Ev buzağısından devlet başkanı olur!

  • GİRİŞ17.11.2009 12:53
  • GÜNCELLEME17.11.2009 12:53

Soru: 42 yaşında erkeğim. İyi bir şirkette yönetici olarak çalışıyorum. Ama kendime hiç güvenim yok. Sanki hep bir şeyleri eksik yapıyormuşum duygularına kapılıyorum. Geçmiş hayatımla bağlantılı düşününce aşırı sinirli bir baba, silik bir anne resmi var beynimde. Babamız çok kızar azarlardı beni ve kardeşlerimi. “Sizden adam olmaz!” sözünü çok defa duyanlardanım. O günlerin bugünüme etkisi olduğunu tahmin ediyorum elbet. Ama bu duygudan nasıl kurtulabilirim? Bizim oraların bir sözü vardır “Ev buzağısından dana olmaz” diye. Ne kadar uğraşsam boş gibi geliyor. Terapi görmem şart mı? Kendi kendime atlatabilir miyim? Bu durum hakkında ayrıca yazacaklarınızı da merak ediyorum. İyi çalışmalar.

Cevap: “Senden adam olmaz!”

“Ev buzağısından d… olmaz!” (Çok af edersiniz ama atasözü böyle J )

Psikolojik dünyamızın önemli temel taşlarından birine işaret eden sözlerdir atalardan kalan bu cümleler. Atalarımız pek çok zamanlar süper cümlelerle ifade etmiş yaşanılanları. Ama bazı sözlerimiz de var ki! Keşke olmasaydı diyesi geliyor insanın! Çünkü bizi yanlış yönlendirdiklerini, maksadını aşan bir durumu devreye soktuklarını görüyoruz maalesef.

“Senden adam olmaz!” bunlardan birisidir. Bir baba… öp öz evladına… aklına estikçe… her kızdığında… her sinirlendiğinde… her bozuk atmak istediğinde bu sözü söylerse ne olur?

Ne olmaz ki?

Kendisini doğrulayan kehanet gerçekleşir…!!

Günün birinde çocuk cidden adam(!) olamaz! Tabii babasına göre bir adamlıktan söz ediyoruz. Gelişemez… yetişkin olamaz… iç kaygıları/iç korkuları onu yer bitirir… tabiri caizse bir baltaya sap olamaz! Ve baba yeni tarihi sözünü açıklayabilir: “Yaa… ben demedim mi senden adam olmaz diye! Nasıl da bildim! Ben oğlumu bilirim! Adam olamadın gitti!”

Oysa… oysa psikolojide bu duruma “KENDİNİ DOĞRULAYAN TEORİ” denilir. Bir sözü/cümleyi/durumu ne kadar çok tekrar ederseniz, çocuğunuz kendisini o düşünceye yatırır. Onunla yatar onunla kalkar. Hayatının merkezindeki düşünce döngüsüne dönüştürür. Ve tüm sistemini, en fazla duyduğu bu benzetmeleri gerçekleştirmek için harcar yakıtını. Böylece kehanet gerçekleşir! Bizden adam olmaz!

İnanılmaz bir haksızlıktır bu durum, inanılmaz! Önce söyle… tüm organizasyonu bu düşünceye kilitle… sonra da her şeyi nasıl da biliyorum edasıyla, öp öz evladının başına getirdiklerinin faturasını, yine hayatını mahvettiğin evladının kendisine kes! Nasrettin Hoca’nın yavuz hırsızı bile utanır böyle babaları görünce…

Aynı hata ev “buzağısından…” tabiriyle başlayan atasözünde de gizli.

Bu millet pek çok kereler kendi içinden çıkan değerleri görmedi! Göremedi.

Ev buzağısından bir şey olmaz diye yazdı bilinçaltına! Hem kendisine hem de içinden çıkan değerlere haksızlık etti!

“Terzi kendi söküğünü dikemez” dedi… terzilerin ve diğer meslek gruplarının iş ve meslek ahlakı duruşlarından şüphelenmemize neden oldu! (metaforik olarak)

“Hocanın dediğini yap, yaptığını yapma!” dedi… insanların “meslek/yaşam uyumsuzlukları şarttır” gibi bir yanılgıyı zihnimize yerleştirdi. “İçerdeki ben” ile “dışarıdan görünen ben” arasında zaten var olan uçurumları, korkunç düzeylere çıkardı. Kime inanıp kime inanamayacağımız konusunda kafalarımızı iyice karıştırdı. Derken hocanın söylediklerinin, “uygulanabilirleri değil” tam tersine kendisinin bile yapmaktan geri durduğu lüzumsuz sözler olarak algılamamıza vesile oldu. “çok işe yarasaydı söyledikleri, kendisi yapardı zaten” dedirtti hepimize!

 Ev buzağısından d… olmaz dedik… yurt dışından eğitimciler getirttik!

Ev buzağısından d… olmaz dedik… Amerika’nın kendi işlerine bile yaramayan kişisel gelişim programlarını ülkemizin güzel insanlarına dayadık!

Ev buzağısından d… olmaz dedik… dizi filmlerimizde bile kanser olan başkahramanı koştur koştur Amerika’ya veya Avrupa ülkelerine tedaviye yolladık! Senaryo gereği!!

Ev buzağısından d… olmaz dedik… en yakın akrabamızın mesleki yeterliliğine güvenemedik. Başka yerlerden başka insanların tavsiye edeceği kişi ve kurumlar aradık durduk!

Özetle…

Özetle hata yaptık sevgili okurlar!

Hayatımızı güzelleştiren atasözlerini inanılmaz seven; radyo/tv programlarımda bol bol kullanan birisi olarak şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, bazı atasözlerimiz maksadını aştı. Bize farkında olmadan yanlış mesajlar verdi. Adeta tuzak kurdu yaşamlarımıza.

Kaldı ki Peygamber(a.s) Efendimize, Peygamberlik makamı indiğinde ev halkının aynı mantıkla yaklaştığını düşünebiliyor musunuz? “Yaa bu bizim çocuk! Nerden bilsin yaa!” üslubuyla yaklaştığını düşünebiliyor muyuz ev halkının! Ona ilk inananlar, peygamberliğini kabul etmek suretiyle ona ilk değer verenler en yakınındaki insanlardı. “ev”inin içindeki kişilerdi. Eşiydi… oğluydu… yakın dostuydu.

Ne yapalım? Beyefendinin sorusuna gelirsek. Kendinize güvenin. Sizden/ bizden/ hepimizden adam olur merak etmeyelim. Ben kimim? Neyim? Ne istiyorum? Nerden geldim, nereye gidiyorum? Sorularının cevabını bulmanız, kendilik değerleriniz hakkında olumlu yatırımlar yapmaya başlayacağınız anlamına geliyor. Evet bir miktar psikoterapi görmeniz fena olmaz. Çünkü cümlelerin oluşturduğu bilinçaltı yıkımları, yine cümlelerin ve “söz”ün iyileştirmesi, yani konuşma terapisinin devreye girmesi gerekir. Terapi ile üstesinden gelirsiniz merak etmeyin.

Son olarak sevgili okurlar! Ev buzağısından herrrr şey olur her şey…

İyi bir doktor… iyi bir kasap… iyi bir öğretmen… iyi bir fırıncı… iyi bir pazarcı… iyi bir yönetici… iyi bir tekstilci… vs vs her şey olur. Yeter ki biz kendi içimizde büyüyen, bizim değerlerimizi iyi algılayan, bizim toplumumuzun ihtiyaçlarını iyi belirleyen güzel insanlar olalım.

 “Ev”de yetişen… “ev”inin yaşam standartlarını bilen… “ev”inin ihtiyaçlarını iyi belirleyen… “ev”indeki herkesi tüm kalbiyle seven… “ev”i için her türlü fedakarlığı yapabilecek… “ev”inin içindeki insanları korumak için yanlış adımlar atmaktan imtina edecek… “ev”i için çalışıp “ev”indekiler için emek harcayacak bir insandan her şeyin en iyisi olur… hatta devlet başkanı bile olur...

Mehtap KAYAOĞLU / Haber 7
(Danışman Psikolog&Psikoterapist)
mehtap.kayaoglu@yuzlesme.tv
Telf: (0212) 583 00 22

Yorumlar8

  • Yavuz Selim 16 yıl önce Şikayet Et
    iNSANIN ÖZELİNE GİRMEK KİMSENİN HADDİ DEĞİL!. Ben de 45 yaşındayım, bir sürü ünvanım var, bir kamu kurumunda yöneticiyim. Mektuptaki şahısla aynı şeyleri yaşıyorum ve hala kendimi babama, çevreme isbatlama kaygısıyla işler peşinde koşuyorum. Kınanmalı mıyım? İnsanları evlilik hususunda bende yargılıyorum ya bu bir hanıma yapılamaz. Çünkü bizim toplumumuzda bayanlar konumu maalesef pasif durumda, yani kendileri bile karar veremiyorlar. Koca parti liderleri bekar adam yerine koyuyorsunuzda? Ama o makamdakileri eşsiz ve de çocuksuzsa seçmemek lazım.
    Cevapla
  • muhalif 16 yıl önce Şikayet Et
    Laf ola. Sayın Demir belki Allah bu dünyada bu hanım için bir eş yaratmamıştır. Evlilik istemekle olan bir şey değildir. Her haliyle zaten nasip işidir. Size ne hanımefendinin medeni halinden. Yazdıklarında yanlışlık mı gördünüz?
    Cevapla
  • feylasof 16 yıl önce Şikayet Et
    evin buzağısı sözüne dair. yahu mehtap hanım buzağı lafını çok rahatlıkla kullanırken, dana ya neden haksızlık edip kullanmadığınızı anlayabilmiş değilim. Kuranı Kerimde annesinini adını taşıyan bir sure bile olduğu halde.
    Cevapla
  • engin ecni 16 yıl önce Şikayet Et
    asil insanlar. bir hadis aklıma geldi yanlışım yoksa ÇOCUKLARINIZA ASİL BİRER İNSAN GİBİ MUAMELE EDİNİZ
    Cevapla
  • engin temiz 16 yıl önce Şikayet Et
    tşkler hocam. o kaddar güzel bir noktaya değinmişsiniz ki, hepimizin canını yakan bir nokta. hele sonunda,daha ilk hatanda o "ben demiştim..." kısmı tam bir felaket. ne olur demiş olsanız bile ortaya bir olumsuz durum çıktığında bu lafı yutun göreceksniz çok şey kazanacaksınız. atalarımız her şey 4x4 lük bilseydi şuanda toplumsal hiç bir acımız olmamalıydı.atalarımızda hatalar yapmış olabilir.atasözleri de kul sözü olduguna göre,geçerliliğini kaybedebilir.
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat