Şimdi o düzen değiştirilmek istendiği için kıyameti kopartıyorlar.

Statükoyu ısrarla ve inatla muhafaza etmeye çalışmalarının sebebi, ne laiklik kaygısıdır, ne de Cumhuriyet! Statüko değişirse iktidarlarının elden gideceğini görüyorlar da onun için seslerini yükseltiyorlar. Bakmayın siz “devletin çatısı çöker, laiklik ve cumhuriyet elden gider!” dediklerine.

Çökecek olan devlet çatısı değil, kendi anti-demokratik iktidarlarının çatısı. Çökecek olan laiklik ve cumhuriyet değil, laikliğin ve cumhuriyetin sırtından geçinerek sürdürdükleri otoriter düzen.

***

Anayasanın değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen maddelerinden biri de Cumhuriyetimizin demokratik niteliğidir. Ama demokrasi söz konusu olduğunda oralı olmuyorlar hiç.

Çünkü demokrasiyi de kayıtlara ve şartlara bağlamışlar.  Daha doğrusu, kayıtlara ve şartlara bağlanmış bir demokrasidir onların istediği.

Onların önceliği ne katıksız demokrasi, ne de hukuk. Dünyanın en güzel hukuk sistemini getirseniz, Avrupa’daki demokratik ve hukuksal düzenin aynısını getirseniz gene de itiraz ederler.

Zaten ulusalcılıklarının, cumhuriyetçiliklerinin ve laikçiliklerinin dibini yokladığınızda apaçık görürsünüz ki, demokrasi onlar için cim karnında nokta bile değil. Temelde AB’ye karşıdırlar.

Özde AB standartlarındaki bir demokratik hukuk düzeninden de yana değildirler.

Eğer yana olsalardı kendi demokratik meclislerine bu kadar çok güvensizlik içinde olmazlardı.

Baksanıza Meclis Anayasa Mahkemesine üç üye seçecek diye kıyameti kopartıyorlar.

Oysa Avrupa ülkelerinde Anayasa mahkemelerine meclisler çok miktarda üye seçebiliyorlar.

Hukuk-siyaset dengesi, Avrupa’da demokrasi terazisinde anlamlı bir yere oturtulabiliyor.

Ama Türkiye’de böyle olmuyor.

Çünkü al gülüm ver gülüm düzeni kurulmuş...

***

Yazını devamına bu linkten ulaşabilirsiniz
Mehmet Metiner / Star Gazetesi