Çocuğunuzun aşırı bağımlılığını engelleyecek öneriler

  • GİRİŞ28.05.2014 08:29
  • GÜNCELLEME28.05.2014 08:29

Kendimizi değerli hissetmenin diğer adı çocuk bence. Çünkü "Amannn beni kim ne yapsın?" serzenişi duygulara çocuk doğduğunda, sanki dünyanın en önemli kişisi bizmişiz gibi hissetmeye başlıyoruz.

Kapıdan içeri girdiğimizde kim çığlık atıyor ki bu hayatta çocuklardan başka?

Veya bizi göremediği için evin içinde dört dönen kim var evlatlarımızdan başka?

Normal ve sevimli ilişkiler içinde dünyanın sekizinci harikası olan yavrularımız, bize karşı aşırı bağımlılık geliştirdiklerinde anne/baba için kabus senaryosunu aratmayacak sahnelerin gelmesine de vesile olur elbet. Bunu ben seanslardan, sizler yaşadığınız olumsuz tecrübelerinizden pekala biliyorsunuz sevgili okurlar.
Ortalama her çocuk yalnız başına kalmaktan kaygılanır. Ne kadar bilinçli anne baba olursanız olun, sizin yanında olmadığınızı hisseden çocuğunuz endişeli davranışlar sergileyebilecektir. Sergilemeyenler de vardır elbet. Zaten yazıyı çocuğu endişelenen ve anne bağımlılığı geliştiren kuzucuklar için yazıyorum.
Çocuklar en fazla ne zaman kaygılanır biliyor musunuz? Hastalandıklarında, şehir değiştirdiklerinde, anne/baba kavga ettiğinde, okula başladığında, iğne/ilaçlı dönemler yaşadıklarında, yabancı bir eve veya ortama gittiklerinde...vs.

Bu tip baş edemeyecekleri yeni ortam ve yeni durumlarla karşılaştıklarında kaygılanırlar ve anne/babaya eskisinden daha çok yakın olmak isterler. Hem duygusal hem nesnel olarak sürekli annebabayla içli dışlı yapışık moda geçiş yapabilirler.

Endişenin seviyesi arttıkça çocuğun ağlama, sızlama, huzursuzluk çıkarma, hırçınlaşma gibi davranışlar geliştirmesi de kaçınılmaz olabilir. Annesinin boynuna yapışmış, ondan ayrılmamak için çığlıklar içinde ağlayan çocuk görmeyen var mı aramızda? Bence yok! Ya bizimki, ya komşununki, ya eltininki illaki görmüşüzdür hepimiz.
En çok gelen soru tam bu noktada düğümleniyor. "Mehtap Hanım, kızımı/oğlumu anaokuluna(veya babaannesine, anneannesine, bakıcısına...) bırakırken kıyameti koparıyor. Yakamıza yapışıyor ve kesinlikle bırakmıyor. Her sabah işe gitmek işkenceye döndü...!"
Haklısınız... cidden sıkıntılı bir durum...
O halde gelsin tek tek yöntemler:

1. Çocuğunuzun sizi yakalayıp bırakmadığı an, onun en korktuğu ve kaygısının tavan yaptığı andır. Dolayısıyla onun kaygısını artırıcı davranışlar yapmaktan kaçının. Bağırıp kızmak, azarlamak, tehditler savurmak kesinlikle yanlış. Üstelik anne babanın da kendisini en fazla çaresiz veya kızgın hissettiği anlardan birisidir bu . Çocuğunuzdan daha çok üzülmek, ondan daha çok ağlamak, onun kaygısından daha yoğun kaygı davranışı göstermek, çocuğunuzu rahatlatmak yerine tam tersi onun olumsuz tavrını artıracaktır. Tatlı ses tonuyla, kararlı şekilde konuşmanız ve sakin olmasını, endişelenmemesini, birkaç saat sonra onu almaya geleceğinizi söylemelisiniz.

"Biricik yavrucuğum, biliyorum ayrılmak istemiyorsun. Ben de istemiyorum ama birimizin işe birimizin okula gitmesi gerekiyor. Hem şu anda bana bu kadar sıkı sarılmana gerek yok! Bence güçlü kollarımızı akşam eve saklayalım ne dersin? Hem sarılır hem oyun oynarız. Hem burada bak babaannen/öğretmenin/bakıcı ablan var. Ben gidince siz oyun oynayacaksınızzzz... heyy yeni oyunlar öğren bana öğret, akşam evde birlikte oynayalımmmm..." gibi.

Birkaç dakika yanında kalmak, tatlı ses tonumuzla yatıştırmaya çalışmak işe yarıyor. Ama gitmemiz gerektiğini istikrarlı ses tonumuzdan anlatmaya çalışmamız da önemli tabii ki.

2. Hatta işin aslına bakarsanız ilişkiyi ilk maddede anlattığım bu seviyeye kadar getirmeyin bile. Çocuğunuzun bacağınıza/boynunuza yapışması, dramatik ve sizin anlayacağınız yollardan ne kadar endişelendiğini gösterme yöntemidir. Siz bu kaygıyı o anda değil, onun öncesinde zaten anladığınızı hissettirmelisiniz. Yani akşam evde onunla vakit geçirirken, bol bol sarılıp öpmeli, sabah ağıtlı ayrılık sarılmalarınnı değil, akşam keyif sarılmalarının daha eğlenceli olduğunu farkettirmelisiniz.

3. Siz işe gittikten sonra çocuğunuzu nelerin beklediğini eğlenceli ve tiyatral bir dille anlatmalısınız.
"Biliyor musun, ben işteyken sen ananenle çok güzel yemekler yapacaksın. Hamur yapacaksınız, poğaça yapacaksınız... ayyy çok eğlenceli... ben de işlerimi bitirip geleceğim ve birlikte yiyeceğiz tamam mı?" gibi. Veya anaokuluna gidiyorsa okulda yapacağı faaliyetlerden bahsetmeniz yararlı olacaktır. Çocuğunuzu bekleyen somut durumları, tiyatral sempatik rahat tavırlarla anlattığınızda çocuğunuzun kendisini güvende hissetmesine yardımcı olmuş olacaksınız. Böylece sizin olmadığınız yerde de güvende olduğunu bilmenin verdiği rahatlamayı yaşatacaksınız.

4. Çocuğunuzu bırakmadan önce, ayrılığın acılı sahnelerine vurgu yapan değil, dönüşünüzün eğlenceli tarafına hatırlatma yapmayı unutmayın. Yani bağırıp çağırırsan sana çok kızarım değil, akşam eve döndüğümde seninle boyama yapalım, birlikte saklambaç oynayalım, evcilik oynayalım, gibi.
Aslına bakarsanız akşam eve döndüğünde anne/babasıyla kaliteli ve oyun merkezli keyifli zaman geçiren çocuklar ayrılık kaygısı yaşamaz. Onlar bilirler ki gündüz birkaç saat ayrı geçecek ama akşam buluşma vakti herkesin birarada mutlu olduğu eğlenceli saatlere dönecek. Çocuk, duygusal ihtiyaçları karşılanıyorsa huzurludur. Duygusal ihtiyaçları karşılanmıyorsa sinirli, ters, asabi, inat ve kaygılıdır.

5. Çocuğunuzla yalnız kaldığınız zamanların çoğunda sarılın öpün. Onunla oyunlar oynayın. Bu oyunların ve muhabbetin arasında sabahları ne kadar güzel sarılıp ayrıldığınızı, tatlı tatlı vedalaştığınızı konuşun. "Sen okulda arkadaşlarında oyun oynarken ben de iş yerimde işlerimi bitiriyorum. Akşam olunca da ne güzel böyle birlikte oyunlar oynuyoruz değil mi? Sabahları da uyanıyoruz, hazırlanıp çıkıyoruz evimizden. Veeee herrrrkessss kendi faaliyetlerinin başına geçiyor.... yaşasınnn biz çok akıllı uyumlu bir aileyiz değil mii...?" gibi havaya girmesine vesile olan konuşmalar yapın.

6. Ayrılma ve vedalaşmalar için komik, hoş, eğlenceli ritüeller bulun. Çocuğunuzla vedalaşırken bu ilginç sarılmalar ve farklı vedalaşmaları kullanın. Hani komedi filmlerinde vs vardır ya bazı garip vedalaşmalar! Böylece o vedalaşmaları yaparken gülüp eğlenirsiniz. Çocuğunuzun dikkati ayrılma anınıza değil, vedalaşma şeklinizdeki eğlenceye odaklanır. Çapraz öpücükler, ters sarılmalar, tokalaşma öncesi uydurduğunuz el oyunları vs her şey olabilir...

7. Çocuk sizden ayrılmakta zorlanmasın diye, gün içinde onu hatırladığınızı ve onun da sizi hatırlamasının normal olduğunu anlayacağı tatlı ritüeller geliştirebilirsiniz. "Bakalım bugün yemekte ne olacakmışşş? Eğer bizim iş yerinde patates kızartması olursa ben senin için de yiyeyim tamam mı? Eğer sizin ikindi vaktinizde elmalı kek olursa sen de benim yerime ye... aaayyy çok merak ettim ne çıkacak acaba? Kim kimin yerine ne yiyecek? Oooppsss bir de bakıyormuşuz ki ikisi de çıkmamış! O zaman herkes kendisi için yiyecek demektir... " gibi.

8. Bazen sizden ayrılmasını kolaylaştırıcı nesneler işe yarayabilir. Mesela eski bir kartınızı, eşarbınızı, cüzdanınızı, kolye veya ona benzer bir eşyanızı çocuğunuza verirsiniz. Ben yeğenimden ayrılırken uyguluyorum bu yöntemi çok işe yarıyor. Ankara'da yaşıyorlar ve bizden giderken üzülüyor haklı olarak çünkü biz de üzülüyoruz. Onun çok sevdiği, benim tişörtlerimden birisini ona hediye ediyorum. "Ecrinimmm bitanem... sen al bu tişörtümü, geceleri giyinirsin... bana sarılmış gibi hissedersin, ben de senin bana verdiğin bileziği hiç çıkarmayacağım. Böylece ikimiz birbirimizin yanında gibi hissederiz olur mu?" şeklinde. Ayrılık acısını inanılmaz hafifletiyor. Ankara'ya gidince belki bir iki gece giyiniyordur sonra bir kenarda duruyordur bluz. Ama önemli olan o anki ayrılma kaygısını yatıştırması. İşlem tamam!
İlk etapta aklıma gelenleri sıraladım. Tüm bunları uygulayın, alt yapı sağlam olsun ve çocuğunuz sizden ayrılırken gerginlik oluşturmasın. Herşeye rağmen hala sıkıntı yaşatıyorsa bunun için bireysel destek almanız gerekiyor.
Sevgiyle kalın...

Mehtap KAYAOĞLU (Psikolojik Danışman &Psikoterapist)
Tlf: 0212 583 00 22- 0533 488 06 00
mehtap.kayaoglu@yuzlesme.tv
mehtapkayaoglu@gmail.com
http://www.facebook.com/psk.mehtapkayaoglu
htttp://www.twitter.com/mehtapkayaoglu

Yorumlar4

  • A. Aydın 9 yıl önce Şikayet Et
    Çocuk neden ağlar...?. Ah, çocuklar ağlamak yerine hissiyatlarını dile getirebilseler şöyle diyecekler herhalde: Anacığım! (Anne ile ANA arasında fark olduğunu en iyi çocuklar bilirler). Ben aç kalayım, elbisem hep yeni olmasın, pahalım oyuncaklar yerine oyuncaklarımı ben kendim yaparım, dışarıda her gördüğümü istemeyeceğim, pahalı özel okullarda okumak da istemiyorum, ...istemiyorum,...istemiyorum; BEN SADECE ANAMI YANIMDA, EVİMDE SADECE BANA VE BİZE ŞEFKAT KANATLARINI AÇMIŞ BİR SİYANET MELEĞİ GİBİ GÖRMEK, HİSSETMEK, DOYMAK VE BÖYLECE SENİN ŞEFKATİNİN HİMAYETİNDE RUHİ KEMALATIMA ÇIKMAK İSTİYORUM. NE OLUR ANA ŞEFKATİNDEN BENİ MAHRUM ETME. OLMAZ OLSUN BENİ SENDEN AYIRAN İŞLER, VAZİFELER, ÖĞRETMENLİKLER, DİZİLER, GEZMELER. SENİN HAKİKİ İŞİN BEN; BENİM İHTİYACIM VE EN TESİRLİ ÖĞRETMENİM SEN! VALLAHİ EMİN OL Kİ; SENİN YERİNİ SENDEN BAŞKA HİÇ KİMSE TUTAMIYOR DA ONDAN AĞLIYORUM, BANA HUYSUZ DEMEYİN!
    Cevapla
  • Sahra- 9 yıl önce Şikayet Et
    Çocuğum beni bırakıp okula gittiği zaman... ağlasa da onun bir müddet sonra o ortama alışacağını ve orada yaşadıklarıyla,arkadaşlarıyla mutlu olacağını bildiğim için bir de bırakıp gien ben değil de o olduğu için çok üzülmüyorum ve anı kurtarmaya çalışıyorum.. Ama ben onu bırakıp gitsem mesela işe,tatile, gezmeye yani kendim için birşeyler yapmak üzere onu terkedip gitsem buna dayanamam..Çocuğumla beraber ben de ağlarım eminim öyle güçlü olamam..Ne gittiğim yerde huzurlu olurum ne gittiğim yere huzur veririm..Bırakıp gitmek geride kalmaktan daha kolay,o geride kalmasın da bırakıp giden olsun o beni evde beklerken ben gittiğim yerde işime nasıl yoğunlaşırım nasıl verimli olabilirim..benim dünyamda bunların cevabı yok çünkü hayatı o çocuğun gözleriyle görmeye öyle alışmışım,elimde değil..
    Cevapla Toplam 4 beğeni
  • Bir Allahın kulu işte 9 yıl önce Şikayet Et
    Selam Mehtap Hanım! 2. Ve yaratılmışta beklentilerinde fazla olmaması gerekki sükutu hayale uğranmasın. İlla şefkati tensel hissetmek is terse insan dedim ya bir taş, bir oyuncak, bir hayvan bir nesne..İnanın sahte yapay beklentili ve nihayetinde acıtacak şefkat,sevgi gösterilerinden çok daha iyidir. Kimbilir belki kadının kucağındaki çocuğada, içindeki çocuğada Allahtan sonra en iyisi bizzat kendisinin şefkati ..Çünki arayışının, hissettiği eksikliğin farkındasınızdır. Mehtap Hanım anlaşılmaz oluyor sözlerim belki biliyorum ama diyorum ya her bir insanı ancak tam manasıyla ancak şah damarından yakın olan Yaratıcısı anlar.Ve her derdine yegane ilaçtır. Yeterk i o dermanı hissedebilecek algılarınız açık olsun. Buda Yaradanı sevmekten başka bir şeyle olmuyor.Annelere gelince lütfen sevip sahiplenemeyeceğiniz çocuğu doğurmayın.
    Cevapla
  • Bir Allahın kulu işte 9 yıl önce Şikayet Et
    Selam Mehtap Hanım! . Ne kadar güzel anlatmışsınız öyle bir anneye çocuk olmak isterdim. Şimdiki anneler o kadar bilinçli yetişmesi gerekir ki böyle dört bir yandan eğitici öğretici yol yöntemler öğrendikleri için. Biz zamanında kendimizi hep ana çocuk bakım ve sağlığı konulu kitaplarla yetiştirmeye çalıştık araştırdık sorduk öğrendik. (kah uygulayabildik kah şartlar müsaade etmedi)Şimdikilerin ayağına geliyor, şartları daha müsait gerçi okudukça bu seferde çok pirpirik oluyorlar ya. Hiç bir şeyi abartmamak lazım aslında. Şefkat o kadar güzel bir şeyki inanın bazen onu bir taşta bile arayabiliyor insan. sığınarak sarılarak ama şunu öğrendim cevabınızı ancak bir takım algılarlarınızla alsanız , daha açık ve net beklerken bunada şükür Yarabbi diyerek mahçup olsanız bile biliyor ve inanıyorsunuzki Allahtan şefkatlisi yok.Saçmaladımmı bilmiyorum ama anlatmak istediğim şu sanki her anne bir değil.
    Cevapla
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat