Çözüm Süreci’ni tehdit etme dönemi bitti

  • GİRİŞ10.10.2014 10:19
  • GÜNCELLEME10.10.2014 10:19

3 günün görünen bilançosu bu.
Peki ne için? Talep ne?
Başta olayların “sorumsuzu” egemen Kürt siyasal hareketi olmak üzere kimse bu basit soruya cevap veremiyor.
Dün, bir dönem Kürt coğrafyasının en genç ve parlak lideri diye cilalanan HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş kameraların karısındaydı.
Uzun uzun edilgen cümleler kurdu, arkadaşlarının klişelerinin altını çizdi. Ama konuşmasında “serhildan” çağrısıyla sokağa döktükleri ve birbirine kırdırdıkları 23 Kürt'ün sorumluluğunun kimde olduğuna dair tek bir satır yoktu.
Henüz iki ay önce ülkenin Cumhurbaşkanlığına aday olan parlak liderin, seçilmesi halinde nasıl bir performans sergileyeceğinin işareti ise netti:
“Biz 23 kişiyi öldürün diye sokağa çıkın demedik!”

Kürt'ü Kürt'e kırdırdılar
Demirtaş’ın toplantısı Diyarbakır’da olduğu için tabii bir gazeteci çıkıp da öldürülen 23 kişiyle ilgili “hakiki” bir soru soramadı. Zira son üç günde, HDP’li vekillerin ve yandaş gazetecilerinin “Çözüm sürecini bitiririz" tehditlerinin gerçekleşmesi halinde bölgeyi nelerin beklediğinin bir provası sergilenmişti.
Ölümlerin peşine düşen Al Jazeera’nın haberine göre 3 günde 23 kişi, linçler ve PKK-Hüda-Par gibi karşıt grupların çatışması sonucu hayatını kaybetti. Yani karşısına serhildan çağrısıyla çıkılan devlet değil, sokağa kim çıktıysa, bu insanları da o öldürmüştü.

Bu üç günde, savaşta bile dokunulmayan ambulanslar kundaklandı. Yanlarında çocukları ve eşleri olduğu halde, adamların uzun sakalları infaz gerekçesi sayıldı. PKK’nin puslu havada pıtırcık gibi türeyen YDG-H türü altyapıları, sosyal medyadan yaptıkları çağrılarla kentlerde katliamlara zemin hazırladı:
“Kürdistan ve TC’de tüm asayiş güçlerimizin dikkatine silahlanın! Hizbul kontra Hüda-Par üyeleri görüldükleri yerde infaz edilecektir!”
Siyaset “fiilen” yasaklandı. Partilerin binaları bombalandı, yakıldı.
Yoksul Kürt esnafının ekmek tekneleri yağmalandı.
Orduyu “göreve çağıran” özgürlük hareketi!
Bu acı ve ürkütücü tablo üzerine bölgede bazı illerde sokağa çıkma yasakları ilan edildi. Okullar kapatıldı, fırınlar bile çalışamadı. 
Ancak gariptir ki, bu olağanüstü hale “gel gel” yapanlar, faturayı da; 2 yıldır yürüttüğü Çözüm Süreci’nde PKK’lilerin sınır dışına çekilişini izleyen, karakol saldırısı gibi tacizlere cevap vermeyen hükümete kestiler.
Dünyanın herhangi bir demokratik devleti, kenti esir alan böylesine bir vandalizm ve terör karşısında halkının, sorumlu olduğu güvenliğini sağlamak için başka ne yapabilirdi cevap sizin.
Avrupa’da eylemleri örgütleyen bir PKK'linin twitter’da yayımladığı talimat, size olası sonuçlar hakkında fikir verebilir sanırım:
“Avrupa’da yapılan eylemlerde asla ama asla bir yere zarar verilmemeli! Bu ayağımıza kurşun sıkmak demektir!”
Ne var ki her dilde, özgürleştirmeye çalıştığını söylediği halkını, olağanüstü hale mahkûm etmeye çalışan yapılara ve aydınlara ne dendiğinin cevabı anonim.

Yazının tamamı için tıklayın...

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat