Afrika’da sömürgeci Batıya isyan, Çin ve Rus fırsatçılığına alan açtı

  • GİRİŞ12.08.2023 11:21
  • GÜNCELLEME12.08.2023 11:21

Kısa bir zaman önce (26 Temmuz 2023) Nijer’de seçilmiş meşru Cumhurbaşkanı Muhammed Bazoum’u deviren askeri darbe büyük bir şaşkınlığa sebep olmadı, çünkü, tüm işaretler bunu haber veriyordu. 

Denize erişimi olmayan bir ülke; nüfusu hızla artıyor, doğal kaynaklara yatırım yapma konusunda artan bir yetersizlik söz konusu ve insani kaynakları geliştirmede başarısız. Hepsinden önemlisi de dış müdahalelerin durmak bilmiyor olmasıdır.

Seçilmiş siyasi kadrolar, ülkedeki Fransa başta olmak üzere sömürgeci Batılı ülkelerin sömürü politikalarının sebep olduğu açlık ve sefaletin tetiklediği siyasi istikrarsızlık ve kaos nedeniyle ülkeyi yönetmekte zorlanıyordu.

Muhammed Bazoum’un Cumhurbaşkanlığındaki mevcut yönetim, insanların önceliklerini gerçekleştirmekten aciz kaldı ve makamlarını korumak umuduyla gönüllü veya gönülsüz olarak sömürgeci Fransa ve diğer Batılı ülkelerle işbirliğine girmek zorunda kalmıştı.

Zira, tüm bu olumsuzluklar, demokrasinin  Nijer’de hayat bulmasını engelliyordu.

Siyaset bilimcileri ve stratejistler bu darbeyi doğal bir mesele olarak değerlendirmesinin sebebi ise çünkü dünya, Afrika’da periyodik olarak meydana gelen darbelere alışkın olmalarındandır.

Asırlardır iliklerine kadar Afrika’yı sömüren Fransa ve bazı Batılı ülkeler ise kendi kontrolleri dışında diğer Afrika ülkelerinde yaşanan darbelere olduğu gibi Nijer’deki darbeyi şaşkınlıkla karşılayıp telaşlanmışlardır.

Özellikle de büyük çıkarlara sahip olan Fransa’nın darbeye karşı güçlü tepkisinin sebebi işte bundandır.

Fransa ve Batılı diğer ülkelerin kışkırtmasıyla kendileri ile işbirliği yapan darbecileri desteklerken veya kendi kontrolleri dışında bir darbeyle kendileriyle işbirliği içindeki yönetimi deviren darbecilere karşı tavırlarını açıklarken, “egemenliğin geri alınmasını, yolsuzluğun durdurulmasını, istikrar sağlandıktan sonra halka kendi temsilcilerini seçme hakkı verilmesinin sağlanması” bildirisini tekrar ederler ve kendilerini kurtarıcı gibi takdim ederler.

Elbette ‘istikrar’ ibaresi, iktidarın kalıcı olması için lazım, ancak sömürgeciler, Nijer veya diğer Afrika ülkelerinde ‘istikrar’ istemezler. Çünkü istikrar ve kalıcı güçlü yönetim onların sömürgeci politikalarına ters düşer.

Bugün de Fransa ve diğer Batılı ülkeler Nijer’deki darbeye aynı ifadelerin yer aldığı bildiriyle kınadılar ve darbecilere karşı tavır aldılar.

Ancak Fransa ve Batılı ülkelerin darbeyi kınamaları ve devrilen yönetime sahip çıkma girişimleri ise Nijer’de ‘istikrar’ adına demokrasinin işlemesini istedikleri için değil, sadece kendi sömürü politikalarının devamı içindir. Nitekim aynı ülkeler birçok Afrika ülkesinde tarih boyu sayısız darbeleri hem desteklemiş hem de yönetmişlerdi.

Nitekim, Afrika halkları kendilerine enjekte edilen morfinin tesirinden kurtularak asırlardır devam eden Batı sömürgeciliğine karşı güçlü bir direniş başlatmıştır.

Darbe liderinin, “Nijer’deki olayların ulusun sömürgecilere karşı savaşının bir parçası olduğunu” şeklindeki açıklaması, Fransa önderliğindeki Batılı ülkelerin sömürgeciliğine bir meydan okumadır.

Fransa Savunma Bakanı Sebastien Lecornu, 94 milletvekilinin Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’a hitaben yazdığı açık mektupta, “Bugün Nijer, dün Mali, Orta Afrika Cumhuriyeti, Burkina Faso, Fransa’yı, Fransız güçlerini, Fransız şirketlerini reddetti” ibaresi bu gerçeğin en bariz örneğidir.

Nijer darbesi ve Batı sömürüsünden kurtulmak isteyen Afrika’daki diğer ülkeler, Çin ve Rusya’nın artan nüfuzu lehine, Afrika’daki Batı nüfuzunun gerilemesinin bir göstergesi olarak kabul edilebilir.

Eğer, Batılı ülkeler yerine Çin ve Rusya ile karşılıklı çıkarlara dayalı bir işbirliği konseptini gerçekleştiremezler ise bir demir kafesten çıkıp diğer bir demir kafese girmiş olacaklar.

Dileğimiz Afrika ülkeleri, Batı sömürgeciliğinden kurtulayım derken, Çin ve Rusya’nın sömürü işgalciliğine teslim olmamaları. 

Mehmet Koçak / Yeni Akit Gazetesi

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat