Neden artık mesire değil de AVM'ler?
- GİRİŞ31.12.2009 07:25
- GÜNCELLEME31.12.2009 07:25
Günümüzde alışveriş merkezleri çok kalabalık. İnsanlar akın akın bu merkezleri ziyaret ediyor. Çünkü bu merkezleri gezdikçe, çeşitli nesnelere sahip oldukça mutlu oluyor insan. Eski zamanlarda, mesirelerde doğa ile iç içe girdiğinde, sevdikleri ile bir araya gelip piknik yaptığında mutlu olan insan artık mutluluk merkezleri olarak alış veriş merkezlerini seçiyor. İçindeki ruhsal boşluğu sahip oldukları ve aldıkları ile doldurmaya çalışıyor.
Mutluluk peşinde koşan insanın en büyük yanılgısı bir şeylere sahip oldukça mutlu olacağı inancıdır. İnsan, sahip olduklarının sayısı arttıkça daha mutlu olacağını düşünür. Eve, arabaya, bilgisayara, çeşit çeşit elbiselere sahip olduğu zaman mutluluğunun artacağını hayal eder. Bunlardan birine sahip olmak için çalışır didinir. Sonunda dilediğini elde eder. Bu elde etmenin verdiği geçici bir mutluluğu yaşar. Bir süre sonra o elde ettiği nesne sıradanlaşır ve insan bu sefer yeni elde edilmesi gereken hedefler koyar kendine. Yeni nesnelere sahip olmalı, sahip oldukça mutluluk hazzını yaşamalıdır. Mutluluğu bu yeni sahip olacaklarının ardına iter. Onlara da ulaştığında bu sefer elde edilmesi gereken başka nesneler ihtiyaç olarak karşısına çıkar. Ve mutluluk onların arkasına itilir. Hayat bu şekilde akar gider.
Aslında mutluluğu insanın bizzat kendisi ötelemektedir. İlk önce mutluluğu, elde etmek isteği şeylerin ötesine atmakta, sonra da onu elde etmek için çırpınmaktadır. Sonuçta ise ortaya mutluluğu bir türlü yakalayamayan insan çıkmaktadır.
Harun genç bir delikanlıydı. Yoksul bir aileden geliyordu. Onu bir dost ziyaretinde tanıdım. Oturup sohbet etme imkânımız oldu. Çok dertliydi. İstediği, ulaşmak istediği o kadar şey vardı ki. O ise bunların hiçbirini alacak durumda değildi. Ortaokulu zar zor bitirmiş, kaynakçılık işine girmişti. 7-8 yıldır aynı işi yapmasına rağmen bir evi geçindirecek kadar para ancak kazanıyordu.
- Hocam iyi güzel konuşuyorsun da, insan istediklerine sahip olamadıktan sonra nasıl mutlu olabilir ki?
- İnsan sadece istediklerini elde edince mi mutlu olabilir Harun? Ben buna katılmıyorum.
- Öyle değil mi?
- Öyle olsaydı zenginlerin dünyanın en mutlu insanları olması gerekirdi. Şu bir gerçek ki en büyük psikolojik desteği yine zenginler alıyor. Zenginlik konforu getirir Harun, mutluluğu değil.
- Fakirlik de mutluluğu getirmiyor be hocam. İşte ben. Karşınızdayım. Mutsuzum. İhtiyacım çok ama param yok. Nasıl mutlu olabilirim ki?
- Bir öyküyle cevaplayayım istersen:
Zamanın birinde çok zengin bir adam varmış. Bu adam bir gün oğlunu alıp kırsal kesime götürmeye karar vermiş. Amacı oğluna insanların ne kadar fakir olabileceğini göstermekmiş. Bu sebeple şehrin dışında bir ailenin çiftliğine misafir olmuşlar ve orada bir gün bir gece geçirmişler. Ertesi gün şehre dönerken aralarında şöyle bir konuşma geçmiş:
- Oğlum yolculuğumuzu nasıl buldun?
- Çok güzeldi babacığım?
- İnsanların ne kadar fakir olabileceğini gördün değil mi?
- Evet
- Peki, ne öğrendin?
- Şunu gördüm babacığım: Bizim evde bir köpeğimiz, onların dört köpeği var. Bizim evde bahçenin yarısına kadar gelen bir havuzumuz onların kilometrelerce uzunlukta dereleri var. Bizim, bahçede ithal lambalarımız onların ise yıldızları var. Bizim taraçamız ön bahçeye kadar, onların ki ise ufka kadar uzanıyor. Ne kadar fakir olduğumuzu gösterdiğin için teşekkürler babacığım.
- Yani mutlulukla zenginlik ve fakirliğin alakası yok öyle mi?
- Var ama çok az. Temel beslenme, giyinme ve barınma ihtiyaçlarını karşılayamazsan sıkıntı çekersin bunu kabul ediyorum. Ancak şunu da biliyorum, sen paran olup da kendine birkaç öteberi aldığında nasıl ki bir mutluluk yaşıyorsun ve bu bir süre sonra geçiyor. Aynı durumu zenginler de yaşıyor. Bir araba alıyor. Geçici bir mutluluk yaşıyor. Sonrasında seninle eşit. Senden daha konforlu bir hayat sürüyor olabilir ama emin ol senden daha fazla mutlu değiller.
- Benden daha iyi koşullarda yaşıyorlar ama.
- Orası doğru. Ancak bu onların daha mutlu olduğu anlamına gelmez ki. Bir traktöre, iki dönüm tarlaya bir de başını sokacak bir eve sahip olan bir çiftçi, çoğu zenginden daha mutludur. Çünkü ihtiyaç duyduklarının hepsine sahiptir. Harun, bildiğim kesin bir şey var: Fakir, sahip olduklarının sayısı az olan kişi değildir. Fakir ihtiyaçları çok olandır. Sıradan bir vatandaşın işini 10 bin lira rahatlıkla görebilir. Ancak bir işadamı 100 bin liraya ihtiyaç duymaktadır. Bence bu iş adamı daha fakirdir.
- Olabilir.
- Öyleyse, içimizdeki mutluluk boşluğunu sahip olduklarımızla doldurma çabasını bir kenara bırakmak gerekiyor. Mutluluğu öteleyip sonra peşinden koşmak yerine yanıbaşımızdaki mutluluklara odaklanmamız belki daha doğru. Sadece gözlüğümüzün camını değiştirerek dünyayı tozpembe görebileceğimiz gibi, inan sadece bakış açımızı değiştirerek daha mutlu olabiliriz.
Harun ile konuşmamız sürdü gitti. Söylediklerimi ne kadar önemsedi ne kadar kabullendi bilmiyorum. Bazen insanların kalıplaşmış düşüncelerinde bir çatlak bile oluşturmak çok önemlidir. Çünkü bu çatlak zaman içinde yanlış düşünceleri yıkabilecek güce sahiptir.
Psikolojik Danışman / Pedagog Mehmet Teber Haber 7
m.teber@cplaniakademi.com
Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol