Kerkük son aylarda ilginç gelişmelere sahne oluyor.

Yeni kurulan Irak Hükûmeti güvenoyunu alır almaz ilk icraatını ve fecaatini Türkmeneli için yaptı! İki Kürt bakanın da görev yaptığı hükûmetin kararına göre Kerkük’te okullarda okutulan Arapça, Türkçe ve Kürtçe derslerinden Kürtçe, zorunlu ders oldu. Yani bu dersi geçemeyen bundan böyle sınıfını da geçemeyecek!

Irak’ta Kerkük, Musul, Süleymaniye, Telefer, Tuzhurmatu, Erbil gibi şehirlerin içinde bulunduğu bölgeye kısaca Türkmeneli denmektedir. Aslında bu şemsiyenin içine Suriye’nin Halep, Lazkiye, Humus, İdlip vs. gibi şehirlerini de dâhil etmekte yarar var.

İran’ın destek verdiği yeni Irak Hükûmeti, peki neden böyle bir adım attı?

Aslında her şey önce Saddam Hüseyin’in değişik bölgelerden transfer ettiği Kürt ve Arapları Türk nüfusun yoğun olarak yaşadığı Türkmeneli bölgesine yerleştirmesiyle başladı. Getirilenlerin yerine elbette götürülenler vardı ve onlar Türkmenlerdi. Zaman içerisinde bu bölge, demografik mühendisliğin yapıldığı bir arenaya dönüştü. Türkmeneli kan kaybetmeye başladı.

Bölgede bulunan zengin petrol yatakları Kerkük’ü paylaşılamaz yapıyor. Uzun yıllardan beri sistematik olarak nüfusu Kürt nüfus lehine değiştirilen Kerkük, Irak’taki bütün pazarlıkların da odak noktası durumunda.

Geçtiğimiz aylarda Barzani ve İran hükûmetinin gizli görüşmeleri basına yansımıştı. Buna göre Mesut Barzani ve İran destekli Koordinasyon Çerçevesi İttifakı anlaşma yaparak güçlerini birleştirdi ve Barzani’nin hayalini kurduğu Konfederal Devlet olma teklifi de kabul görmüş oldu.

Barzani’nin tek kazanımı bu değil elbette.

2017 yılında merkezî hükûmet tarafından IKBY’nin bölgedeki petrol ve gaz üzerindeki haklarına birtakım yasaklar ve kısıtlamalar getirilmişti. Bu yasaklar kaldırıldığı gibi diğer yasaklamaların da kaldırılacağına dair ciddi iddialar var.

Yanı başımızda cereyan eden bunca olayın elbette bir başka veçhesi de PKK gerçeği! İddialara göre Koordinasyon Çerçevesi ittifakıyla birlikte Kürtlerin, Kerkük bölgesini tamamen egemenlik bölgesi ilan etme durumu var.  Buna göre Sincar bölgesinin de PKK’ya verileceği konuşuluyor.

Irak’ta yeni hükûmet kurma çalışmalarına Türkmenler davet edilmemiş, bu durum bütün Türkmen çevreleri tarafından sert tepkiyle karşılanmıştı. Geçtiğimiz günlerde Irak Türkmen Cephesi Lideri Hasan Turan, yaptığı basın toplantısında bu gelişmeyi eleştirmiş ve şöyle demişti:

“Türkmensiz hükûmet kurulmaz, Kerkük’ün geleceği kararı, Türkmensiz elbette verilemez!”

Bu haklı eleştiriyi destekliyoruz. Öyle ya…. IKBY Türkmeneli coğrafyasında bölgesel yönetim kurabiliyorsa, Türkmen Cephesinin de en azından özerk bölgesi olmalıdır. Türkmenler yalnız değildir, bu duyguyu taşımaları bile korkunçtur!

İran’ın bölgeyi satranç alanına çevirip bütün oyunları kendi lehine döndürdüğü şu günlerde Türkiye de en azından bu gelişmeler hakkında birtakım adımlar atmalı ve Türkmen kardeşlerimizi desteklemelidir. 

“Bölge nüfusunun yüzde 75’i Kürt ve bu zorunlu dersin Kürtçe olması oldukça doğal bir durum ve Kürtlerin hakkı!” sözlerini sarf edenlerin bu sözlerine mukabil biz de diyoruz ki:

Kerkük binlerce yıllık Türkmen yurdu iken, birtakım dalaverelerle nüfusunun tersine dönüştürülmüş olması Kerkük’ü asla peşmerge yapmaz!

Bir Kerkük mânisiyle noktalayalım:

“Irak derler, ırak derler,

Derdime firak derler.

Diyerem men Türkmen’em,

Bu sözü bırak derler!..”

TÜRKİYE GAZETESİ