Mezarlıktaki kadın!

.

  • GİRİŞ04.12.2019 11:55
  • GÜNCELLEME04.12.2019 11:55


"Sensiz odalar bomboş, dualarda adım yok!"
Türk şiirinin büyük isimlerinden Yavuz Bülent Bakiler’in bu dizelerinin bir insan için ne ifade ettiğini rahmetli annemi kaybettiğim gün anladım. Ve sonra anne olduğumda da anne ve çocuk arasındaki o derin ve hiç bitmeyen ilginç bağlılığı da görmüş ve tecrübe etmiş oldum.
Annelik öyle bir elbisedir ki her kadına yakışmaz. Çocuklarını terk edip zevk ü sefasını süren kadın profili ne kadar üzücü ve yıkıcı ise kendini yavrusuna siper eden fedakâr kadın resmi de o denli asil ve ulvi bir duruştur…
Geçtiğimiz gün ikindi sularında yaptığım mutat yürüyüş sırasında çok ilginç bir hikâye ile yüz yüze geldim. Genellikle aynı saatlerde ve aynı bölgede yaptığım bu yürüyüşlerde çamlar içinde küçük bir mezarlığın önünden geçiyorum. Ve bu yürüyüşlerim esnasında durup ölmüşlerimizin ruhuna bir Fatiha okumayı da hiç ihmal etmem…
Uzun zamandır yanında küçük bir kız olan bir kadının bu mezarlıkta hep aynı saatlerde Kur’ân-ı kerim okuduğunu görüyordum. Acısı çok taze olmalıydı muhtemelen…
En son biraz geciktiğim gün mezarlıktan çıkarken karşılaştık. Ağlamaktan gözleri şişmiş kadınla göz göze gelince selamlaştık ve dayanamayıp “Başın sağ olsun acınız çok yeni olmalı, eşiniz miydi?" diye sordum…
Kadın hıçkırarak “Hayır oğlum… Tam beş ay önce liseye giden oğlumu trafik kazasında kaybettim" dedi.
Bu durumlarda hakikaten insan ne yapacağını ne söyleyeceğini bilemiyor. Birden hiç tanımadığım bu kadına sarıldım, bildiğim ne kadar teselli sözcüğü varsa sıralayıverdim.
Ancak nafile!
Kadın aralıksız her akşam mezarlığa gelip Kur’ân okuduğunu, dua ettiğini, böylelikle rahatladığını anlattı. Sonra; “Devlet 18 yaşındaki erkek çocuklara ehliyet vermemeli. Benim oğlum arkadaş kurbanı oldu. Okulda yeni ehliyet almış arkadaşının arabasına binmiş, aşırı hızdan takla atmışlar, benimkisi öldü, diğerleri yaralandı” dedi.
Tekrar başsağlığı dileyip yanından ayrıldığımda bütün gökyüzü üzerime kapaklanmışçasına ağır bir elem duydu yüreğim. Yavuz Bülent Bakiler’in “Sensiz odalar bomboş dualarda adım yok” diye ifade ettiği anne ve dua tespiti bir kez daha yüreğimi yaktı.
Ölmüş bir insana ısrarla dua eden biricik varlık annedir! Bu anne muhayyilemdeki anne figürüyle ne çok örtüşüyordu.
Sonra böyle araba kullanma hevesi yüzünden hayatını kaybeden onca genç geldi aklıma. Hakikaten kadının söylediği gibi ehliyet almada erkek çocuklara 18 yerine 21 yaş sınırı mı getirilmeli tespitini de uzun uzun düşündüm.
Arkadaşlarını sırf hava atmak için arabasına doldurup aşırı hız ve dikkatsizlik yüzünden onların ölümüne sebep olan ne çok genç sürücü haberi okuduk bugüne kadar. Bu konuda bir çalışma yapılmış mı bilmiyorum lakin bu yüzden pek çok gencin hayatını kaybettiğini söyleyebilirim...
Caddelerde aşırı hızdan ortalığı birbirine katan trafik magandalarının yaş ortalaması da yirmi, yirmi beş!
Her akşam vakti o mezarlıkta yüreği kan ağlayan, evlat acısından bağrı yanan o kadın gibi kim bilir kaç kadın daha bu acıyla kahroluyor…
Trafik bilinci oluşmamış, aklı bir karış havalarda olan, delikanlı diye geçinen bu gençlere sık sık trafik konusunda eğitim verilmeli belki de. Bu eğitimlere katılmayanların da ehliyetine el koyulmalı. Hayatının baharında böyle kazalara kurban giden ne çok üniversiteli ve liseli genç var! Maalesef bu hususta bugüne kadar böyle bir çalışma yapıldığını ise hiç duymadım.
Hasılı bu kadın bütün vaktini mezarlıkta geçirmeye devam ediyor. Anne olarak yavrusundan dualarını esirgemeyen ve elinde kutsal kitabımızla mezarlık nöbeti tutan bu anneye yüce Allah sabr-ı cemil ihsan etsin...

Türkiye
 

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat