6’lı Masa diye tanımlanan CHP, İyi Parti, Saadet, Deva, Gelecek ve Demokrat Parti’den oluşan muhalefet partileri, 28 Şubat’ta başladıkları yuvarlak masa toplantılarının ilk turunu tamamladılar.
 
Aradan geçen altı aya rağmen birlikte hazırladıkları “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” adlı metnin dışında dişe dokunur bir çalışma ortaya konulamadı. Büyük ümitlerle hazırlanan ve takdim edilen metin beklenen heyecanı oluşturamadığı gibi zamanla siyasal tartışmanın merkezinden uzaklaştı.
 
6’lı Masa’nın cumhurbaşkanı adayı kim olacak?
6’lı Masa’nın desteğiyle seçilecek cumhurbaşkanı nasıl hareket edecek?
Sorularının cevabı yaklaşık aydır siyasal gündemi meşgul etti. Aradan geçen onca zamana ve seçim sürecinin hızla yaklaşmasına rağmen 6’lı Masa’nın ilk turundan toplumu sürükleyecek ciddi bir alternatif çıkmadı.
6’lının, cumhurbaşkanlığı adayı konusunda olduğu gibi Masa’ya getirmekten çekindiği konuları röportajlar, televizyon konuşmaları, mitingler ve kürsü konuşmaları üzerinden birbirlerine mesaj vermeye çalıştıklarını gördük.
Altı ayda biten ilk tur görüşmelerinde dikkate değer bir şey ortaya koyamayan 6’lı Masa’nın dokuz ayda neler yapacağını hep birlikte göreceğiz.
 
Niye “Türk Tipi” muhalefet başlığını kullandım?
 
Hatırlayalım. 16 Nisan 2017 tarihinde gerçekleşen sistem değişikliği sürecine giderken, Cumhur İttifakı tarafından hazırlanan ve referanduma sunulan Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi önerisi hem destekleyenlerin hem de karşı çıkanların çoğunluğu tarafından “Türk Tipi Başkanlık” olarak görüldü ve genellikle bu çerçevede tartışıldı.
Şimdi bakıyorum 6’lı Masa’nın “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” ve “Cumhurbaşkanı” tariflerine, dünyada bilinen örneklerine fazla uymuyor.
 
Hele bir “Geçiş Süreci Cumhurbaşkanı” tarifleri var ki akıllara ziyan.
6’lı Masa’nın ilk tur görüşmeleri devam ederken Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ın diğer liderlere göre biraz daha detay verdiği “Geçiş Süreci Cumhurbaşkanı” tarifi toplum tarafından tam anlaşılamadı.
Daha doğrusu ne yapmak istediklerinin hukuki ve siyasi meşruiyetini topluma açıklayamadılar.
Konuştukça zora girdiler. Detay verdikçe açığa düştüler.
 
Çünkü, tarif edilen “Geçiş Süreci Cumhurbaşkanı” anayasada belirtilen görev ve sorumluluklarına göre hareket etmeyecek, 6’lı Masa’daki altı siyasinin belirlediği kurallar çerçevesinde ülkeyi yönetmeye çalışacak.
Herhâlde bu sadece bizde olur ve adına da “Türk Tipi Muhalefet” önerisi denebilir.
İlk tur görüşmelerinden sonra ilgili kişilerle görüşme yapan gazetecilerin aktardığına ve siyasi kulislere yansıyan haberlere göre, 6’lı Masa’da destekleriyle seçilecek “Geçiş Süreci Cumhurbaşkanı”nın nasıl hareket etmesi gerektiği aralarında konuşulmuş, fakat bu konunun seçime kadar gizli tutulması kararı alınmış.
Neden, niye gizli tutulacak?
 
En az 50+1 ile seçilecek cumhurbaşkanının siyasal ve hukuki meşruiyetini bir tarafa bırakarak, bir masa etrafında toplanan altı siyasinin isteği doğrultusunda, daha doğru bir tarifle 6’lı’nın vesayetinde olacak bir cumhurbaşkanının halka anlatılmasının zor olduğu görüldüğü için mi?
 
Altı aylık süreç bize gösterdi ki, bu 6’lı Masa etrafında toplanan “Türk Tipi Muhalefet”in amacı, siyasi ve hukuki meşruiyeti güçlü, toplumun isteklerine öncelik veren bir cumhurbaşkanı seçmek değil.
Bunların amacı; kendilerini siyasette var edecek, belli yerlere taşıyacak, kontrollerinde olacak, sorumluluğun onda ama yetkilerin bunlarda olduğu birini cumhurbaşkanı seçmek.
Seçilen millete değil, bunlara hesap verecek.
 
Üç soruyla yazıyı bitireyim;
Sahi, ortak belirlenen aday seçim kampanyası başlayınca millete neler vadedecek?
“Ben aday gösterildim ama ben bilmem ‘ağalarım’ bilir. Onlara sorun” mu diyecek?
“Benimle ve kendi aralarında bir protokol imzaladılar. Detaylarını açıklayamam. Seçildikten sonra nasıl ve neye göre hareket etmem gerektiği konusu seçim sonuçlanana kadar gizli kalacak” mı diyecek?
Uzun süredir yuvarlak bir masa etrafında toplanmalarına rağmen birbirlerine ve destekledikleri adaya güvenmeyip, siyasi ve hukuki meşruiyete uymayacak bir protokol peşinde koşmak ancak “Türk Tipi” bir muhalefetin çabası olur.
Güvenmedikleri biriyle protokol imzalayıp, onun halktan en az 50+1 destek almasını beklemek nasıl bir aklın ürünü olabilir ki…
Türkiye gazetesi