Türkiye günlerdir o meseleyi konuşuyor.

Kaymakam ve imam arasında ne geçti?
 

Bu hadise neden çarpıtılıp büyütüldü? Ülkenin en büyük STK’sı meseleyi iyice irdelemeden Kulp Kaymakamı Burak Akeller’i neden hedefe koydu? Sezgin Tanrıkulu, Deva Partisi, DEM Parti ve bağlı STK’lar neden aynı söylemde birleşti?
 

Bu konunun pek çok olası meselenin de başlangıcı olmaya gebe olduğunu düşünüyorum. Bir mülki idare amirinin haklı tepkisinin çok farklı bir noktaya taşınmasının sebeb-i hikmeti ne ola?
 

Şimdi o İmam Efendiye sormak lazım…
 

Yeri geldi mi “Şehitler tepesi boş değil”, “Şehitler ölmez” diye konuşacak, o şehitlere bir Fatiha okumaya gelince, hutbelerde adları geçince yüz çevireceksin öyle mi? Sana bu hakkı ve yetkiyi kim veya kimler verdi?
 

Devletin memuru olacaksın, devlet adına o camide görev yapacaksın ama birileri (DEM/PKK) hoşlanmayacak diye devletin gönderdiği hutbenin içindeki şehitler ile ilgili bölümü es geçeceksin öyle mi?
 

Devletin ilçedeki en büyük mülki idare amiri, cuma namazına gelecek, senin okumadığın bölümü okumanı emredecek ve sen yine okumaya imtina edeceksin öyle mi?
 

Sonra da kalkıp seni uyaran Kaymakam Beyi cümle âleme şikâyet etmeye, beni dövdü diye iftira etmeye ve bölgede hedef göstermeye başlayacaksın öyle mi?
 

İmam Efendi korkmuş/muş!
 

Bize korkak imamlar lazım değil! Bize bizden olmayan imamlar da lazım değil! On binlerce gencimizi o coğrafyada şehit verdik biz. Son bir ay içinde tam 21 şehit vermişiz İmam Efendi! Peki niye? Sen o camide özgürce ezan okuyup, namaz kılıp, hutbe veresin diye! Sen özgürlüğünü o şehitlere borçlusun! Korkacaksan asıl şehitlerimizden kork! Ürkeceksen onlardan ürk! Onlar ölmediler, diridirler zira…
 

Sonra…
 

Bazı odaklar, Kaymakamlarımızın şekline şemailine bakıp “bunlar aynı tornadan çıkmış gibi, hilal bıyıklı, bunlar ülkücü” diye çirkin çirkin konuşmaya başladılar. Bu zevata göre ülkücüler, sadece vatan için ölmeli, onlar sadece tabutluklara yakışır!
 

Bu gerçekten rezilce ve alçakça bir bakış açısıdır!
 

Bu ülkenin gerçek sahipleri ülkücüler diğer adıyla da Türk milliyetçileridir…
 

Bu ülke için en zor zamanlarda bedel ödeyen de onlardır. Şu anki huzur ve dirlik de onların yüzü suyu hürmetinedir. Devlet refleksi kendini korumak için en güvenilir kesimleri -ki bunlar her zaman ülkücülerdir- kritik görevlere getirir ve getirmelidir de…
 

FETÖ darbesini unutmadık. O gece gerçek vatanseverler ordu içinde, emniyet içinde devlete sarılmasaydı, direniş göstermeseydi halk başarılı olamazdı. Üç gün direnir, beş gün direnir evlerine giderdi. Halk; devlet, emniyet ve ordu içindeki gerçek vatanseverlerin, ülkücülerin, Türk milliyetçilerinin o kutlu direnişine destek verdi aslında. O direnişin öncüleri de ülkücülerdi hiç kuşkusuz.
 

Vatansever, Türk ve İslam vakarıyla teçhiz olunmuş genç kaymakamlarımızın ülke sathında görev yapması umut vericidir. Millî bilinç ve millî vakar ayağa kalkmıştır. Bu ülke sanılmasın ki sahipsizdir. Sanılmasın ki devlet görmez, devlet işitmez, devlet unutur!
 

Devlet her yerdedir. Bütün vatan sathındadır devlet. Devlet aygıtının somut temsilcileri de devletin memurlarıdır. Türk milliyetçileri, ülkücüleri devletin ta kendisidir. Tarih buna şahittir. Siyaset tarihi de buna şahittir. Birileri, aynı çirkin noktada buluşmuş olsalar da aynı karanlık emellerde birleşseler de bu devlet her şeyin farkındadır.
 

Bu karanlık güruha devletin vakarını hatırlattığı için Kulp Kaymakamı Burak Akeller’e bizzat teşekkür ediyorum.
 

 Allah razı olsun kendisinden...

Türkiye gazetesi