk dışı uygulamalar dikkat çekmektedir.
Almanya anayasasına göre terör örgütleri ve teröristlere destek suçtur.
Ancak Alman derin devletinin yönlendirmesiyle (gelecekte lazım olduğunda kendi çıkarları uğruna kullanmak üzere) terör örgütleri desteklemekte ve teröristler himaye etmektedir.
Yine “anayasayı ihlal eden kararlar almak suçtur” ibaresi yer almaktadır.
Alman hükümeti, anayasadaki bu ibareye rağmen, Türk hükümet yetkililerinin seyahat özgürlüklerini engellenmiştir.
Hatta; Almanya’daki Türk toplumunun toplantı yapması ve ifade özgürlüğü gibi hakları da keyfi uygulamalarla yasaklandı.
Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın toplantısına katılmak ve onu alkışlamak suç oldu.
Vatandaşlıktan çıkartmak ve sınır dışı etmek gibi tehditler başta olmak üzere çeşitli baskılar yapıldı, yapılıyor.
ALMAN TARİHİNDE BİR İLK
Şimdi, Alman hükümetinin anti demokratik uygulamalarına bir yenisi daha eklendi.
Alman siyasi tarihinde bir ilk yaşandı ve bir ülkenin Cumhurbaşkanı için özel yasa çıkarıldı.
Bu yasanın adı Alman medyasında ‘Erdoğan Yasası’ olarak ilan edildi.
Böylece, G20 Zirvesi’ne katılmak üzere 7 Temmuz’da Almanya’nın Hamburg kentine gidecek olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Almanya Türk Toplumu temsilcileriyle bir araya gelmesi bu anti demokratik yasayla engellenmiş olacak.
Almanlar, sabır sınırlarını zorlayan bu küstahça tavırlarını devamı olarak “Erdoğan’ın Türkiye’ye ait diplomatik temsilciliklerde açıklama yaptıktan sonra bu konuşmanın video mesajı aracılığı ile yayınlanmasının da uygun olmayacağını” açıklamasında bulundular.
Bu hukuk dışı keyfi uygulamalar, demokratik hak ve özgürlükler adına utanç vericidir.
Alman devleti için yüz kızartıcı bir suçtur.
Kısacası, hem Alman anayasasını ihlaldir hem de düşmanca bir tavırdır.
ALMANLARDA EKSEN KAYMASI
II. Dünya Savaşı sonunda ‘savaş suçlusu’ ilan edilen Federal Almanya, faşizme karşı çok ciddi reformlar gerçekleştirdi.
33 yılını Almanya’da geçiren bir gazeteci olarak “Alman siyasetinde ve devlet kurumlarında bir daha faşizm ve ırkçı akımların yer bulamaz” inancında olanlardan biriydim.
Fakat iki Almanya’nın birleşmesi sonrasında durum değişmeye başladı ve o inancımı yavaş yavaş kaybetmeme sebep olan olayları yaşayarak gördüm.
Hukukun üstünlüğünü temel esas kabul eden Demokratik Almanya son yıllarda maalesef bir eksen kayması yaşamaktadır.
Yabancı düşmanlığının körükleyen ırkçı akımlar Alman siyasetinde etkili olmaya başladı.
Artık Almanya’da faşizm, sadece marjinal grupların değil, merkez sağ ve sol partilerin de içinde yer bulmaya başladı.
Bu gelişmeler elbette Almanya ve AB ile dünya barışı için tehlikelidir.
Ancak bu gelişmelerin yanında daha da tehlikeli olanı ise faşist örgütlerin başını çektiği ırkçı akımların, Alman devlet kurumları tarafından destekleniyor olmasıdır.
Bu durum gelecekte faşizmin Almanya’da bir devlet politikası olarak benimsendiği şüphelerini artırmaktadır.
II. Dünya Savaşı’nın ve bu savaşta milyonlarca insanın ölümünün müsebbibi olan Almanların, yeniden dünyanın başına bela olacakları korkusu her geçen gün artıyor.
Bu korku ve endişelere sebep olan ise Alman siyasilerinin sergilediği siyasi tutum ve aldıkları anti demokratik kararlardır.
Almanya bu yanlışlardan dönmeli. Aksi halde yanlışlarının kurbanı olacak.
Dünya milletler camiasında Almanlar ve Alman devleti “Faşist Almanlar” diyerek yeniden lanetlenecek.
Hem Alman devleti ve Alman halkı hem de AB çok ciddi zarar görecektir.
Yeniakit
Yorumlar1