Merhametsiz insan kimdir?

  • GİRİŞ22.06.2012 09:15
  • GÜNCELLEME22.06.2012 09:15

Toplumun bütün yaraları, problemleri, çıkmazları ve açmazları dünyevi telaşlardan kaynaklanmakta ve dünyevi ihtiraslar yüzünden dünya yaşanmaz bir cehenneme dönüşmektedir. Bütün izmlerin öyle veya böyle iflas ettiği ve teknolojik gelişmelerle birlikte dünyanın büyükçe bir köye dönüştüğü şu zamanda hala ilkçağ insanının kaygı ve kabulleriyle yaşamaya çalışıyorsak ve hala her türlü kötülüğü kovalıyorsak şöyle etraflıca oturup kendimizi hesaba çekmemiz lazımdır.

Yaşadığımız topluma merhametimiz yok!

Ahlaksızlıkta “Sodom Gomore”, yalancılıkta ve münafıklıkta “Samiri”, zulümde “Firavun”, para ve pula tapmakta “ Karun”, vahşette “Ebu Cehil’i”  aratmayan modern dünya insanı hala yaşadığı bunca huzursuzluğu ve mutsuzluğun nedenini başka faktörlerde aramaktadır maalesef!

Ecelin kendilerini hiçbir zaman yoklamayacağı sanrısıyla öylesine pişkin, öylesine düşkün ve öylesine taşkın bir ruh haline düşen insan yığınları cadde cadde, sokak sokak birbirinin aynısı, birbirinin kopyası diyebileceğimiz bir aynileşme, bir yığınlaşma bir yoğuşma şeklinde hissiz ve kaygısız bir ruh haletiyle insan olma mücadelesi veriyorlar!

Ve yine bu insanlar kendi paylarına ne düşüyorsa veya güçleri neye yetiyorsa şehirlerin eteklerinden çekiştirip duruyorlar. Şehirlerin hali içler acısı! Ne mimaride, ne ticarette, ne mektepte, ne hastanede ve ne de herhangi bir cadde ve sokakta geçmişin izini sürdüren bir nesneye ve tutuma rastlayamazsınız artık!

Geçmişimize karşı merhametimiz yok!

Geçmişini yağmalayan, sürekli geçmişin üzerinden yiyen, züğürt tesellisi misali biteviye geçmişle övünen ve geçmişin üzerine tek bir tuğla koymayı dahi beceremeyen insan yığınları şehirlerin kaderini ters yüz etmiştir. Hangi şehre bakarsanız bakınız bir mirasyedilik, bir vurdumduymazlık, bir bana necilik ve hodkâmlık pis pis yüzümüze sırıtır vaziyettedir. Kıyılarımız öylesine bir yağmanın ve işgalin altındadır ki kimi şehirlerde deniz kıyısına inmek bile mucize olmuştur artık.

Davamıza karşı merhametimiz yok!

Bütün ideolojiler, davalar, inançlar, hayaller kısa zamanda paraya, pula ve şöhrete tahvil edilmiş, tefekkür ve tezekkür rafa kaldırılıp yenidünyaya entegre edilmiş, yepyeni çağdaş davalar icat edilmiştir!

 Kendini büyük dava adamları diye halka tanıtan ve büyük davaların peşinde ömür tüketen onca adam bildiğimiz hatun veya er kişi son tahlilde kendini masa, kasa ve nisa üçgeninde bir fasit dairenin etrafında dönen bir dolap beygirine dönüştürmüştür!

Kıyasıya bir rekabetle birbirlerinin ayağına, eline, sırtına, yüzüne, ruhuna basa basa, çiğneye çiğneye hak ve hukuk ihlalleriyle güya bir yaşam kavgası veren ve bunu da gayet soğukkanlı ve hiçbir vicdani kaygı duymadan yapan öyle çok insan geçiyor ki hayatımızdan…

Sevdiklerimize karşı merhametimiz yok!

Çok sevdiğimiz insanlara sudan sebeplerle, dünyalık meselelerle aniden sırtımızı dönebiliyoruz artık. Ve kul hakkı gözetenimiz, helallik alanımız ve kırdığı kalpleri onaranımızın bile artık mucize kabilinden görülmesi ender hareketler olarak ruhumuzun bir yerlerinde yeni baştan yeşermeyi bekliyor.

“Bana kul hakkıyla gelmeyin” diyen ilahi sesi bile unutmuşuz!

Gözyaşlarına karşı merhametimiz yok!

Ağlayan bir çift göz artık yüreklerin sönmüş merhamet ve şefkat kıvılcımlarını tutuşturmuyor. “Öz ağlamasa göz ağlamaz” diyen atalarımız bir gözyaşı medeniyetinde nedamet, merhamet ve şefkatten iyiliğin kulelerini yüreklere inşa ederken, biz mirasyediler bu kuleleri bir bir yıkma derdindeyiz! Öylesine gururlu, öylesine kibirli, öylesine mağrur ve öylesine acımasız…

Kendimize karşı merhametimiz yok!

Bir pamuk ipliğine bağlı hayatımız, yarına çıkıp çıkmayacağımız meçhul iken dünyaya olan iflah olmaz tamahımız, aç gözlülüğümüz, makam ve mevki hırsımız, bencilliğimiz, korkaklığımız, ilahi sözlere sağırlığımız ve körlüğümüz, hile ve desiselerimiz, yalanlarımız, bizi bizden uzaklaştıran zaaflarımız bizi uçurumun kenarına taşırken biz hala gündelik teranelerin uykusundayız!

Çatallı yol ağzında şaşırdım kaldım derviş

Söyle hangi patika gül dağına gidermiş!

Diyen şair ne bilsin gül dağının gül kokusunu unuttuğumuzu! Ne bilsin güller arasında bülbül olmayışımızı, ne bilsin gül mevsiminden habersiz geçtiğimizi!

Ve ailemize karşı merhametimiz yok!

O çok sevgili eşlerimiz, vefadar, ince, bizi bütün hallerimizle seven, hastalık ve sağlıkta bizi yalnız bırakmayan, sevgi ve aşklarını bize sebil eden, yuvamızı davranışlarıyla ve sözleriyle gül bahçesine çeviren eşlerimizi bile ihmal edip, dünyanın debdebesine, yalandan ilgilerin, küçük zaafların, dünyanın geçici uğraşılarına kurban verdik!

Oysa sadece ailemizdi yaralarımızı sarıp sarmalayan, kolumuz kanadımız olan

Bunca sözün üstüne soruyorum:

Merhametsiz insan sahi sizce kimdir?

Muhabbetle kalınız…

Meryem Aybike Sinan - Haber7

meryemaybike@gmail.com

http://twitter.com/@maybikesinan

Yorumlar4

  • noter tasdikli yorumcu 11 yıl önce Şikayet Et
    merhametli insan kimdir. peki? merhametli olmak için de biraz akıl gerekir. layık olana iyilik yapmalı. canavarı şişir şişir zamanında ona iyilik denmez salaklık aptallık denir kendini istediğin kadar avut ama allah rızası içindi diye. bu bir olur iki olur .hep olursa kendini sorgulama zamanı gelmiştir acaba aptal durumunda kalan niye sen oluyorsun diye kendine bir sor niye bütün kötüleri hep sen toplarsın sonra da yakanı kurtaramazsın. çok aptalım çok. asla merhametli bulmuyorum kendimi.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Sümeyya 11 yıl önce Şikayet Et
    şu saçmasapan konuların gündemde tavan yaptığı bu güzel günde... yazınızı zevkle ve büyük keyfle okudum meryem hanım..teşekkür ederim..
    Cevapla Toplam 5 beğeni
  • noter tasdikli yorumcu 11 yıl önce Şikayet Et
    eğer odun değilsek . hayvan bile hamile olunca ya da doğumdan çıkar çıkmaz yüklüdür ağırdır hasastır diye hoyratlığımızı hiç değilse o zamanlarda azaltırız değil mi?
    Cevapla
  • İbrahim Dursun 11 yıl önce Şikayet Et
    merhamet! ve merhametsiz..-merhamet etmeyene, merhamet edilmez!. merhamet nedir? güzelce bir tarif etseydiz de yazıya öyle giriş yapsaydınız..acıma hissi..kime? ve ne kadar?..dünya da allah cc nün -er-rahman-isminin tecellisinin tezahürü..er-rahıym cc ismi tecellisi ise ahirette müminlere..ve günlük/anlık okunan besmele...şimdi bundan nasibini alamayanda ne kadar acıma?..diyorumki;geçtiği yerlerde acımasızca karıncaları ezende merhamet(az)/siz insandır.lüzumsuzca kürtaj yapan canide öyle.haksız yere öldürende..cumanız hayırlı olsun..vesselam
    Cevapla Toplam 3 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat