Bu camii Osmanlıdır ey İsrail!

  • GİRİŞ20.08.2012 09:18
  • GÜNCELLEME20.08.2012 09:18

“Ben Halil İbrahim Camii…

Ya da “Beersheba Camisi”…

İsim önemli değil, yer önemli değil, Allah’a gidebilen yollar önemlidir!

Yüzyıldır Allah’a uzanıyor minarelerim. Kadim zamanlardan kalma engin duaların ezberindeyim.  Masmavi göklerin derinlerinde benden uzanan yakarışlar saklı bunu en çok hafızlar bilir, bir de yüreğini yaraladığın, bahtını karaladığın Filistinlim duyar.  Şimdi inanmış müminin en kederindeyim…

Ben Halil İbrahim Camii…

Ya da “Beersheba Camisi”… İsmin ne önemi var!

Duy beni Ey İsrail, duy beni, bendeki dualarla en derin göklerdeyim! “

Yusuf-u Kenan diyarında işgal altındaki Filistin’de Osmanlı’dan kalma Tarihi Camiinin taş duvarlarını okusak böyle konuşurken bulurduk herhalde. İsrail şimdi madden demir ağlarla ördüğü ancak malik olamadığı bu kadim topraklarda bütün entrika ve bütün art niyetiyle manevi değerlere saldırıyor, saldırıyor, saldırıyor!

İşte dün akşam bütün medyada en çok yer alan haberi herkes gördü işitti. Osmanlı’dan kalma bu Tarihi Camii onların deyişiyle “Beersheba Camisi’ İsrail’e çok yakışan bir çirkinliğe ev sahipliği yapmaya tutsak ediliyor, derdest oluyor, mecbur kılınıyor!

Bir Müslüman için bir caminin derdest edilmesi ne anlama gelir?

“Bu atalar yadigârı Camide 5 Eylül’de bir içki festivali ve sergisi yapılıyormuş!”

Pes! Gerçekten de pes ve yazıklar olsun!

Bu haber Türk medyasına düşmeden evvel geçtiğimiz gün bir Filistinli Tıp Doktoru Arkadaşımız bunu paylaşmış ve bütün İslam âlemini tepki vermeye, ayağa kalkmaya çağırmıştı. O gün Dr. Said Elhaj’ın bu paylaşımının altına “Hangi İslam dünyası, hani nerede, var mı ki ayağa kalksın” diye yazmıştım!

Oysa her dua ettiğimizde  “İslam âlemini” ihmal etmezken, herkesin kalbinde güya iyi niyet varken bu düşülen durum neyin nesidir acaba? Bu nasıl bir büyüdür ki bu İslam Âlemi bütün acılara duçar olmuş, çözülmez sorunlara gömülmüş ve kendi kuyusunu kazanlara büyük bir aşkla giriftar olmuştur?

Saatlerdir kendi kendime aynı şeyleri tekrar tekrar düşünüyorum.

İslam dünyası düştüğü bu hazin yerden ne zaman kalkacak ve ne zaman iki büklüm olan belini düzeltecek? Ne zaman bu yüzyıllardır kendini naza çeken huzurlu ve gerçek bahar gelecek? Ne zaman?

Lakin aklım aynı şeyleri tekrarlayıp duruyor:

Hiçbir zaman, hiçbir zaman hiçbir zaman!

Bu şarklı kafa, bu dar düşünce kalıpları, bu batıya körü körüne bağımlılık, bu liderlerdeki enaniyet, bu mezhepçilik, bu ırkçılık, bu nankörlük, bu bölünmüşlük, bu kadercilik, bu bana necilik, bu hiçlik ve bu cahillik olduğu sürece bu bahar hiç ama hiç gelmeyecek! Bu kadim topraklarda kara kış hüküm sürecek, yazgısı üzre böyle gösterecek göstergeler, böyle konuşacak!

Beersheba Camisi…

Aynı adı taşıyan bir Filistin kentinde 1906 yılında bir Osmanlı kaymakamı tarafından Osmanlının son günlerinde kuvvetle muhtemel II. Sultan Abdülhamit Han zamanında inşa ettirilmiş bir atalar yadigarı camii.. Osmanlının göğe açılan son çiçeklerinden, uhrevi hayata açılan son kapılarından birisi.

Bizim gurbette boynu bükük kalan mabetlerimizden birisi!

İsrail’in bağımsızlığıyla birlikte bu cami ters orantılı hürriyetini kaybediyor. İbadetten yana, masumiyetten yana yitiriyor hürriyetini. Zira kendine gelip bağdaş kuran ve ellerini kâinatın sultanına açan Müslüman Filistinliye zindan kılınıyor Beersheba Camisi… Yahudi’nin Müslüman Filistinliye açtığı mahpushane oluyor!

Yetmiyor bu kez Camiyi müzeye dönüştürüyor İsrail oğulları!

Duayı ve ibadeti esirgiyor Allah’ın kalesinde!

Hürriyetini kaybeden Müslüman halk, bu kez camisinin hürriyetini kaybediyor ve kendisi gibi müze muamelesi görüyor!

Ve gelinen son nokta…

Bu mazlum ve mümininden hayli zamandır yasaklı olan mahrum Tarihi Camiinin İsrail tarafından yapılacak çirkin bir etkinlik için adı geçiyor. Bu atalar yadigârı Camide “İçki Festivali” yapılacağını duyuyoruz! Yani günde beş vakit Allaha açılan kapıların ardında Yahudiler içki masası kurup en güzel içkilerin tespiti yapıp eğlenecekler! Sarhoşlara ev sahipliğine mecbur tutulacak, derdest edilecek bu mabet!

Biz İslam Âlemi de birkaç caddede çok da kalabalık olmayan guruplarla protesto mitingleri yapıp yumruklarımızı sıkacağız ve sesimiz kısılacak! Belki yapmayacağız bile!

Ve bütün İslam âlemi oturup seyredecek!

Seyredeceğiz!

Dünyada hiç kimse sesimizi duymayacak çünkü bütün dünyanın kulağı İsrail tıkaçlı! Kendimiz konuşacak, kendimiz söyleyecek ve haykıracağız! Boşuna nefes tüketeceğiz! Hiçbir şey yapamazsak bile birbirimizi öldüreceğiz…

Artık anlamak lazım…

BİR’ de karar kılmadıkça boşu boşuna daha çok tükeneceğiz!

Öyle değil mi?

Muhabbetle Kalınız

Meryem Aybike Sinan/Haber7
meryemaybike@gmail.com

Yorumlar1

  • Mehdi Talebesi 11 yıl önce Şikayet Et
    rabb'imiz, allah (cc) kimseye zulüm etmez..... fakat herkez kendi eliyle yaptığını bulur, küfür icinde olanlar yakında belalarını bulacak, az kaldı, biraz daha sabır , allah (cc)'ın gazabını göreceksiniz...
    Cevapla Toplam 2 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat