Şarm El Şeyh Zirvesi’ne Geliş Süreci ve Gazze’nin Geleceği
- GİRİŞ17.10.2025 09:20
- GÜNCELLEME18.10.2025 12:11
7 Ekim’den 9 Eylül’e kadar olan süreç;
Dünyanın seyrettiği,
ABD’nin desteklediği,
Müzakere masasının bir adım dahi ilerleyemediği,
İsrail’e “dur” demenin fayda etmediği,
Ve...
“Herkesin umudunu kaybetmeye başladığı” bir süreçti.
9 Eylül Katar saldırısı;
İsrail’in çok büyük bir risk aldığı,
Hamas’ın yönetici kadrosunu Doha’da ortadan kaldırmayı hedeflediği,
ABD’nin bölgede sunduğu güvenlik garantilerinin sorgulanmaya başlandığı,
Dünya tarihinde ilk defa savaşlardaki arabulucunun hedef alındığı,
Hamas’a muhalif Arap ülkelerinin dahi Katar’ın hedef alınması sebebiyle Katar’ın yanında durduğu,
Başta Çin, Rusya, Avrupa ve ABD’nin büyük bir çoğunluğunun kınadığı bir saldırıydı.
Ve...
“Kısacası 9 Eylül saldırısı, İsrail’in aldığı en yanlış” saldırıydı.
9 Eylül 13 Ekim arasındaki kritik süreç;
İsrail’e ciddi bir diplomatik baskının kurulduğu,
ABD’de, Türkiye ve ABD’nin öncülüğünde Arap ve İslam ülkesi liderlerinin İsrail’e uygulanacak baskıyı görüştüğü bir toplantı yapıldığı,
ABD’nin İsrail’e karşı Orta Doğu’da artan baskı ve tepkiyi kırmak için savaşı bitirmeye gayret gösterdiği,
Hamas-İsrail çatışmasının çözümü için Türkiye’nin masada bulunmasının şart olduğunun tüm taraflarca anlaşılmaya başlandığı,
Türkiye’nin bizzat ABD tarafından masaya davet edildiği,
Türkiye’nin oturduğu masada Katar’ın karar almada kendisini daha rahat hissettiği,
Hamas’ın masaya olan güveninin arttığı,
Ve...
“Erdoğan-Trump liderliğinde sürecin çözüme kavuşması için uğraş verildiği” bir süreçti.
13 Ekim Şarm El Şeyh Zirve günü;
Trump’ın İsrail ziyaretinde Mısır Cumhurbaşkanı ile birlikte İsrail Başbakanı Netenyahu’yu Mısır’daki zirveye davet etmek istediği,
Mısır Cumhurbaşkanlığının Netenyahu’nun zirveye katılacağını açıkladığı,
Burada savaş suçlusu Netenyahu’nun dünya kamuoyu tarafından kabul edilmesinin önünün açılması için uğraşıldığı,
Türkiye Cumhurbaşkanı’nın uçağı havada iken bu haberin basına düştüğü,
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın uçağı Şarm El Şeyh’e inerken pilota “inme” talimatını verdiği,
Uçak yeniden havalanınca Kızıldeniz semalarında yarım saat diplomasi trafiğinin yaşandığı,
Erdoğan’ın Mısır Cumhurbaşkanını arayarak “Netenyahu gelirse ben gelmiyorum.” dediği,
Ardından birçok ülke liderini arayarak “Netenyahu gelirse siz de gelmeyin” şeklinde telkinde bulunduğu,
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın ABD Dışişleri Bakanını arayarak Netenyahu’nun gelmesinin kabul edilemeyeceğini belirttiği,
Sonuç olarak Erdoğan’ın Netenyahu’nun gelmeyeceğinin tekrar ilan edilmesini istediği,
Ve...
“Erdoğan’ın tüm dünyanın gözü önünde İsrail’e ikinci bir “one minute” vakasını yaşattığı” bir gündü.
Şarm El Şeyh Zirvesi;
Trump’ın dünya kamuoyu önünde şov yapmaya çalıştığı,
Her konuşmasında Erdoğan’ı “sert ama güvenilir bir lider, aynı zamanda dostum” şeklinde tanımladığı,
Körfez ülkelerinden gelen yöneticileri kameralar önünde parasıyla tanıttığı,
Yirmi küsur ülkenin arka koltuklarda oturup Trump’ın, Erdoğan’ın, Temim’in ve Mursi’nin attığı imzaları izlediği,
Yeni bir Orta Doğu bahsinde Türkiye’nin konumunun herkes tarafından anlaşıldığı,
Trump’ın yeni Orta Doğu sürecinde Türkiye-Katar-Mısır ekseniyle çalışmak istediğinin ortaya çıktığı,
Ve...
“Bundan sonra Orta Doğu’da hiçbir adımın Türkiye’nin desteği ve rızası olmadan atılamayacağının görüldüğü” bir zirve oldu.
Gazze’nin gelecekteki süreci;
İsrail’in barışı sabote etmek isteyeceği,
İkinci aşama müzakereler ile birlikte yer yer krizlerin yaşanacağı,
Süreçte garantör olan ABD, Türkiye, Katar ve Mısır’ın aktif görev alacağı,
Bu garantörlerin varlığının askeri bir varlığa dönüştürülmesinin isteneceği,
İsrail’in zaman zaman ateşkesi bozarak garantörlerin tepkilerini test etmek isteyeceği,
İsrail’in ateşkesi bozması halinde garantörlerin vereceği cevabın oldukça hayati öneme sahip olacağı,
İsrail’in ABD kanalıyla Hamas’a silah bıraktırmak için baskı uygulayacağı,
Hamas’ın ise silahlarını ancak Türkiye’nin bulunduğu bir asayiş gücüne teslim etmek isteyeceği,
İsrail’in Türkiye’nin Gazze’de varlığını asla kabul etmeyeceği ancak ABD Başkanı Trump ile Erdoğan arasındaki iyi ilişkileri sayesinde Türkiye’nin ABD ile birlikte Gazze sahasında aktif bir görev alacağı,
Gazze’nin yönetimi noktasında Tony Blair meselesinde esneyen Trump’a Türkiye, Katar ve Mısır tarafından bu sürecin müzakere edilmesi noktasında baskı uygulayacağı,
Trump’ın başkanlığını edeceği, Türkiye, Katar ve Mısır’ın ve tabi ki Filistin yönetiminin bulunacağı bir Gazze’nin yönetimi modelinde anlaşılabileceği,
Türkiye’nin Hamas’ın herhangi bir askeri yapılanma içerisine girişmeyeceğini garanti edeceği,
Erdoğan’ın Gazze’ye ve Gazzelilere sahip çıkacağını her platformda dile getireceği,
Gazze’de barışın tesisi için Türkiye’nin, Katar’ın ve Mısır’ın elini değil, gövdesini taşın altına koyacağı,
Gazze’nin yeniden imar ve inşası için Türkiye, Katar ve Mısır’ın desteğinin yeterli olmayacağı; hem Arap ve Müslüman ülkelerden hem de Batı’dan ek desteğe ihtiyaç duyulacağı,
Ve...
“İsrail’in tekrar Gazze’yi hedef alamayacağı ve Filistin sahasında İsrail için artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı” bir süreç olacak.
Muhammed Mazhar Şahin
Yorumlar1