‘Küresel Şer İttifakı’na karşı Türkiye, Libya’ya asker göndermeye hazırlanırken

  • GİRİŞ28.12.2019 11:25
  • GÜNCELLEME28.12.2019 11:25

BM’nin tanıdığı meşru Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH)’ni devirmeyi amaçlayan isyancı General Halife Hafter’in önderlik ettiği ‘Hafter Terör Örgütü’ ABD, Fransa, İsrail ve onların kuklaları S. Arabistan, BAE ile Mısır gibi ülkeler tarafından çok yönlü ve düzenli olarak desteklenmeye devam ediyor.

Hedefleri, meşru Libya hükümetini devirmek ve yerine işbirlikçi ‘Hafter Çetesi’ni işbaşına geçirmek suretiyle Türkiye ile Libya arasında imzalanan mutabakatı geçersiz kılmaktır.

Asıl hedef ise Doğu Akdeniz’deki enerji kaynaklarından Türkiye ve Libya’yi mahrum bırakıp, petrol ve doğalgaz başta olmak üzere zengin enerji kaynaklarını aralarında paylaşmaktır.

Bu ‘Küresel Şer İttifakı’nın ihanetine karşı hem Libya, hem de Türk hükümeti direnmeye çalışıyor.

Şu bir gerçek.

Libya ve Libya’dayaşayanları Libya hükümetinin koruma sorumluluğu var.

Bu sorumluluğunu yerine getirmek için ihtiyaç duyduğu her türlü askeri ve siyasi desteği bir başka ülke ve ülkelerden isteme ve alma hakkına da sahiptir.

Şimdi, saldırıya uğrayan Libya hükümeti, Hafter Çetesi’ne karşı bir başka ülkeden yardım alma hakkını kullanıyor ve Türkiye’den ihtiyaç duyduğu yardımı talep etti, ediyor.

Başkan Sn. Erdoğan, “davet var, biz de o davete icabet edeceğiz” açıklaması, Türkiye’nin Libya’yı ne derece önemsediğini ve asker göndermeye hazır olduğunun bir ilanıdır.

Yeni, yılın ilk haftasında Libya’ya asker gönderme tezkeresi TBMM gündeminde olacak. 

Çünkü Türkiye karşıtı cephede yer alan ülkelerin oluşturduğu ‘küresel şer İttifakı’ndan çok yönlü destek alan Hafter Çetesi, başkent Trablus’a dayandı.

Karadan, havadan ve denizden devam eden bombardıman ile Hafter güçleri başkente son darbeyi vurmaya hazırlanıyor.

İsyancı General Halife Hafter, Türk askeri bölgeye intikal etmeden başkent Trablus’a girmeyi hedefliyor.

Böyle bir kader anında, Türkiye’nin yanında yer alan dost ve kardeş Libya’nın meşru hükümetini yalnız bırakamaz ve de bırakmamalı.

Türkiye, vefalı olmanın en güzel örneğini ortaya koyarakşimdiye kadarüzerine düşeni sonuna kadar yerine getirmenin gayreti içinde oldu ve de olmaya da devam edecektir.

RUSYA İLE TÜRKİYE, LİBYA’DA KARŞI KARŞIYA GELMEZ

Rusya Devlet Başkanı Putin, Hafter Çetesi’ne destek verdikleri yönündeki haberleri yalanlasa da Wagner Grubu’nun paralı askerleri Hafter güçlerinin saflarında olduğu BM raporlarında da yer almaktadır. 

Paralı askerler şirketi Wagner Grubu Ukrayna’nın Donbas bölgesi ile Kırım’ın Rusya tarafından ilhak adı altındaki işgali sırasında ve yine Suriye iç savaşta ve en son Libya’da ortaya çıktı. 

Ukrayna basınında ‘Putin’in özel ordusu’ olduğu iddia edilen Wagner Grubu’nun, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e yakınlığıyla bilinen ünlü Rus milyarder Yevgeniy Prijogin tarafından finanse edildiği ileri sürülüyor.

Türk heyeti, Moskova’da ve Wagner Grubunun varlığı ve Rusya’nın politik tavrını görüşüyor. 

Başkan Sn. Erdoğan ile Sn. Putin arasında konuyla alakalı telefon görüşmeler devam ediyor. 

Rusya’nın, Libya’da Türkiye ile karşı karşıya gelmeleri beklenmiyor. 

Ancak, Libya’da bundan sonra izlenecek yol haritasında Türkiye ile Rusya’nın rolleri konusunda nihai karar Sn. Erdoğan ve Sn. Putin arasında gerçekleşecek olan buluşmada verilecek.

‘KÜRESEL ŞER İTTİFAKI’ İLE TÜRKİYE’NİN FARKI

Türkiye karşıtı ‘Küresel Şer İttifakı’ içinde yer alan ülkeler, askeri eğitim, silah ve lojiktik desteklerinin yetinmeyip, Sudan, Çad ve farklı başka ülkelerden Hafter Çetesi’nin saflarında hükümet güçleriyle savaşan binlerce paralı asker ve terörist militanları finanse ediliyor. 

Bugün Libya toprakları, çok sayıda ülkeden paralı askerlerin ve terör unsurlarının varlık gösterdiği bir yer haline gelmesini sebebi o ülkelerdir.

Libya’da Hafter Çetesi’ne destek veren ülkeler, devletler hukuku ve uluslararası sözleşmeleri ihlal etmekle ve suç işlemekte oldukları bir gerçektir.

Kısacası bu ülkeler, Hafter Çetesi’nin suç ortaklarıdır. 

Türkiye’nin Libya hükümetini desteklemesi ve asker göndermesi meşrudur.

Çünkü Türkiye, teröristlerden oluşan silahlı bir Çete’yi değil, BM tarafından muhatap kabul edip resmen tanınan Libya hükümetini desteklemektedir. 

Türkiye ile Libya devletlerarası sözleşmelerden doğan haklarından yararlanarak iki önemli mutabakat imzaladılar. 

Biri, ‘Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası’.

Diğeri ise Türkiye ile Libya Devleti Ulusal Mutabakat Hükümeti arasında imzalanan ‘Güvenlik ve Askeri İşbirliği Mutabakat Muhtırası’dır. 

Sonuçta, ‘Küresel Şer İttifakı’ içinde yer alan ülkeler, devletlerarası sözleşmeleri ve uluslararası hukuku hiçe saymak suretiyle insanlığa karşı suç işlemektedirler.

Türkiye ise ilkeli ve hukuk temelinde devletlerarası sözleşmelerine bağlı olarak kararlarını almakta ve o ilkeler içinde politikalarını belirlemektedir. 

Aradaki fark işte budur…

YENİ AKİT GAZETESİ

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat