Çözüm Süreci’nde psikolojik eşik aşıldı

  • GİRİŞ18.11.2014 10:11
  • GÜNCELLEME19.11.2014 10:03

Pervin Buldan gibi HDP’lilerin açıklamalarıyla da desteklenen iddialara göre Şubat’ta toplanacak olan PKK Kongresinde “silah bırakma kararı” alınacak. Abdullah Öcalan da tıpkı 2013 Newroz’unda yaptığı gibi, 21 Mart için bir mektup yazarak silahların bırakılması ve militanların sınır dışına çekilmesi çağırısı yapacak.

Dün de HDP İmralı Heyeti, Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan ile bir araya geldi. 7-8 Ekim olayları sonrasında bile Hükümet cephesinden  “sürecin kendisine” dair zaten olumsuz bir açıklama gelmemişti. Bu yüzden görüşmenin ardından HDP heyetinden gelen açıklamaları artı olarak kaydedebiliriz.

Görüşmeden çıkan HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken’in basınla paylaştığı açıklamalarından öne çıkan başlıklar şunlar:
Diyalog kanallarının açık olması konusunda görüş birliğine vardık.
Müzakere sürecinin hızlandırılması açısından da gerek kullanılan dil ve ortaya konuşan politikacılar açısından daha yapıcı bir şekilde devam edilmesi konusunda önemli tespitler yapıldı.

İmralı’ya gidişte bir sıkıntı yok. Diğer konularla ilgili bir sorun görünmüyor. Heyetimizin genişlemesiyle ilgili hükümet kanadında bize ifade edilen herhangi bir çekince yoktur.
Hükümetin izleme heyeti teklifiyle ilgili görüş alışverişimiz oldu. Aramızda herhangi bir çelişki yok bu konuda. Bir izleme heyetinin görev almasını çok olumlu buluyoruz.

7-8 Ekim Çözüm Süreci’ne kurşun döktü

HDP’nin çağrısıyla başlayan ve 50 kişinin hayatını kaybetmesine neden olan olayların devamındaki günlerde, atmosferin ağırlaşmasına ve taraflardan sert açıklamalar gelmesine rağmen tam olarak bu ifadeyi kullanmıştım.

7-8 Ekim’de sokakta sıkılan kurşunlar, tıpkı kötülükleri savuşturacağına inanılan kurşun dökme ritüelinde olduğu gibi, Çözüm Süreci’ne dair tehditleri savuşturmuş, “masadan kalkarız” şeklindeki argümanları da tedavülden kaldırmıştır.

Bugün gelinen noktada, özellikle İmralı ve egemen Kürt siyasal hareketinin yasal temsilcilerinden gelen olumlu açıklamaları görünce, bu öngörünün tuttuğunu sevinerek izliyorum.

Artık herkes, hangi gerekçeyle olursa olsun masayı devirmeye kalkanın, “çözümü istemediğini” deklare etmiş olacağını fark etti. Dolayısıyla yürütülen görüşmelerin, tarafların iradesinin bir tecellisinden ziyade, halkın talebi doğrultusunda üstlenilmiş ve imtina edilemeyecek bir görev olduğunu anladı.

yazının devamı için tıklayınız

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat