Çözüme yakın mıyız?
- GİRİŞ19.06.2012 11:00
- GÜNCELLEME19.06.2012 11:00
Kurduğu sebep-sonuç ilişkileri akla, en önemlisi de son günlerdeki şaşırtıcı çıkışlara uygun. Özgürel, Kürt sorununda çözüme hızla yaklaştığımızı söylüyor. Kafamızı karıştıran farklı mecralardaki olguları ve gelişmeleri bir bütünlük içinde yerli yerine oturtuyor. Leyla Zana'nın Başbakan'a destek veren çıkışı ile Bülent Arınç'ın "Öcalan'a ev hapsi" önerisi, aynı masanın etrafında oturanların birbirinin gözünün içine bakarak söylediği sözler.
Neşe Düzel'e Taraf'ta verdiği mülakatta Avni Özgürel, çözüm için atılacak adımları dört maddede topluyor. Birincisi PKK'nın dağdan inmesi ve silah bırakması. İkincisi, Kürtçe'nin okullarda eğitim müfredatına dahil edilmesi. Üçüncüsü, dağdakileri kapsayan bir af projesi ve sonuncusu, Öcalan'a ev hapsi meselesi. Özgürel'in sıraladıklarının tamamı gündemde. Bu başlıklar etrafında oluşan gündemleri fark etmemek mümkün değil.
Çözüm için müzakerelerin yoğun bir şekilde devam ettiği anlaşılıyor. Doğrudan, açık müzakereler bunlar. Zana'nın "Erdoğan çözer" sözü, bir sempati atağı. Arınç'ın "Öcalan'a ev hapsi" önerisi ise bu jestin karşılığı. İki taraf inandırıcı adımlarla bir güven ortamı oluşturuyor. CHP'nin de bu çözüm konusunda ikna edildiği ve sürece dahil edildiği anlaşılıyor. Hatta MHP bile bu sürecin bir parçası. Zira MHP klasik oyununu oynuyor. Özel olarak süreci baltalayacak bir inisiyatif geliştirmiyor, yani oyunbozanlık yapmıyor.
Çözümün temel ekseni ise artık hepimizin en ince detayına kadar bildiği Oslo süreci. Özgürel, bu sürecin macerasını da, karanlıkta kalan noktalarını da bize aktarıyor. Oslo süreci, Devlet'in bütün kurumları ile birlikte rol ve sorumluluk üstlendiği bir süreç. Deşifre eden ise PKK. Belgelerin Diyarbakır BDP'de bulunmasını, klasik Ergenekon savunmaları gibi "polis koydu" diye tevil eden Karayılan'a inanmak mümkün olmadığına göre, süreç Temmuz 2011'de PKK tarafından sabote edilmiş. İmralı ile görüşmelerin çizdiği istikamette ortaya bir protokol çıkmış. Bu protokole karşı çıkanlar Silvan saldırısını ve demokratik özerklik ilanını eşzamanlı olarak devreye sokmuş. Süreç doğrudan PKK tarafından kararlı bir şekilde baltalanmış. Karayılan'ın Silvan saldırısı için öne sürdüğü "bizim kontrolümüz dışında" mazereti, aslında bir itiraf. Böyle önemli bir saldırıyı kontrol edemeyen bir örgütün müzakere masasında ne işi var?
Yazının devamını okumak için bu linki kullanabilirsiniz
Mümtaz'er Türköne- Zaman
Yorumlar7