CHP’nin 10 Kasım’da Atatürk için mevlit okutmasına “CHP Cumhuriyet için mevlit okutmuş. Utanmıyorlar” diyerek tepki göstermiş.

Hangi haber sitesini tıklasam, beyefendinin bu açıklaması üzerine eleştirilerle karşılaşıyorum.
Eleştiri sahiplerinin hassasiyetini anlıyorum. Dini bir pratiğin gerçekleştirilmesinin utanç vesilesi sayılması üzerine söz söylemek gereksiz. Faşizan bir kafanın sıradan bir çıkışı işte. Ne var ki konuyu bu boyuttan çıkartıp, akıl verdiği siyasi partiye nasihat şeklinde değerlendirirsek, çok yanlış bir şey söylemiyor bence.

Zira CHP’nin şu an ihtiyacı olan “takiye”den ziyade doğal seçmen kitlesini konsolide etmek. Çünkü partinin üst aklı, henüz kendisine oy veren kitleleri bile tatmin edemeyecek kadar sıkışmış durumda.

CHP önce doğal seçmeni Alevileri görmeli

Düşünün, seçmenlerinin kahir ekseriyeti dindarlar olan bir partinin Başbakanı çıkıyor. Doğru düzgün oy alamadığı bir kesimi ilk gündemi yapıyor. Onlarla ilgili olarak çatır çatır tabu yıkıyor. Evet Başbakan Davutoğlu’nun Alevi Açılımı’ndan ve “resmî” Dersim Katliamı özründen bahsediyorum.
Buna karşın ana muhalefet lideri, neredeyse tamamının oyunu aldığı bir kesime yönelik rakibinin yaptığı hamleyi ağzına bile alamıyor. Aynen, CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun, Alevilerin tarihi acısına yönelik resmî kabulü yumuşatmaya çalışmasından söz ediyorum.
Dün hükümetin resmî söylemde gedik açan özrünü savuşturmak üzere kameraların karşısına geçen CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu’nun söylediklerine bir bakın.

AK Parti sosyalist devrim yapsa, “ama biz daha önce meclise önerge vermiştik” demesine şaşırmayacağımız Tanrıkulu, hükümetin bu net golünü de aynı şekilde ofsayt ilan etmeye çalışıyor.

“12 Nisan 2013’te kanun önergesi verdik. AKP reddetti. Samimi değiller” diyor.

AK Parti “katliam” diyor, CHP önce “araştırsak ya” diye direniyor

İyi de Sezgin Bey, hükümetten biri ne zaman “Dersim katliamı” dese Kılıçdaroğlu’nun sığındığı bu “yasa teklifi verdik” bahanesinin içeriğinde ne vardı?
Dersim arşivlerinin açılması, değil mi? Başka? Bir de, ileri bir tarihte verdiğiniz “Dersim adının iade edilmesi önerisi”, yanılıyor muyum?
Tamam da anlamadığımız şu. Kanun teklifi üstüne kanun teklifi veren partinizin seviyesinin özeti şu cümlelerden başka ne?
“Dersimde yaşananlar.” “Olaylarda hayatını kaybedenler.” “Tunceli’ye ne diyeceğimizi halka soralım.”

Var mı fazlası?

Bakın, sizin bu “ürkekliğinize”, “arşivleri açın ne olduğunu” anlayalım geciktirmelerinize karşın samimi bulmadığınız hükümet atı almış, Üsküdar’ı da geçmiş işte!

Başbakan sizin “Dersim'de yaşananlar” diye tanımladığınıza “katliam” diyor. Partiniz 13 binden fazla Dersimliden “hayatını kaybedenler” diye bahsederken, onlar “katledildiler” diyor. Başka? Değiştirilmiş yerleşim yeri isimlerinin iadesine dair adım da çoktan atıldı zaten. Üstelik çalışmalar bununla da sınırlı değil. Hükümet Alevi vatandaşların temel taleplerinin karşılanmasına yönelik bir çalıştayın startını da verdi.

yazının devamı için tıklayınız