Eğitim Bakanlığı'na iki mektup

  • GİRİŞ24.02.2012 09:50
  • GÜNCELLEME24.02.2012 09:50

Bu köşede bazen e-postama düşen mektuplara da yer veriyorum. Çünkü İstanbul’daki bulunduğumuz yerden tüm eğitim manzaralarını görmek pek mümkün olmuyor. Ülkemizin farklı bölgelerindeki, hatta ülkemiz dışındaki eğitim sorunlarını bize gelen e-postalar yoluyla öğreniyoruz. Bugün de uzun zamandır postamda bekleyen iki mektuba yer vermek istiyorum.

Bu nasıl fırsat eşitliği?

İlk mektup ülkemiz sınırları içinden. Mektubu yazan çocuğunu okutmak isteyen bir baba. Mektubunda ülkemizin bölgeleri arasındaki fırsat farklılıklarına dikkat çekiyor ve köyde doğmuş ve büyümüş olmanın ortaya çıkardığı sorunları yansıtıyor. 

Sayın hocam,

Ben Çorum Mecitözü Sarı Hasan köyünden yazıyorum. Benim köyümde 4 senedir 1, 2, 3, 4 ve 5. sınıfta bir öğretmenle eğitim yapılmaktadır. Öğrenci mevcudu yirmi sekizdir. Okula gidiyorum, gözlemliyorum öğretmenimiz her sınıfa günlük yirmi dakika ancak zaman ayırabiliyor. Zaten günlük ders saati beş saat. İnanın 3. sınıfa giden çocuk ismini yazmaktan aciz. Ben böyle adaletsiz bir eğitimi kabul etmiyorum. Bir öğretmen beş sınıfa ne verebilir ki? Hatta beş sınıf da aynı derslikte. Öğretmenimiz 1. sınıfa ders anlatıyor 5. sınıf da onları takip ediyor. Ben iki sefer cumhurbaşkanına yazdım. Dört sefer BİMER’e yazdım ve MEB’den gelen cevap aynen şu: “Köy ve mezralara birden fazla öğretmen verme lüksüne sahip değiliz. Bu okullarda eğitim birleştirilmiş sınıflarda yapılmaktadır ve bu harf devriminden beri yapılan bir uygulamadır.” İyi de hocam beş sınıf da birleştirilmez ki ama. Benim çocuğumun günahı ne? Taşınması için uğraştık onu da vermiyorlar. İl milli eğitim müdürüne gittik, makamına girmek ne mümkün? Adam yerine bile konmadık. Ne güzel değil mi hocam? Türkiyemin coğrafyası bir tarafı kar-fırtına, diğer tarafı günlük-güneşlik. Eğitimimiz de çok güzel hocam! Bir tarafta tabletli, tek öğretmenli eğitim; diğer tarafta beş sınıf bir arada tek öğretmenli eğitim. Çok dertliyiz hocam. Ben de çocuğumun okuyup bu ülke için bir şeyler yapmasını istiyorum. Bu da benim en doğal hakkım değil mi? Sizden ricam hocam, sesimizi duyurun lütfen. Saygılarımla… 

Yurtdışındaki öğretmenlerimize ne kadar sahip çıkıyoruz?

Bu seferki mektup, uzaklardan, ta Afganistan’dan. “Bizim orası ile ne eğitim bağımız var ki?” diye düşünebilirsiniz. Ancak orada devletimizin açtığı okullar ve görevlendirdiği öğretmenler var. İşte burada ülkesinden, ailesinden ve akrabalarından uzakta görev yapıyorlar. Mektup bu öğretmenlerimizin sıkıntılarını diler getiriyor.

Sayın hocam,

Afganistan’da Türk Milli Eğitim Bakanlığına bağlı bir okulda görev yapmaktayız. Sınav ve formalitelerden sonra Afganistan’a geldik. Afganistan’da Taliban tehdidi altında hem de Afgan kız öğrencilerine güzel Türkçemizi, Türk kültür ve tarihini öğretmeyi vazife bilen öğretmenleriz. Maalesef MEB bize üvey evlat muamelesi yapmaktadır. Üç yıldan bu yana maaşlarımızda hiç artış olmadı, şu an 1400 dolar alıyoruz. Halbuki Afganistan’da enflasyon çok yukarılara çıktı. BM-UNAMA gibi yerlerde eğitim görevi yapan farklı ülkelerin öğretmenleri ek ödemeler hariç aylık 8500 dolar almaktadırlar. Üç aylık görevler için gelen lise mezunu, özel hareket polisleri aylık net 3000 dolar, iki yıllık görevler için gelen lise mezunu misyon koruma polisleri aylık net 5500 dolar, iki yıllık görevler için gelen üniversite mezunu dışişleri görevlileri aylık net 8500 dolar ve beş yıllık görevler için gelen üniversite mezunu MEB öğretmenleri aylık net 1400 $ almaktadırlar. Birçok evli öğretmen arkadaşımız ekonomik gerekçelerle eşlerini, çocuklarını Türkiye’de bırakmak zorunda kaldılar. Ayrıca “sıla bilet” uygulamasıyla dışişleri-askeriye mensuplarına yılda bir kez gidiş-dönüş uçak biletleri devlet tarafından ücretsiz olarak verilmektedir. Bu durumdan öğretmenler yararlanamamaktadır. Ocak ayı maaşları Mart ayına kadar sarkabilmekte, her ay düzenli olarak maaşlarımızı alamamaktayız. Bu nedenle ödemelerde sıkıntı yaşanmaktadır. Lütfen bu konuyu dikkate alın. Çalışmalarınızda başarılar dileriz. (Afganistan’da görev yapan MEB öğretmenleri)

 

Sanırım büyük devlet olmak, sözle değil yapılan işlerle olunuyor. Ülkemizin en ücra köşesindeki öğrenciyi ve aynı zamanda dünyanın en uzak bölgesindeki öğretmenimizi önemsediğimizde, işte o zaman büyük devlet olacağımıza inanıyorum. 

Mehmet Teber - Haber 7
Psikolojik Danışman & Pedagog
www.mehmetteber.com – m.teber@yahoo.com

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat