Jeopolitik kaldıraç: Su!
- GİRİŞ12.11.2025 09:23
- GÜNCELLEME12.11.2025 09:23
Ülkemizin en önemli güncel meselesi kuraklık ve su kıtlığı!
Ancak gerek TV kanalları gerekse akademi çevreleri ve sosyal medyaya bakarsak su sorunu yokmuş kabilinden bir görüntü var! Oysa neredeyse bütün şehirlerimizde içme suyu barajları dibi gördü veya görmek üzere. Gerçekte su meselesi alarm veriyor uzun zamandır.
Türkiye su fakiri ülkeler arasında sayılıyor. Kuraklık önümüzdeki yıl da sürerse evlerimizdeki musluklardan suyun hiç akmadığı noktaya gelmemiz muhtemeldir.
Su kaynaklarının yönetimi, günümüzün en öncelikli küresel meselelerinden biri olarak, uluslararası ilişkilerde de önemli bir yer tutuyor. İklim değişikliğinin etkileriyle birlikte artan su talebi, birçok ülkeyi ortak çözümler aramaya yöneltiyor.
Güney Asya’da sınır aşan nehirlerin önüne konan barajlar bir başka ülkeyi etkilemekte ve mağdur etmektedir. Bu nedenle yakın bir gelecekte Çin, Hindistan, Pakistan ve Bangladeş gibi ülkelerin su savaşını izleyebiliriz!
Kuraklık ve artan su kıtlığı nedeniyle gelecek on yıllarda 500 milyon insanın göç dalgasından bahsediliyor! Bu göç dalgaları en çok Asya ve Orta Doğu orjinli olacak maalesef.
Çin Halk Cumhuriyeti bugünden tedbir almaya yönelik çalışmalar yürütüyor. Mesela Rusya Federasyonu üzerinden özellikle Altay ve Güney Sibirya bölgesinden su tedariki projesi var. Rusya, sadece Baykal Gölü'ndeki su rezerviyle dünyadaki tatlı suyun yüzde yirmisine sahip bir tatlı su zengini ülke konumunda. Brezilya dünyanın en fazla su rezervi olan ülkesi olarak birinciliği elinde tutarken Rusya ikinci sırada yer alıyor.
Çin’in hem nehir yatağı olarak hem de borular vasıtasıyla özellikle çölleşmeye başlayan Doğu Türkistan’a Kazakistan toprakları üzerinden Rusya’dan temiz su ithal etme projesine Altay bölgesi halkından büyük tepki var.
İran kuraklığın had safhada olduğu bir diğer ülke. Öyle ki başkentin taşınmasından bile söz ediliyor. Asya kıtasında Rusya dışında kalan bütün ülkelerin çok ciddi bir kuraklık ve su sorunu bulunuyor.
Su artık dünyada jeostratejik ve jeopolitik bir kaldıraç hüviyetindedir.
Türkiye'de de son yıllarda yaşanan kuraklık dalgaları ve artan nüfus baskısı, bu konunun aciliyetini ve önemini gözler önüne seriyor. Fırat-Dicle havzası gibi stratejik kaynaklardaki dengeler, tarımsal verimlilik ve kentsel ihtiyaçlar açısından dikkatle takip ediliyor.
Geçtiğimiz aylarda Edirne’nin kuraklık nedeniyle Bulgaristan’dan su tedarik ettiğini birçok insan bilmiyor mesela! Kasım ayının ortalarına geldiğimiz hâlde ülkemizdeki yağış rejiminde gözle görülür bir iyileşme şimdilik ufukta görünmüyor ne yazık ki!
Türkiye’nin su stratejisi, çeşitliliği ve yenilikçiliği ön plana çıkaran bir çerçevede şekilleniyor. Deniz suyu arıtma teknolojileri, kıyı bölgelerinde içme ve tarım suyu ihtiyacını karşılayabilir. Atık su arıtma ve yeniden kullanım projeleri ise genişletiliyor. Bu doğrultuda şehirsel atıklar, tarımsal ihtiyaçlar için bir çözüm modeli olabilir.
Bu alternatifler arasında, Rusya ile geliştirilebilecek bir su transferi modeli, stratejik bir tamamlayıcı niteliğine haizdir. İdil-Volga Nehri gibi kaynaklardan, mevcut kanal sistemleri kullanılarak Karadeniz rotasıyla gerçekleştirilebilecek bir boru hattı projesi kuruyan göller ve barajlar için bir can suyu olabilir. Çevresel etki değerlendirmeleri ve arıtma filtreleri gibi tedbirlerle, ekosistem dengesi korunurken, kuraklığın önüne bir set oluşturabilir. Önemli olan kuraklık hayatı felç etmeden tedbir alınmasıdır.
Hasılı kuruyan göllerimiz -Eber, Akşehir, Burdur- ve kurumaya yüz tutmuş su kaynaklarımız bu iş birliğinin aciliyetini somutlaştırmaktadır. İç Anadolu ve Ege bölgelerindeki su seviyelerindeki düşüş, biyoçeşitliliği ve yerel ekonomileri derinden etkilemektedir.
Türkiye için Karadeniz üzerinden Rusya'dan yapılacak bir tatlı su ithalatı iklim değişikliği ve kuraklık baskısı altında stratejik bir hamle olur.
Türkiye Gazetesi
Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol