CHP'nin akıbeti ne olacak?

  • GİRİŞ26.02.2012 07:59
  • GÜNCELLEME26.02.2012 07:59

Particiliğe uzak olanların, iç tüzük oyunlarını bilmeyenlerin bu savaşın safahatını kavraması zor. Durum kısaca şöyle: Muhalifler, tüzük kongresi toplanabilmesi için düşük sayıda delegenin müracaatını yeterli gören tüzük maddesini işleterek bir kongre toplayacaklar. Bu kongrenin tarihi yarın. Mevcut parti içi iktidar ise bu teşebbüsü boşa çıkartmak adına bir karşı hamle olarak bugün bir tüzük kongresi topluyor. Tüzük kongresini toplantıya çağırmak için muhalefetin topladığı 350 imza yetmişti. Muhalefetin bugünkü toplantıyı yaptırmaması için 650 kişinin toplantıya katılmaması gerekiyor.

Savaş bir şeyleri yaptırmamak üzerine sürüyor. Bugün Önder Sav'ın liderliğini yaptığı parti içi muhalefet Kılıçdaroğlu'na toplantıyı yaptırmazsa, Genel Merkez savaşı kaybetmiş olacak. Sav, yarınki kongreyi ilan ederek Kılıçdaroğlu'nu bugünkü tüzük kongresini toplamaya zorlamıştı. Şimdi yaptırmayarak, mevcut yönetimin otoritesini boşluğa düşürmeye çalışıyor.

Şayet bugünkü tüzük kongresi toplanamazsa, muhalefet karşı saldırıya geçerek Kılıçdaroğlu'nu liderlik koltuğundan edecek süreci başlatacak. Her şey yolunda giderse, yani Genel Merkez bu vartayı atlatırsa? O zaman taraflar yaralarını sararak mevzilerini sağlamlaştırmaya devam edecek.

Kılıçdaroğlu'nun kazanması galip ihtimal. Zira, karşısında bir rakip yok. CHP, müzmin ve musır bir muhalefet partisi. Parti içi rekabette de bu muhalif karakterin izleri görülüyor. Eleştirmek, yıpratmak, engellemek CHP'nin parti içi muhalefeti için de geleneksel alışkanlıkları sürdürmek demek. Ama iktidar savaşını kazanmak için muhalif kimliğe yapıcı bir şeylerin ilave edilmesi lâzım. Bugün, parti içi muhalefetin elinde bu yapıcı unsurlardan hiçbiri mevcut değil.

CHP neden bu garip işlerle zaman kaybediyor? Hizipler, partilerin oligarşik yapılarına paralel, demokratik olmayan oluşumlardır. Bu yüzden süren kavga, CHP'de parti içi demokratik mücadele anlamına gelmiyor. Ancak hizipleri bu kadar diri ve iddialı tutan bir şey olmalı. Cevap, CHP'nin bünyesindeki farklı kimliklerde ve politikalarda aranmalı. CHP, tek bir parti halinde yoluna devam etmekte zorlanıyor. Çok daha derinlerde CHP evrensel standartlara uygun bir sol partiye dönüşmeyi başaramıyor. Sorun CHP ile sınırlı değil.

Sol düşünce Türkiye'ye girerken daha başında derin bir çatlakla girdi. Sol kimliğin üzerine inşa edileceği iki ana sütun mevcuttu. Birincisi bir üçüncü dünya anti emperyalizmi, ikincisi ise bölüşüm sorunlarına odaklanmış evrensel sınıf dayanışması. "Cumhuriyeti kuran parti" kimliği ile CHP, birçok marjinal sol grupla birlikte birincisini tercih etti. Anti emperyalizmden dar ve kısır bir ulusalcılık ve oradan da Ergenekon tipi devletçi siyaset üretildi. Bugün kongrenin gündeme aldığı tüzük değişikliklerinden birinin, 2. maddede yer alan "sosyal demokrasinin değerleri" arasına "Kurtuluş Savaşı"nı eklemek olması, işte bu yüzden tesadüf değil. Anti emperyalizm, CHP'yi sol politikalardan uzak tutmak için oldukça işlevsel bir kulp. Geleneksel seçkincilik, bürokratik alışkanlıklar ve Türkiye'nin Kürt sorunu gibi en temel sorunu konusunda dar ulus devlet politikalarını sürdürmek bu kulpa sıkı sıkıya tutunmakla mümkün.

 Yazının devamını bu linkten okuyabilirsiniz >>>

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat