Türk’ün Malazgirt Zaferi!

  • GİRİŞ26.08.2017 06:08
  • GÜNCELLEME28.08.2017 07:02

Türk tarihinin en önemli, en parlak, en hayati dönüm noktalarından birisi hiç şüphesiz Malazgirt Zaferidir. Anadolu Türk’e vatan olmaya bu savaştan sonra başlamıştır.

Selçuklu Tarihi, bizim beş bin yıllık mazimiz içinde çok mühim bir yer tutsa da birçok sebebe mucip ayrıntılı olarak bilmiyoruz. Belki de Osmanlı tarihinin gölgesinde kalmaktadır. Üniversitelerimizin tarih bölümlerinde de Orta Çağ tarihçileri bir elin parmaklarını geçmez.

Bunun sebeplerini ise yeterli kaynak bulunmaması, dönem kütüphanelerinin Moğol istilaları ve haçlı seferleri sırasında yakılıp yıkılması nedeniyle önemli kaynakların yitip gitmesi, Farsça, Arapça gibi dillerin öğrenilmesi zorunluluğu gibi gerekçelerle açıklamak mümkün…

Selçuklu tarihini sadece Malazgirt Savaşı ile sınırlamak da doğru değildir. Selçuklunun Nizamiye Medreseleri bile başlı başına incelenmeye değer bir ayrıcalık ve öneme haizdir zira bu medreselerde orta çağın en önemli bilimsel çalışmaları yapılmıştır. Daha sonra Batılı bilginler birçok buluşu Selçuklu âlimlerinin bu dönemdeki buluşlarının üzerine bina etmiştir.  Ünlü Vezir Nizamülmülk’ün çağları aşan keskin görüşleri bugün bile şerh edilmeye muhtaçtır.

Selçuklu, tarihimizin üvey sayfası değildir, olmamalıdır. Hala bir Selçuklu dizisi veya filmi bile doğru dürüst yapılmamıştır. Malazgirt Savaşı hala film yapılmamışsa bu gerçekten de büyük bir kayıptır, daha doğrusu ayıptır. Selçukluyu anlatan edebi eserler de yeterli değildir.

Ak Parti Manisa Milletvekili Doç. Dr. Selçuk Özdağ’ın çok güzel bir yorumu vardı. Diyordu ki Sayın Özdağ; “ Batılı, efsane ve destanlarından gerçeklikler çıkarırken, bizler gerçekliklerimizi efsaneleştirmekten öte bir şey yapmıyoruz.”

 Merhum Mustafa Necati Sepetçioğlu yıllar önce Malazgirt savaşını anlatan ‘Kilit’ adında bir roman yazmıştı. Aradan uzun yıllar geçti ve bu roman da tozlu raflarda unutuldu gitti. Oysa bir dizi veya film çekilebilirdi, öyle değil mi? Ertuğrul dizisini bu millet nasıl da büyük bir açlıkla ve hasretle seyrediyor oysa! Demek ki tarihimize karşı bu millet ilgi duyuyor, destek oluyor.

Ertuğrul dizisi olsun, Abdülhamit dizisi olsun gerçekten de büyük bir açığı ve ihtiyacı karşıladı lakin yetmez! Göktürklere, Hunlara kadar bütün tarihimizi gözden geçirme vakti gelmiştir. Ünlü Göktürk Hükümdarı Bilge Kağan’ın “Ey Türk Milleti titre ve kendine dön” deyişinde olduğu gibi bu millet ciddi anlamda tarihi ve genetik kodlarına dönüş yapmaktadır…

Önceki gün oturduğumuz caddede bir düğün vardı. Düğün sahibi sanırım bir farkındalık olsun diye veya Malazgirt Zaferini kutlamak ve hatırlamak için mehteran takımı getirmişti evinin önüne. Birden kulaklarıma hiç yabancısı olmadığım bir marş değdi. Gümbür gümbür Malazgirt Marşı.,, Sözlerini merhum destan şairimiz Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu yazmıştı. Çocukken büyük şairin ‘Kopuzdan Ezgiler’ adlı şiir kitabından okumuştum. Hep ezberimde olan ve çok sevdiğim bu destansı şiirin marş olarak bestelenmiş halini görünce gerçekten çocuklar gibi nasıl hislendim nasıl mutlu oldum, sevindim. Aman Allah’ım, işte budur dedim. Milli haslet, milli duyuş, tarihi bilinç budur işte dedim…

“Aylardan Ağustos, günlerden Cuma 
Gün doğmadan evvel iklîm-i Rum'a 
Bozkurtlar ordusu geçti hücuma

Yeni bir şevk ile gürledi gökler 
Ya Allah... Bismillah... Allahuekber…

Önde yalın kılıç Türkmen Başbuğu 
Ardında Oğuz'un elli bin tuğu 
Andırır Altay'dan kopan bir çığı

Budur, Peygamberin övdüğü Türkler... 
Ya Allah... Bismillah... Allahuekber…

Yiğitler kan döker, bayrak solmaya, 
Anadolu başlar, vatan olmaya... 
Kızılelma'ya hey... Kızılelma’ya!

En güzel marşını vurmada mehter 
Ya Allah... Bismillah... Allahuekber…

Bugün Malazgirt Zaferinin yıldönümü... Sultan Alparslan’ın nezdinde bütün Selçuklu Alplerini, Erenlerini rahmetle ve minnetle anıyoruz. Büyük Türk Milletinin Malazgirt Zaferi kutlu olsun!


Meryem Aybike Sinan-Haber7

meryemaybike@gmail.com

Twitter:@aybikesinan

 

Yorumlar1

  • Mustafa 6 yıl önce Şikayet Et
    Amin efendim, amin.Elhamdülillah! Kutlamamız gereken zaferimiz çok ve yenileri ekleniyor. Bilgi çağının, en büyük hasarı, devletin de, kurumların da ve ailelerin de kontrol alanı dışında, gönüllerin ve zihinlerin kirletildiği, zehirli bir İnternet alanı var. Bu bulanıklığın, kirlenmenin üstesinden, ancak ve ancak Devletimiz ve Kurumları gelebilir. Zaman daralıyor! Dünya büyük hadislerin ve savaşların arefesinde ve bu savaşlar ya direkt bizimle ilgili, ya da yakın çevremizde; elimizi çabuk tutalım ve İnşallah "ışıldayalım"...
    Cevapla
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat