Ayrılıktan zor belleme ölümü!

  • GİRİŞ08.06.2012 10:01
  • GÜNCELLEME08.06.2012 10:01

Bir Ustamız daha sustu ve bir Mihriban daha yarsız kaldı! Biz Abdürrahim Karakoç’tan öğrendik dik durmayı, sevmeyi, sadakati, aşkı, hüznü ve Mihriban’ı. Bir ozanın susuşu, sözün bitişi, özün yitişi ve aşkın tükenişidir bir bakıma.

Karakoç Usta bu toprakların yüreği semaver gibi sıcak, alnı Erciyes kadar dik, göğsü gökyüzü kadar geniş, ufku sınırsız, dev bir isimdi. Birbirinden eşsiz şiirleriyle Türk şiirine bir Alperen mayası çalan, derviş meşrepli bir isimdi.

Giderken bize Mihriban’ı emanet etti.

Mihriban kim, hangi gizli sevdanın öteki adıydı, neredeydi, hudutları kal u belada çizilmiş bir aşkın adresi miydi ki? “Aşka hudut çizilmiyor Mihriban”  derken, hangi huduttan bahsediyordu acaba? Aşkın hududu içindekilerin görüş mesafesi kadar değil miydi? Sevdanın hududunu insanın yüreği çizmez miydi? Aşk soyuttur, sonsuzdur, geniştir. İçine düşeni sarar, kuşatır ve kendisi kılar. Ya varoluşunu büyüyerek sürdürür, ya da insanın sınırlarına hapsolup yiter gider.

Karakoç Ustanın aşka bakışı soyuttur!

Ona göre göze değil, gönüle girmek mühimdir.

Gençlik yıllarında sevdiği kıza verdiği isimdir Mihriban.

Yıllar önce sanıyorum üniversite öğrencisiyim ve akşamları ders çalışırken AKRA FM dinliyorum. Merhum Mahmut Esat Coşan Hocanın sohbetlerini kaçırmıyorum. Bu arada bir program dikkatimi çekiyor. Yanlış hatırlamıyorsam “Divana Gelenler!” Programı başlıyor ve çok sevgili Ağabeyimiz Dr. Coşkun Yılmaz sunuyor.  Konuğu da Merhum Abdürrahim Karakoç! Coşkun Ağabey ısrarla “Mihriban’ın” kim olduğunu ve bu ismin somut bir karşılığı olup olmadığını soruyor program boyunca. Önce cevaplamak istemiyor, ama Coşkun Ağabey öyle sorular hazırlamış ki…

Ve Karakoç Usta konuşuyor:

“Gençlik yıllarımda sevdiğim kız vardı. Sonra kısmet olmadı ve araya ayrılık girdi. İsmi Mihriban değildi ama ben ifşa olmasın diye bu ismi verdim kendisine. Mihriban benim için geçmişte kalmıştır. Şimdi nerededir, ne yapar, bilmiyorum. Artık o beni ilgilendirmiyor. Aşka hudut çizerseniz karşılığı olarak hep maddeyi ararsınız ama hudutsuz olursa aşk işte o zaman aşk olur, benim için Mihriban hep o yıllardaki Mihriban’dır, şimdi nedir, ne yapar beni ilgilendirmez. ” demişti.

            Evet, işte o gün anladım ki Mihriban üstadın sevdiği kıza verdiği isim olsa da genel anlamda “Sevgili, şefkatli, sıcak, merhametli, güler yüzlü, yumuşak huylu” anlamlarına geliyor. Şairin kendisinde bile gerçeküstü bir kimlik kazanmış bir isim olarak da edebiyatımızın gizemli remzi olmuştur Mihriban!

            Karakoç Ustaya “Mihriban’ı görmek ister misiniz, merak ediyor musunuz? Diye soruluyor bu kez. “ Hayır diyor, ne ben onu, ne de o beni görsün, her şey ilk günkü gibi dursun yerli yerinde.” Diye cevaplıyor.

            Akşam saatlerinde Karakoç Usta’nın ölüm haberini alınca böyle uzun yıllar öncesine uzanıyor aklım, ruhuma derin bir acı kenetleniyor ve kalbim sızlıyor. Bir gönül ehli, bir söz ehli daha bırakıyor bizi. “Ölüm bize ne yakın, bize ne uzak ölüm” diyen Erdem Beyazıt ne güzel söylemiş aslında. Aniden o hayat eşiği geçiliyor ve perde kapanıyor böyle. Ve bir kalem ehli daha susuyor!

            “Yetiş namazın kılmaya/ seni seven öldü gel” diyen halk türküsü Mihriban’a söylüyor bu kez. Gerçi Karakoç Usta şiirinde Mihriban’dan beklentisi olmadığını da özellikle anlatır gibidir:

            “Hayat böyle bu gemide

            Eskiler yiter yeni de…

            Beni değil, kendini de

            Unutursun Mihribanım!

            Mihriban unutmuş mudur bilinmez lakin aşkın özünde unutmak da vardır. Belki iyidir unutmak, yaraları kapatır, ruhu dinginleştirir, aşkı farklı bir mecraya sürükler. Karakoç Usta unutmamıştır ve bir başka Mihriban da edinmemiştir!  Bir kez sevmiş ve gerçekten de bu hakiki aşktan edebiyatımıza böylesine bir imge kazandırmıştır.

            “Ayrılıktan zor belleme ölümü

            Görmeyince sezilmiyor Mihriban” derken ayrılığın da bir nevi ölüm olduğunun altını çiziyor. Ayrılığı ölürcesine tatmış ve yaşamış olan Karakoç Usta ölümle gerçek ve en sevgiliye kavuştu. 

            Ruhu şad, mekânı cennet olsun.

            Muhabbetle kalınız.

Meryem Aybike Sinan/Haber7

meryemaybike@gmail.com

http://twitter.com/maybikesinan

Yorumlar2

  • Nasuh BİLEN 11 yıl önce Şikayet Et
    bestelenişi de önemli. büyük harf kullanılamadığı için saygısızlık olur diye bestekarı yazamadım.bestelenmeseydi şiir bu kadar tanınmayacaktı.bestekara da teşekkürler.şiirin bahar esintisi gibi duyguları yeşertmesine sebep oldurduğu için.tekrar kalanlarına başsağlığı dileriz.
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • Mesut ULU 11 yıl önce Şikayet Et
    alperence sevmek. her yiğidin, her güzelin bir mihribanı oldu büyük üstadın sayesinde. mihribanla özdeşleşti sevdalar, dile geldi yürekteki aşklar bu mısralarla. güzel yazmışsın sevgili yazar, belli ki anlamışsın üstadı. yüreğine sağlık, gözlerim doldu..
    Cevapla Toplam 2 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat