Ruhumuzun iftarını ne zaman açacağız?

  • GİRİŞ13.08.2012 09:42
  • GÜNCELLEME13.08.2012 09:42

Ramazan sadece nefsin susturulması mıdır?

Neredeyse bir aya yakındır on bir ayın sultanı ramazan’ı eda ediyoruz ya da ramazan’da yaşıyoruz! Bir ibadeti mi yoksa bir geleneği mi yerine getiriyoruz o da ayrı bir mevzu ve tartışma konusu ama gerçek şu ki bu ayın ruhuna uygun bir atmosferi ne yazık ki oluşturamadık, yaşayamadık ve davranamadık! Tefekkür ve tezekkür’ün ellerinden tutmadığı oruç ibadeti sadece bir beden tasarrufundan ibaret kalır… Aç ve susuz kalmak değildir oruç zannımca. Dünyanın eteklerinden sımsıkı tutunup kesrete ram olmak hiç değildir!

Alvarlı Lütfi Efe Hazretlerini yâd ediyorum günlerdir! Onun sağaltan, düşündüren ve dünyevi bir mevsimden uhrevi iklimlere pencereler açan şiirleri yüreğimin duvarlarına yağmur taneleri gibi düşüyor! Gâh yakıyor yüreğimi, gâh serin bir pınarın serinliği düşüyor gönlüme. Birden bire çöl ceylanlarının âhı vuruyor yüreğime!

 “Hasislikten elin çek, sen cömert ol, kân-ı ihsan ol

Konuşma cahil-i nadan ile gel ehl-i irfan ol

Hâkir ol âlem-i zahirde, sen manada sultan ol

Karıncanın dahi hakkın gözet, dehre Süleyman ol

Felekte hâsılı insan isen bir canı incitme

Günahkâr olma, fahr-i âlem-i zişânı incitme!

Her gün ne kalpler kırıyor, ne canlar yakıyor, ne günahlar işliyoruz! Dedikodu, riya, koğuculuk, başkalarının ayıp ve kusurlarını araştırıp onları pervasızca cümle âleme faş etmek neredeyse en çok sevdiğimiz iş ve eylem! Twitter gibi sanal ortamlarda ne baş döndürücü dedikodular orucumuza meze oluyorlar!  Dünya Şeyh Küşteri’nin beyaz perdesiymiş meğer. Herkes oynuyor, rolünü en iyi yapana “başarılı” diyoruz, rol yapmayanlara bir daha hiç bir rolü vermiyoruz! Bu riyakâr ve oynak dünyanın marifetlerini çok geç anlıyoruz. Zira tahammül ede ede her gelen günden medet ummaktan gerçeği çok zor görüyor âmâ gözlerimiz!

“Sakın incitme bir canı/Yıkarsın arş’ı Rahman’ı

Tasavvuf ehli bizim unuttuğumuzu, bigâne kaldığımız dünyaları ve iklimleri yaşayıp ve bizden çok farklı bir algıyla gerçeklerin elinden tutup gittiler O’na doğru. Ve biz umarsızlığımızı ve gafletimizin bile farkında olmadan bu gürültünün ve debdebenin içinde aslında niçin, nasıl ve neden yaşadığımızın bile farkında değiliz.

Biz gerçeğe kör olsak da Alvarlı Lütfe Efe’ler gönlümüzün kayıplarını, unutmuşluklarını, çıkmazlarını, basiretsizliğini, hissiyatsızlığını görmüş ve bizler için söylemiş, bizler için konuşmuş, bizler için susmuş ve bizler için Medrese-i Yusufiyelerde ömür tüketmiştir! 

“Ağlamaktan özge kârım kalmadı

Elde ise ihtiyarım kalmadı

Yarı -barım hanümanım kalmadı

Lütfi’yi sen tarumar ettin gönül”

İşte bu gönül elinden tarumar olan, yüreği kan ağlayan Alvarlı Efe gibi tasavvuf ehli hayatın gerçeğine doğru yürürken, bizim uğraşılarımız tam tersi istikamette ve dar-ı dünyaya bel bağlayıp her günü sele vermekle geçiyor. Alınyazımızı kendi ellerimizle düğümlemiş nefsimiz.  Hayat merdiveninde bir aşağı bir yukarı koşturup dururken zamanımızı boşa tükettiğimizin farkında bile değiliz! Ölüm meleği görünene kadar bigâneyiz hayatın en gerçeğine!

Alvarlı Efe’yi okurken, Keşke Karani yürüyüşlü bir serüven olsaydık Yemen ellerine diyor kalbim fısıltıyla. Hep O’na yürüseydik hiç usanmadan. Ölüm gerçeğini ne çok unutuyoruz! Az sonra ölebileceğimizi bile bile…

Alvarlı şiirle görünürken dil hanenize, ruhunuzda bir yangın başlıyor ve siz kendinizi birden derin bir suskunun içinde buluyorsunuz. Sükût ikrardan gelirmiş zira susuyorsunuz ve Alvarlı Efe konuşuyor:

İsterse devletin Harun’a dönsün

İsterse hazinen Karun’a dönsün

İsterse servetin Haman’a dönsün

Ahirin ölümdür ne hayaldesin!

Ahirimizin evvelimizden daha iyi olmasını hepimiz isteriz istemesine de dünyevi hırs ve şehvet öylesine bizleri esir almıştır ki biz hiç ölmeyecekmişiz gibi hayata sarılmaya, ölümü kendimize hiç mi hiç kondurmamaya inandırmışız! Öyle ya “ölüm bize ne uzak, bize ne yakın ölüm” dizelerinin sadece uzak olan kısmıyla ilgilenir topal aklımız!

Aklının ve ruhunun ziyasını kaybeden için Alvarlı Efe ve düşünceleri tehlikelidir, ölümcüldür, gereksizdir!  Oysa her gün yayınevlerinin yayına verdiği bütün kitapların içine aldığı bütün bilgileri toplasak, her gün ortalığı yıktığımız gündemlerimizi toplasak Alvarlı’nın bir tek dörtlükte topladığı şu gerçeklere ulaşabilir miyiz acaba?

“İster Hasan gibi evlad-ı Nebi

İster Hüseyin gibi Sultan Çelebi

Lütfiya hiç gezme Şam-ı Haleb’i

Ahirin ölümdür ne hayaldesin!

Ruhumuzun iftarını ne zaman yapıyoruz acaba? Ramazan ayının asıl mevzusu da tam olarak bu olsa gerek! Öyle değil mi?

Ne dersiniz?

Muhabbetle kalınız.

Meryem Aybike Sinan- Haber7
meryemaybike@gmail.com

Yorumlar3

  • Tuncay Akarsu 11 yıl önce Şikayet Et
    mesutt amma da güldürdün beni!. gerçekten de islamın kimlerin eline düştüğünü görmenin hüznünü yaşadım yorumunuzu okuyunca! bu güzelim yazıdan çıkaracağın yorum bu kısır yorum muydu? kardeşim yüce allah'ın yazara hanıma soracağı suallari sen mi sormaya başladın? he iştir? gerçekten de islamı bu şekilde yorumlayarak bir avuç cahilin eline teslim ediyorsunuz! sayın yazarın başının açık veya örtülü olması bu yazıyı değersiz kılar mı? kılmaz! o halde sen yazıyı mı yorumladın, yoksa yazarını mı? bence senin tutumun çok fasit ve sığ bir bakış açısı ve kimselere bir fayda getirmez. üstelik başkalarının dinini ve imanını sorguladıoıın için de allah katında günahkar olursun vesselam;
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • mesutt 11 yıl önce Şikayet Et
    allah a isyan halindeyken orucun manası kavranamaz.. allah ın emri olan örtünmeyi reddedip her saniye ona isyan içerisinde iken onun sınırlarını ihlal edip ona savaş açmışken onun oruc emrini tefekkur etmek,çatıda deve aramaktan farksızdır..bütünüyle kur-an'a şeriat'a uymaya çalışırsak o zaman bu perde açılabılır vesselam.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • demokrat 11 yıl önce Şikayet Et
    ruhumuzun iftarı yok, çünkü ruhumuz oruç tutmuyor! . çünkü ruh dünyamız din diyanetin çok uzağında, dünyaya nal çakmanın derdine düşmüş1 çünkü imanı, irfanı ve islamı üç günlük dünyaya satmışız! çünkü herkes bilgiç bilgiç herşeyi biliyor güya ama gerçekte zır cahil! allah'ı bilmeyenden insan olur mu, kul olur mu? ve ilim irfan ehli olur mu? yazı güzel ama bunu anlayacak ruh derinliği ve güzelliği kimsede kalmadı sayın yazar! sen de alvarlı gibi yüreğini kanatadur bu insanlar için...hikaye'nin sonu belli yolun sonu görünüyor!
    Cevapla Toplam 2 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat