Yüksel Aytuğ'un suçu ne?

  • GİRİŞ10.08.2012 09:31
  • GÜNCELLEME10.08.2012 09:31

Açık söylemek gerekirse kadınları fıtratlarından uzaklaştırıp tuhaf bir cinsiyet haline dönüştüren kapitalist ve güya modern ve aynı zaman da feminist düşüncenin özellikle son yüzyılda “önce kariyer hikâyesi adıyla” kadına en öldürücü darbeyi de vurduktan sonra kadını en büyük mutsuzlar ordusuna katmayı elbirliği ile başarmıştır!

Oysa bütün dünyada;

Kadın zarafetin timsalidir.

Kadın güzelliğin sembolüdür!

Kadın inceliğin, duygusallığın, nezaketin kalbidir.

Kadın doğurganlığın remzidir!

Kadın nazenin ve kırılgan bir çiçek gibidir!

Ama gelin görün ki son yüzyılda erkeklerin yaptığı her işe kadınları da bulaştırdılar. Bir zamanlar erkek mesleği diye bilinen birçok meslek artık öyle anılmıyor çünkü çoktan karma meslek haline dönüştürüldü. En son içi balık dolu seyyar el arabasını iteleyen kadını gördüğümde koluma bir çimdik atmıştım!

Hızla meydana dalan bir kariyer delisi kadınlar güruhu ortalığı kasıp kavuruyor! Meydan kırkını devirmiş yaşlı kızlarla kaynıyor adeta! Erkekleşmiş hatta sesi bile kalınlaşmış, tavır ve üslubu sertleşmiş kavgacı kadınlar tamamen fıtratlarından uzaklaşmışlardır.

Kimse kusura bakmasın ama kadına en çok yakışan meslek kadınlık ve anneliktir! Mutfakta bir tas çorba pişirmeyi bilmeyen, evliliği gereksiz ve hatta yük olarak gören, bir çocuk doğurup büyütmenin insanlığa en büyük hizmet olduğunu kavrayamayan, âşık bile olmamış, aşkı tanımayan, sevmeyi, hissetmeyi hiç tatmamış, kalbi katılaşmış, bedenine yabancılaşmış, kaba saba kadın cinsinden hiç ama hiç haz etmiyorum ben!

Bu tür kadınlar evin yolunu bile unutmuş kadınlar.

Zaten ev ne ki, akşama gelip yattıkları yerdir onlar için!

Bir spiker bey geçtiğimiz gün katıldığı radyo programımda “ kadınları çalışsınlar diye bir dışarı gönderdik artık içeri sokamıyoruz” diye acı ve açık ve acı bir serzenişte bulunmuştu!

Kadının kendini ifade etmesine hiçbir şey dediğimiz yok lakin sırf erkeklerle kapışmak için girdikleri ( bahis konusu olan olimpiyat gibi) birçok alan hakikaten bir kadın olarak beni rahatsız ediyor, zira erkeğe benzemiş bir kadın bedeni ve tavrı itici olmasının yanı sıra fena halde ürkütüyor! Şimdi erkekler ne yapsın!

Sabah Gazetesi Yazarı Yüksel Aytuğ bu ülke medyasının en beyefendi yazarlarından birisidir. Duruşuyla, tavırlarıyla, entelektüel birikimiyle, yazı üslubuyla sanırım televizyon eleştirmenleri içinde farklı ve saygın bir öneme sahip bir beyefendi tanıdığım kadarıyla. Aynı zamanda edebi yanı güçlü, şiirleriyle diğer edebi metinleriyle ve toplumun moral değerlerine olan hassasiyetiyle benim değer verdiğim önemli bir yazar.

Yüksel Aytuğ önceki gün kadınlarla ilgili öyle büyük bir gaf(!!!) yaptı ki dün malum medyanın en fazla konuştuğu ve eleştirdiği yazar oldu. Peki, ne yazmıştı “Kadınlık olimpiyatlarda ölüyor” adlı dünkü yazısında Yüksel Aytuğ:

“Ben kadın derneklerinin yerinde olsam, olimpiyat oyunlarını şiddetle protesto ederdim. Kocaman omuzlar, küçücük kalçalar ve tahta gibi dümdüz göğüsler... Kadınlığın, analığın, bereketin simgesi olan göğüsler, hızı engelleyen birer "safra" olarak görülmüş olmalı ki, çocukluktan bu yana adeta budanmış. Bazı kadın ciritçileri, güllecileri, güreşçileri, haltercileri, boksörleri saymıyorum bile... Onların görüntüleri hepten içler acısı...”

Evet, bu sözleri söyleyen yazar, iki gündür medyada topa tutuluyor! Yahu yalan mı? Ben bir kadın olarak o kadınlara bakarken strese girerken, ruhum sıkılırken, kadın olarak ürperirken Yüksel Aytuğ ne yapsın?

Yüksel Aytuğ’un suçu ne?

Bu gerçekleri söylemek neden suç ve neden bizim feministler ordusu hemen ayağa kalkıyor ve kadın hakları hikâyesini koro halinde terennüm ediyorlar anlamıyorum. Gerçekten de anlamıyorum. Bu güneş kadar açık ve belirgin olan gerçeğin neresi yanlış?

Yani bir kadın bütün asli meziyetlerini yitirip bir kenara bırakarak bir olimpiyatta “altın madalya” alsa ne olur, almasa ne olur?  Bu küçük yuvarlak teneke ömür boyu onu mutlu etmeye yeter mi?

Maazallah sporcu olmayanların da çoğu duygusuz ve katı! Onlar da ayrıı dert ya! Bu kariyer yıllarını başarıyla atlattıktan sonra “yaşlı koca” avına çıkan bu kariyerci bacılara da tavsiyem bir an önce evlenip çocuk doğurup en asli görevlerini kariyer palanlarının en başına koysunlar ve evde bir başına kalıp yaşlanmasınlar.

Bu son yazısında Yüksel Aytuğ çok doğru bir şey yaptı ama anlayan anladı. Keşke bu doğru hem de dosdoğru yazısı için hiç kimseden “özür” dilemeseydi! Ve düşüncesine sahip çıkıp sonuna kadar gitseydi!

 İki “Hürriyetçi” kadının cırlamasıyla neden panik oldunuz ki Yüksel Bey?

Türkiye’de kadının hamisi ve sözcüsü “Hürriyetçi kadınlar!” asla değildir ve olmamalıdır! Asla!

Yavuz Bülent Bakiler’in bir dizesiyle yazımızı noktalayalım.

Önceleri yurdumun ak tenli kızlarının

Türküler gibi içten sıcak halleri vardı

Kızlar ki ince, zarif, mahzun kuğulardı

Kuğularım nerdesiniz?

            (Yavuz Bülent Bakiler)

Muhabbetle kalınız.

Meryem Aybike Sinan / Haber7

meryemaybike@gmail.com

Yorumlar3

  • Pınar Hançer 11 yıl önce Şikayet Et
    madem öyle senin ne işin var da gazetecilik yapıyorsun? o da erkek işi değil mi? . madem öyle senin ne işin var da gazetecilik yapıyorsun? o da erkek işi değil mi? çok biliyorsun madem, kır dizini, otur evinde çorba pişir? en azından senden boşalan koltuğu yeni mezun, işsiz, erkek bir gazeteci doldurur.
    Cevapla Toplam 39 beğeni
  • imran 11 yıl önce Şikayet Et
    değişen dünya ve değerler. bence kadın modern dünyada değişen bir unsur.artık diğer ülkelerde kadın iş gücü, rekabet ve refahı artırmak için vazgeçilmez bir insan kaynağı.islami bakış açısı kadına farklı rol biçerken, eski zamanlarda ve yeni dönem farklı ve çok dinamik diye düşünüyorum. gelişmiş ülkelerde kadınlar sosyal hayatın her yanında eksiyle ve artısıyla değer katıyor, çalışıyor, fark katıyor. bence bu göz ardı edilemez. tarihi süreçler erkek ve kadınların rollerini değiştirmiştir. belki 500 yıl önce kadın farklı bir roldeydi ama şimdi değişim gerçeği ile o da karşı karşıya.sözün özü kadın toplumsal yapıdaki tüm rollere kendini adapte edebilir.
    Cevapla Toplam 8 beğeni
  • Tuncay Akarsu 11 yıl önce Şikayet Et
    yüksel aytuğ'un suçu yok, suç kadını sömürenlerde! . kadını önce açıp sokağa döktüler, bedeninden reklamlarda yararlandılar, işyerlerinde kapı önlerine koyup bir takım ünvanlar verdirip süslü kıyafetlerle mesleği cazif gösterdiler, kadını her anlamda değersizleştirdiler. mesela erkek yöneticlerin sekreterleri neden kadın olmak zorunda! neden kadını ayak işlerinde çalıştırırlar! hem de üç kuruşa. yani hangi delikten bakarsak bakalım kadınla ilgili görüntü hoş değil, ne kulağa ne de göze hoş görünüyor! sayın yazar teşekkürler bu güzel yazı için.
    Cevapla Toplam 3 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat