Çocuğunuzla işbirliği yapabilmeniz için…!

  • GİRİŞ25.06.2014 07:24
  • GÜNCELLEME25.06.2014 07:24

Hem dünyanın en vazgeçilmez neşe kaynağı hem de insanı çıldırtabilecek potansiyele sahip yaramaz yumurcakları.

Onlarla işbirliği yaptınız, yaptınız. Aksi halde ellerinde oyuncak olmaktan öteye geçmeyen bir hayat yaşamaya mahkûmsunuzdur sevgili okurlar.

Çocuklarla işbirliği yapabilmemiz son derece önemlidir. Günümüz anne/babaları evlatlarıyla işbirliği yapmayı bilmiyor maalesef. Ya gereğinden fazla baskıcı ya da lüzumsuz düzeyde anlayışlı davranışlar sergiliyorlar. Oysa minik ipuçlarını yakalayarak istediğiniz gibi kaliteli çocuklar yetiştirmeniz mümkün. 

Hep iyi olmalarını umuyoruz. Kızıyoruz, anlatıyoruz, tehditler savuruyoruz, olmadı yalvarıyoruz. Bozuntuya vermeden rüşvetler teklif ediyoruz. Yine olmadı kendi geçmişimizden muhteşem(!) örnekler veriyoruz. Yine tık yok! Ufak ufak kızmaya başlıyoruz. Üslubumuzu hakarete vardırıyoruz. Maalesef sonuç aynı, ona ulaşamıyoruz.

Yaş özellikleri ve gelişim süreçleri göz önüne alınacak olursa, farklı yöntemler kullanmanız gerekiyor. Ama ortalama her çocuğun en sevdiği durumları sıralayayım dilerseniz:

1. Mümkün olduğunca açık/net ve en önemlisi kısa konuşun.

Çocuklarla çalışanlar bilirler. Onlar söze başladığınızda ilk iki üç cümleyi dinlerler, ardından gelen tonlarca konuşmanızın çoğunu anlamazlar bile. Siz konuşursunuz, çocuk anladı zannedersiniz, onun bir şeyden anladığı yoktur. Çocukla iletişim kurmanın en net yolu, her ne söyleyecekseniz onu ilk cümlelerinizde net olarak belirtmekten geçer. 

"Senin kardeşine bu şekilde vurmanı istemiyorum. Kardeşinin canı yanıyor." diye başlarsınız, ardından durumu aydınlatacak gerekçeleri sıralarsınız. "Birilerine vurarak değil, ondan oyuncağını geri almak istediğini söyleyerek de alabilirsin arabanı. Bunun için vurman gerekmez ki! Konuşarak almaya gücü yetmeyen kişiler vurur. Sen çok tatlı konuşuyorsun. Bence kardeşini ikna ederek alabilirsin... ben babandan alışveriş için para isterken vuruyor muyum? Rica ediyorum ve alıyorum..." gibi. 

2. Söylemek istediğiniz şeyi, gerçekten söyleyin. Aklımızdaki başka, ağzımızdan çıkan başka olmasın. 

Bu, milletçe yaptığımız tipik bir hata. Hatta siyasiler bile yapıyor, ardından o meşhur ifadeyle durumu kurtarmaya çalışıyorlar malum: “Maksadını aşan bir ifade oldu”

"Senin şu halin beni deli ediyor!" diye başlayan cümlelerde asıl niyet çocuğumuzun doğru davranışı yapmasını sağlamaktır. Gelin görün ki cümleyi öyle bir yerden kurarız ki ne çocuk doğru davranışı yapmayı öğrenir ne de biz huzur bulabiliriz. 

"Seni doğurduğum güne lanet olsun..." ile başlayan "Kızın sen laftan anlamıyor musun?" cümlesine kadar uzanan kocaman bir yelpaze var ailelerimizin dilinde. Temelde hepsinin niyeti aynı; çocuğa doğru yolu göstermek. Oysa niyete bakın, ağızdan çıkan söze bakın! İkisi birbirini tutuyor mu elinizi vicdanınıza koyarak söyleyin. Tutmuyor değil mi?

Eğitim hatası yapmamak ve çocukla işbirliği yapabilmek için niyetimizle ağzımızdan çıkan sözün birbirini karşılaması gerekir. Niyet iyi, ağızdan çıkan söz kırıcı veya aşağılayıcıysa, dünyanın en harika cümlesini bile kurmuş olsanız işe yaramaz! Çocuğunuzla işbirliği yapamazsınız! 

3. Çocuğunuzun yaşına uygun olarak –ki bunun için her yaşın gelişim aşamaları hakkında bir fikriniz olmalı- seçenekler sunun. “Yerine koymadan kaybedemezsin.” ilkesi gereği, vazgeçirtmek istediğiniz durumun yerine koyabileceği seçenekleri olmalı. Kumandayı elinden bırakmıyorsa, daha iyi bir seçenekle yaklaşmalısınız. Kuru kuruya “Bırak onu!” emri işe yaramıyor çünkü biliyorsunuz değil mi? 

4. Yaşam için yaşa uygun ilkeler ve aile içi kurallar koyun. Uyulmasını sağlayın.

Çalıştığımız ailelerin ana sorunu kural koyamamak değil, buraya dikkat! Kuralı koyuyorlar ama kuralı uygulatmayı bilmiyorlar! Asıl olan kural koymak değil, koyduğunuz kuralın evin içinde işlemesini sağlamaktır zaten. Aksi halde kural koymanın bir anlamı yok ki. Hatta uygulanmayan kurallar koymayı makus talih haline getiren ailede yetişen çocuk, ilerki hayatında bol bol kural çiğnemeyi öğrenir. Çiğnerde çiğner... niçin uysun ki? Onun büyüdüğü evde kurallar çiğnenmek için vardı. 

5. Zor durumların üstesinden gelebilmek için espri/nükte kullanın. Çok işe yarıyor, deneyin.

Çocuklara emirle, kızarak, bağırarak yaptıramadığınız pek çok şeyi, espriyle, oyunla, şirinlikle hemen yaptırabilirsiniz. Diyelim ki akşam oldu, çocuğunuzun uyku saati geldi. Uyumadan önce tuvalete gidip ihtiyacını gidermesini istiyorsunuz. "Hadi oğlum tuvalete gidelim.." dediniz gitmedi. "Her gece aynı şey... çıldırtma beni... vallahi akşam olunca sinirlerim bozuluyor artıkkk! Yeter yahuuu! Her gün aynı şey için tartışılır mı? Delirtme beniiii" diye bağırıp duruyorsunuz. Bu tip anlara oyun ve espri yerleştirseniz çıldırmanıza gerek bile kalmaz. 

Çocuk tuvalete gitmek istemedi. "Ahaaaa... yaşasın tuvalet boş... kimse benden önce tuvalete gidemez... önce ben oturacağım tuvalete...ohhh canıma değsinnn... yehuuu..." tarzında sözlerle tuvalete doğru koşar gibi yapıp, hatta koşarak oğlunuzdan önce gitmeye çalışır gibi yapabilirsiniz. Çocuk bu! Oyun oynayacak ya! Sizden önce koşmaya çalışır. Sizin  numaradan ayağınız takılır, oğlunuz öne geçer... derken bakmışsınız oturmuş bile... ona kazanma zaferi yaşatırken, içinizden onu tuvalete sokmuş olmanın rahatlığını yaşarsınız.

Oyuna çevirerek, yaşına uygun espriler üreterek her şeyi yaptırmanız mümkün.

6. Yaptığı güzel davranışların ödülü, olumsuzlukların cezası hakkında fikir edinmesini sağlayın. 

Cezalar ve ödüller abartılı olmamalı. Ceza, yapılan davranışın yanlış olduğunu anlamasını sağlayacak nitelikte olmalı. Bizdeki cezalar genelde anneden nefret ettirecek nitelikte ayarlanır. Çocuk yanlışını anlamak yerine, anne/babasının merhametsiz ve anlayışsız olduğunu düşünür. Bu konu uzun biraz ayrıca yazı yazayım ödül ve ceza hakkında.

7. Evde kimin patron olduğunu anlamalarını sağlayın. Kusura bakmasınlar ama anne/babaysak, iki gömlek öndeyiz. Bu durumu bilmeleri gerekir. Aksi halde bizimle yarışmaya başlıyorlar ve kim kimin anne/babası roller karışıyor. 

Aslına bakarsanız zor değil… çocuklarla işbirliği yapmak, yetişkinlerle işbirliği yapmaktan çok daha kolay. Yeter ki nasıl yapacağınızı bilin. Uygulamaya çalışın okuduklarınızı. Baktınız olmuyor bir uzmana başvurun.
Bugün biz onlarla işbirliği yapmazsak, yapmayı beceremezsek, çocuklarımız işbirliğine açık düşünce süreçleriyle büyümüyor. Baskıcı, yayılmacı, fırsatçı,…vs. her türlü arızalı yolu öğreniyor; ama işbirliği fikrine kapatıyor kendisini. Ardından büyüyor. Yaşadığı ülkede çeşitli önemli kademelerde göreve geliyor. Ama kendisiyle bağlantılı diğer birimlerle işbirliği yapmayı bilmediği için olan biz vatandaşa oluyor.

Sevgili anne/babalar lütfen çocuklarınızı çok iyi yetiştirin! Şikâyet ettiğimiz herkesin çocukluğuna gitme şansımız olsa, kim bilir orada ne tür çocuk yetiştirme sahneleriyle karşılaşırdık!

Sevgiyle kalın...

NOT: Sevgili Konyalılar! 30 Haziran Pazartesi akşamı saat 22.00'de Konya Büyükşehir Belediyesi"nin organize ettiği Ramazan Şenlikleri organizasyonuna konuşmacı olarak katılacağız. Sevgili kardeşim Yaşam Koçu Sefer Kayaoğlu ile birlikte sizlere "Aile içi iletişim ve mutluluk töyoları " konulu güzel bir sunum yapacağız. Gelmek tanışmak isteyen herkesi bekleriz. 
Mehtap KAYAOĞLU (Psikolojik Danışman &Psikoterapist)
Tlf: 0212 583 00 22- 0533 488 06 00
mehtap.kayaoglu@yuzlesme.tv
mehtapkayaoglu@gmail.com
http://www.facebook.com/psk.mehtapkayaoglu
htttp://www.twitter.com/mehtapkayaoglu

 

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat