“Ölüm” korkusunu rakamlarla yenin!

  • GİRİŞ14.05.2014 07:54
  • GÜNCELLEME14.05.2014 07:54

İnsanoğlunun yeryüzüne geldiği andan itibaren yaşadığı iki ana duygudan birisidir ölüm içgüdüsü, diğeri yaşam

Yani yaşam içgüdüsü ve ölüm içgüdüsü, normal ve ruh sağlığı yerinde olan her birey için iç içe geçmelidir. Birinin varlığı diğerinin yokluğunu gerektirmezken; birinin yokluğu, içimizde diğer bir duygunun tek başına varolduğu anlamına gelmez.

Çevrenize dönüp baktığınızda fark edersiniz. Ölümden aşırı derecede korkan insanlar veya sanki ölüm hiç yokmuş gibi sadece yaşama tutunmuş gibi görünen insanlar var. Her iki grup da mevcut.

İnsan psikolojisi açısından bakıldığında yaşam içgüdüsü ve ölüm içgüdüsünün birlikte ahenkle dans ettiği görülür. Çünkü her şeyin varolduğu bir dünyada, ansızın her şeyin yok olduğuna şahit oluyoruz.

…varolanlar yaşam içgüdüsünü temsil ederken; avuçlarımızın içinden yok olup gidenler ölüm içgüdümüzü harekete geçiriyor.

Son dönemlerde aşırı stres, sıkıntı, gerginlik gibi psikolojik gerginliklere dayalı olduğu söylenen ölüm vakalarında artışlar olmaya başlayınca; duygu durum bozukluğu yaşayan kişilerin, kendilerinde “ölüm korkusu” diye adlandırdıkları anksiyete bozuklukları ve panik atak vakalarında da artışlar baş gösterdi sevgili okurlar…

Birileri için kaçınılmaz yaşanan ve aslında normal olduğu halde, beklemedikleri anlarda gelen “zamansız ölüm”ler, geride kalanlar için, kendini korkutup hayatı burnundan getirecek biçimde duygudurum bozuklukları bırakarak gittiler.

Örneğin eşini, kardeşini, babasını, annesini veya en sevdiği başka birini ani bir ölümle kaybeden bayan, zamanla nefes darlığı çekmeye, kalbinde çarpıntılar hissetmeye, boğulacakmış gibi olmaya başladı. Ve fark etti ki “ölüm korkusu” yaşıyor.

Panik atak olarak da adlandırılan ama halk arasındaki deyimiyle “ölüm korkusu” diye nitelendirilen bu hastalık, kısa zamanda herkese yayılmaya başladı. Düşünüyorum da neredeyse grip virüsüne taş çıkaracak bir hızla da yayılıyor.

…genci…yaşlısı…evlisi…bekarı… işçisi… patronu… okumuşu… okumamışı… herkesi bir ölüm korkusudur almış gidiyor…

Aslına bakarsanız sevgili okurlar, yaşam içgüdüsü ve ölüm içgüdüsü, sağlıklı her bireyde bir arada bulunur. Hatta bunun için bize anlatılan bir formül vardı. İlk duyduğumda bana da garip gelmişti.

Hayali bir anlatımla tanımlamak gerekirse şöyle formulize edilmişti:

Yaşam ve ölüm içgüdüsü, birbirini paranteze alan iki kavramdır. Normal sayılan ve sağlıklı olduğu düşünülen kişilerde, yaşam içgüdüsünü temsil eden yaşam parantezi dışarıda; ölüm içgüdüsünü temsil eden ölüm parantezi içerde olur.

Matematikte olduğu gibi iki parantezli bir işlem yaptığınızı düşünün. Dışa çizdiğiniz büyük parantezde yaşam içgüdüsü var, içe çizdiğiniz küçük parantezde ölüm içgüdüsü.

Oran açısından temsil edildiğinde de durum ilginç. Dışarıdaki ana parantezin oranı %51'i gösterirken; içeriye çizdiğimiz ölüm içgüdüsünün oranı ise %49…

Panik atak, ölüm fobisi, korku, gerginlik, anksiyete durumlarında bu formül bozuluyor… ve her şey tam tersine dönüyor… formüldeki oranların yerleri değişiyor.

Ölüm içgüdüsü büyük parantez olarak dışarıya geçiyor. Ve oranı %51'e çıkıyor… yaşam içgüdüsü, ölüm içgüdüsü parantezinin içine girerek küçük parantezle açılıyor ve oranı %49'a iniyor…

"…eee bu ne demek şimdi?" diye soranları duyar gibi oluyorum.

Bu ne demek biliyor musunuz? Aslında siz panik hallerde ölüm korkuları yaşarken, evden dışarı adımınızı atamazken, her an ölecekmişsiniz gibi zannedip hayatı burnunuzdan getirirken, evde yalnız oturamazken, birilerini almadan sokağa çıkamazken, aniden kalbiniz küt küt atıp eliniz ayağınız boşalırken, duvarlar üstünüze üstünüze gelirken, artık yaşadıklarınızdan bıkıp neredeyse intihar etmeyi düşünürken,  zorluklarla kazandığınız üniversitenizdeki sınavlara, evden çıkamadığınız için katılamazken, işyerinize gidip evinizin rızkını temin edemezken, yan komşuya bile gidip iki kelime edemezken, aklınız beyniniz sadece ve sadece ölüm korkularıyla doluyken…vs..vs..vs… aslında sadece %2'lik bir oynama nedeniyle kendinizi bu kadar kötü hissetmiş oluyorsunuz…!

…yani sandığınız kadar kötü durumda değilsiniz…!

…yani sandığınız kadar yaşamdan kopmuş değilsiniz…!

…yani ölüm korkusu duyguları sizi esir almış gibi görünürken, aslında sizi %49 oranında hayata bağlayan başka yaşam enerjileri mutlaka var…!

…yani siz o anda içinde bulunduğunuz sıkıntıdan dolayı, sizi yaşama bağlayanları göremiyorsunuz…!

…yani siz o anda içinde bulunduğunuz durum nedeniyle, sizi yaşama bağlayanları göremiyorsunuz diye, sizi hayata bağlayan hiçbir şey yok değil ki…!

…yani organizmanız, sizi burada tutmak ve hayata bağlamak için acayip biçimde mücadele ediyor zaten…

…yani siz sadece bu oranı düşünseniz, belki hayatınız kolaylaşacak…

…yani SİZ O ANDA KÖTÜSÜNÜZ, ÖLÜM KORKULARI YAŞIYORSUNUZ ama aslında çok iyi olduğunuz dönemlerde yüzünüzün güldüğü, sınavlarınıza girdiğiniz, gezmelere gittiğiniz, işyerinizde rahatlıkla çalıştığınız, kalbinizin olduk olmadık yerlerde atmadığı günlerde, evde rahatlıkla yalnız kalabildiğiniz anlarda, dünyanızın burnunuzdan gelmediği zamanlarınızda da %49'LUK BİR ÖLÜM KORKUSUNU YAŞIYORSUNUZ DA HABERİNİZ BİLE YOK!

Bugün matematiksel çalıştık. Bazen bazı şeyleri anlamak için rakamlara dökmek çok işe yarıyor. Bu nedenle rakamları çok seviyorum. Rakamların hayatımızı kolaylaştırıcı yanlarını da.

Şimdi şu yukarıda anlatılan formülle panik atağınıza ve ölüm korkunuza lütfen çok iyi bir gözle tekrar bakar mısınız?

Ataktan geriye ne kaldı? Ölüm korkusu ne durumda?

Elbette üzerinizi sihir tozu üflenmiş gibi her şey yoluna girmeyecek; ama en azından sandığınız kadar kötü ve vahim bir durumda olmadığınızı lütfen anlamaya çalışın.

İnandığınız şey, bir gün yaşadığınız şey olmaya başlıyor çünkü…

…sürekli öleceğini düşünürse kişi günün birinde zaten ölecek. Gelin görün ki vakti gelmeden defalarca ölümü yaşayarak, nefes almanın tadı nasıl çıkarılabilir?

Burada küçük bir hatırlatma yapmadan da geçemeyeceğim sevgili okurlar! “Ölmekten korkuyorum, ölüm korkularım var, gerçi biliyorum, inanan bir insanım, ölümden korkmamam lazım ama yine de kendimi bu konuda rahatlatamıyorum…” demek; aslında “Bu hayatı kendi isteklerim doğrultusunda rahatlıkla yaşayamadım. Hep birilerinin istediği hayatı yaşadım. Birilerinin bana dayattığı doğruları kuşandım. Birilerinin bastırdığı olayları yaşamak zorunda kaldım. Kendi yolumda yürüyemedim. Kendi istediğim seçenekleri işaretleyemedim hayatımda…” demektir.

Çünkü ölüm korkusu, “yaşamın anlamsızlığı” ilkesine gider. Yaşam neden anlamsızdır? Kişi kendi yolunda yürümemiştir! Falanca için şunu, filanca için bunu yapmıştır. Kendi beklenti ve seçimleri doğrultusunda yaşayamamıştır. Halihazırda yaşadığı hayatta kendisine iyi gelecek bir şeyleri yapmamaya devam ediyordur.

Bunların tamamı bir araya gelince evet kişi yaşıyor, yaşıyor ama nasıl yaşıyor? Kendisi için organize edilmiş ve planlanmış bir hayatı. Emrivakilerle yaşarak.

Sonra ne oluyor? İstediğim gibi yaşayamıyorum, kendimi kafeste hissediyorum duygusu geliyor.

Kişi yaşayamıyorsa? Ve kafeste yaşadığını hissediyorsa?

Bildiniz, kaçınılmaz son! Böylece yaşamın alternatifi devreye giriyor hemen.

Yaşamın alternatifi neydi? Ölüm!

ve ölüm içgüdüsü devreye giriyor. Daha doğrusu iç parantez olmaktan çıkıp, büyük parantez oluyor. Formülün dışında yerini alıyor ve oranı %49'dan %51'e çıkıyor.

Ölüm, yaşamın önüne geçiyor. 2 puan farkla sizi rahatsız etmeye ve zorluklar yaşatmaya başlıyor.

Peki sizler ne yapacaksınız…?

İçinizdeki yaşam içgüdüsünü yeniden yakalamaya çalışacaksınız… bileceksiniz ki en ölmek istediğiniz anda bile, sizin içinizde, sizin parçanız olan diğer büyük çoğunluk, yaşamanız için ve hayatta kalmanız için bir yerlere tutunmaya devam ediyor çünkü…!

Bunu yapabiliyorsanız kendiniz yapın... baktınız olmuyor lütfen bir iki seans psikolojik destek almaktan çekinmeyin.

Sevgiyle kalın...

Not: "Yaşam Koçu" olmak isteyenler için mini duyuru yapayım. Toplam dört günden oluşan (24-25-31 Mayıs-1 Haziran) 40 saatlik Yaşam Koçluğu eğitimi programımıza katılabilirsiniz.

Sizin için hazırladığınız "Uluslararası Profesyonel Koçluk Sertifika Programı"na katıldığınızda Yaşam Koçluğu mesleğine adım atmış olacaksınız!

Detaylı bilgi ve kayıt için 0212 5830022 veya 05327418702 numaralı telefonları arayabilirsiniz. 

Mehtap Kayaoğlu (Psikolojik Danışman&Psikoterapist)
Tlf: 02125830023- 05334880600
mehtapkayaoglu@gmail.com
mehtap.kayaoglu@yuzlesme.tv
http://www.facebook.com/psk.mehtapkayaoglu /
http://twitter.com/mehtapkayaoglu
www.yuzlesme.tv

Yorumlar29

  • Emre 3 yıl önce Şikayet Et
    Ölme korkusu neden var
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Yasemin 4 yıl önce Şikayet Et
    Lütfen bana yardım edin sürekli ölüm korkusu nasıl ölücem öbür taraf nasıl bu acı hep yaşicam diye beynimde saklımdan çıkmıyor beynim sürekli söylüyor kurtulmak ıstiyorum
    Cevapla Toplam 3 beğeni
  • Rukiye 4 yıl önce Şikayet Et
    çok korkuyorum çok olumden özellikle araç kullanıp trafik kazasında ölmekten bu yüzden uzun yola gidemiyorum ailemin yanına gidemiyorum atak geçiriyorum yollarda lütfen bana yardım edin
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Bilal aslan 5 yıl önce Şikayet Et
    Güzel kardeşlerim yukarıda yazılanlara katılıyorum. Kendinizi sürekli olarak ben ölüm korkusunu yenmem lazım diye hedeflemeyin çünkü başaramazsanız çünkü o bizim fıtratımızda ..aslında insan ölüm korkusundan ziyade yani acı çekmekten ziyade öldükten sonra ne olacak diye düşünüyor ilk dedigimi düşünüp endişe duyanda vardır illaki ama sonrası ??.. Ee napcaz ne diyosun diceksiniz ?
    Cevapla Toplam 3 beğeni
  • Şüheda 5 yıl önce Şikayet Et
    Rahatladım iyi geldi teşekkürler
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat