Türk siyasetinin değişen sosyolojisi ve dış destekli müdahaleler, beraberinde bazı siyasilerin muvazenesini kaybetmeye başlamasına sebep oldu.

Önce ‘kumar ve şantaj masası’ olarak suçlayıp ‘6’lı Masa’dan kalkan Meral Akşener, o zehir zemberek sözlerine rağmen bir takım gizli pazarlıklar ve şantajlar sonrası tekrar o kumar masasına dönmeye mecbur edilmişti. 

Şimdi ise Memleket Partisi adayı Muharrem İnce’ye yönelik gerçekleştirilen ‘kaset şantajı’ ve kumpas girişimi sonrasıcumhurbaşkanlığı adaylığından çekilmek zorunda kalması, seçim sürecinde siyaset arenasında dış müdahalelerin ve kirli oyunların sebep olduğu dengesizliğin en bariz örneğidir.

Şu bir gerçek:

Bizans entrikalarını aratmayan bu kirli ve çirkef oyunlar FETÖ ve PKK terör örgütleri üzerinden ülkemize müdahale eden küresel çetelerin bir operasyonudur.

Akıllara kasetle Deniz Baykal’ın koltuğuna oturan Kemal Kılıçdaroğlu geldi. Her defasında demokrasiden dem vuran Kılıçdaroğlu’nun kaset komplolarıyla yoluna devam etmesi dikkat çekici bir gelişmedir.

Ancak onun aklı bu oyunları kurgulamaya yetmez. 

Senaryosu dış mihraklar tarafından yazılan bu oyunda emperyalist güç odaklarının yönlendirmesi ile oluşturulan ve terör örgütlerinin de farklı isimler altında içinde yer aldığı ‘Şer İttifakı’nın adayı Kılıçdaroğlu bu oyunlarda sadece kullanılan bir figürandır.

Küresel çetelerin yörüngesine giren CHP ve Kılıçdaroğlu işte budur. 

Ya onlardan olacaksınız, ya da küresel çetelerin FETÖ üzerinden sağladığı destekle her türlü iftira ve kumpaslarına maruz kalırsınız.

Peki, bu kaset neden şimdi servis edildi.

Çünkü ‘Şer İttifakı’nın adayı Kılıçdaroğlu’nun seçimi kaybedeceğini gören küresel güçler ve onların taşeronu FETÖ, geçmişteki o kirli ve iğrenç oyunu yeniden tezgâhlamaya mecbur kaldı.

Yakın siyasi tarihimize ‘Kaset skandalı’ olarak gecen, ‘Seks kaseti şantajı’ ile CHP’ye genel başkan olan kendi ifadesiyle ‘Dersimli Kemal’ Kılıçdaroğlu, şimdi aynı güçlerin desteğiyle ve yine bir ‘Seks kaseti’ şantajıyla Türkiye’nin Cumhurbaşkanı olmak istiyor.

Bu iğrenç girişim ABD ve AB’nin desteğindeki ‘Şer İttifakı’nın adayı Kılıçdaroğlu adına tek kelimeyle utanç vericidir.

İlkeli siyaseti bir kenara bırakan 7’li Masa’nın figüranları siyasi parti genel başkanlarının suskunluğu ise ayrı bir kepazeliktir.

Şimdi, “KİM VAR?” sorusuna “BEN VARIM” demenin zamanıdır.

2023 yılı Türk tarihi için bir dönüm noktası, 14 Mayıs seçimleri ise bir milat olacaktır.

Sizin anlayacağınız 14 Mayıs, sadece Erdoğan ile Kılıçdaroğlu arasında Cumhurbaşkanı olma mücadelesi veya siyasilerin milletvekilliği için yarışacağı bir seçim olmayacak.

Bu minvalde kendisini ülke ve milletinin geleceği adına düşünen biz yazarlara, çizerlere, gazetecilere olduğu gibi sivil toplum kuruluşlarına, sanayicilere,  gençlere, kadınlara…

Kitleleri hareketlendirecek teşkilatçı kadrolar ve toplumda karşılığı olan kanaat önderleri isimler.

Kısacası çeşitli halk katmanlarında “önce ülkem ve milletim” diyen herkese önemli görevler düşüyor...

Unutulmasın ki: Ülkenin kaderi önümüzdeki seçimlerde belli olacak...

Ve şimdi:

Cumhuriyetin 100’üncü yılında demokrasi zaferiyle taçlandırmak isteniyorsa, seçimlerde 21 yıllık iktidarında ülke ve milletimizi en iyi şekilde temsil etmeyi başaran Cumhurbaşkanı adayını ve kadrolarını iktidara taşımak için herkes üzerine düşen büyük sorumluluğu yerine getirmelidir. 

Bir yanlışla ülkenin sürüklenebileceği korkunç tabloyu fark eden herkes sonuç odaklı bir gayretin içinde olmalıdır.

Seçimlerde, kimlerin siyaseten ne kazanacağından daha çok ülkem ve milletin neler kazanacağı daha büyük önem taşıyor.

Ben inanıyorum ki, feraset sahibi milletimiz 14 Mayıs seçimlerinde bir kez daha gereğini yapacak, küresel çetelerin oyunlarını bozma adına kumar ve kumpas masalarının tamamını boşa çıkartarak onlara sandıkta en güzel cevabı verecektir.

Yeni Akit