Başkan Erdoğan’ın Balkanlar turu ve tarihi vizyon
.
- GİRİŞ10.09.2022 09:09
- GÜNCELLEME10.09.2022 09:09
Başkan Sayın Erdoğan liderliğindeki Türkiye, bir yandan Doğu Akdeniz, Libya, Suriye ve Kafkasya jeopolitiğinde Türkiye’nin âli menfaatlerinin korunması yönünde başarılı hamleler gerçekleştirirken, diğer yandan ise Rusya’nın Ukrayna’daki işgal savaşının sonlandırılması adına başlattığı dengeli politikaları yönünde arabuluculuk girişimleri, barışa katkı çalışmaları ve mekik diplomasisini de sürdürüyor.
Başkan Erdoğan, şimdi ise dünyanın bir diğer sorumlu bölgesi olan Balkanların ‘barış ve huzuru için uzlaşı’ adına Bosna Hersek, Sırbistan ve Hırvatistan’ın kapsayan Balkan turunu gerçekleştirdi.
Yaklaşık 5 asra yakın bölgede hakim olan Osmanlı’nın misyonun temelini teşkil eden ‘farklı etnik köken ve inançların korunması, barış içinde bir arada yaşama kültürüne katkı’ sağlamayı yeniden canlandırmaya çalışan Türkiye’nin Balkan politikası, Balkan ülkeleri arasında siyasal istikrar ve barışın korunmasını esas almaktadır.
Bu yeni Türk dış politikasının hedefi ise Sırbistan öncülüğündeki eski Yugoslavya’daki Sırp milliyetçilerinin kendileri dışındaki etnik köken ve inanç mensuplarına yönelik mevcut meydan okumalar karşısındaki birlik ve dayanışma anlayışını ön plana çıkarmaktır.
Başkan Sayın Erdoğan, Bosna Hersek, Sırbistan ve Hırvatistan’ı kapsayan Balkan ülkeleri turunda muhatapları devlet başkanları ve ilgili siyasilere “Balkanlarda siyasal istikrar ve barışın korunması şart. İstikrarın ve barışın olmadığı yerde ise kalkınma olmaz” tarihi uyarısında bulunması çok önemli ve anlamlıydı.
Son 20 yıldır Başkan Sayın Erdoğan liderliğindeki Türkiye’nin bölge ülkelerine önerdiği bu yeni ‘siyasi konsept’ çerçevesinde yaptığı uyarı ve çağrıları sayesinde iç savaş ve çatışmaları önlemesinde önemli katkı sağladığı bir gerçektir.
Unutulmasın ki; Yugoslavya’nın dağılma sürecinde toplu katliamların ‘Soykırıma’ dönüşmesini engelleme güçleri olduğu halde müdahalede bulunmayan Batı’nın önemli bir payı vardır.
İkinci dünya savaşından sonra Avrupa’nın ortasındaki Bosna Hersek genelinde devam eden soykırım finalinin 15 Temmuz 2005’de 8372 Müslüman Boşnak’ın sistematik işkencelerle katledilmiş olmasına sesiz kalan Batılıların yaklaşımı bunun en bariz örneğidir.
•
Başkan Sayın Erdoğan’ın Bosna Hersek, Sırbistan ve Hırvatistan kapsamlı Balkanlar turunda verdiği mesajları, açıklamaları ve bölge ülke ile halklarına verdiği mesajlar Fatih Sultan Mehmed’in Bosna Hersek’i fethinin ardından ülkedeki Fransisken rahiplere özgürlük bahşettiği Ahidname’nin devamı niteliğinde oldu.
Başkan Sayın Erdoğan; Müslüman Boşnakların yanında Ortodoks Sırp ve Katolik Hırvatlara da “herkes birbirinin dini ve kültürel değerleri ile etnik kimliğine saygılı kalarak aynı ülkenin vatandaşları olarak farklı etnik yapılar ve farklı inançları çatışma değil, ortak kültürel zenginlikler kabul ederek huzur ve güveni birlikte yaşatma kültürüne katkı sağlamalı” mesajı, Bosna Hersek İslam Birliği yeni (Riyaset) hizmet binasının açılışında tekbirlerle karşılanması, Hırvatistan’ın Sisak kentinde İslam kültür merkezinin açılışında Katolik ve Ortodoks papazların yer alması, yapılan uzlaşı ve barışçı çağrıların karşılık bulduğunun bir ifadesiydi.
•
Bir Hatırlatma:
Ahidname; 558 yıldır ülkenin orta kesimindeki Fojnica (Foynitsa) şehrinde bulunan manastırda muhafaza ediliyor.
İnsan hakları ve özgürlükler konusunda yayınlanmış en eski belgelerden olan Ahidname, Fransisken rahip Andjeo Zvizdovic’e 28 Mayıs 1463 tarihinde verilmiş ve ülkedeki Fransiskenlere ibadet etme özgürlüğünün yanında bir dizi hak ve özgürlük tanımıştı. Zvizdoviç’in burada Fatih Sultan Mehmed’den canları, malları ve din özgürlüklerinin korunmasına dair belge olan Ahidname’yi alması, Bosna Hersek’te geleneksel olarak kutlanıyor.
İlk insan hakları belgesi olarak kabul edilen 4 Temmuz 1776 yılındaki ABD Anayasası’ndan 324 yıl önce yazıldı.
Türk devletine ve Türk milletine, insan hakları konusunda akıl vermeye kalkan Batılılara bu Ahitname bir ders olsun…
YENİ AKİT
Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol