10 kara yıl

  • GİRİŞ16.03.2021 11:41
  • GÜNCELLEME16.03.2021 11:57

Bosna Savaşı yaşandığı sırada lise öğrencisiydim. Haber bültenlerine her gün, Sırplar ve Hırvatların elbirliğiyle katlettiği Müslüman Boşnaklardan acı dolu haberler düşüyordu. Bir gün değil, bir ay değil, katliam yıllardır sürüyordu. Bir yandan Srebrenica’dan, Tuzla’dan ölüm; diğer yandan Avrupa ülkelerinin Hırvatlara, Rusya’nın ise Sırplara bitip tükenmez silah yardımlarının haberlerini duyuyorduk. Öylesine büyük bir acı, öylesine bir çaresizlikti Boşnakların payına düşen.

Onlar eridikçe, biz de burada eriyorduk. Batı’nın “özgürlük, adalet, demokrasi” gibi kavramlar etrafında ördüğü dünyasının parlak boyası dökülüyor, altından ırkçılık, İslam düşmanlığı ve sınır tanımaz bir yok etme güdüsü fışkırıyordu. Bu savaşın biteceğine inancımız kalmamıştı. Hele benim gibi hayatı henüz anlamlandırmaya başlayan birisi için bu savaş asırlar sürecek gibiydi. Oysa bitti.

200 bin Müslüman öldükten, her iki taraf da savaştan iyice yorulduktan sonra bitti. Dehşetinin her anı televizyon ekranlarından evlerimize aktığı için, adeta bu kan denizini iliklerimize kadar hissettiğimiz savaş, aslında sadece 3 yıl sürmüştü. Avrupa’nın II. Dünya Savaşı’ndan sonra ortaya koyduğu ve Türkiye için de ulaşılması gereken hedefler haline getirdiği tüm ilkeleri yok ederek giden bu karanlık, ardında büyük bir enkaz bıraktı.

***

Bugün Suriye’de başlayan iç savaşın 10. yıldönümü. Yüz binlerce insanın hayatını kaybettiği, milyonlarca insanın ülkesini terk etmek zorunda kaldığı bu karanlık günler de bitecek. Çünkü hiçbir zulüm sonsuza kadar süremez.

Bosna Savaşı’nın mağrur lideri “kasap” olarak bilinen Radovan Karadziç bugün ömür boyu hapse mahkûm. Srebrenica’da binlerce insanı gözünü kırpmadan katlederken, “Bugün Türkleri yendim” diyen Ratko Mladiç de demir parmaklıklar arkasında. Tüm dünya tarafından nefretle anılıyorlar. Oysa Aliya İzzetbegoviç, özgürleştirdiği halkının içinde, haysiyetli tüm insanların dualarıyla, kendi vatanında gözlerini bu dünyaya yumdu.

Tıpkı Bosna’da olduğu gibi, Suriye’de de savaş bitecek. Fakat ardında, sadece şehirlerin enkazı ve kana doyan topraklar kalmayacak.

Sadece özgür ve adil bir gelecek isteyen Suriye halkının üzerine bombalar yağdıran ne Beşar Esad ne de işbirlikçileri asla gün yüzü görmeyecek. Tüm insanlık onları lanetle anacak.

Sadece onları mı? İslam devrimi diye 40 senedir yutturulan İran efsanesi de buhar olup uçtu şimdiden. Sadece katlettiği insanlar değil, dünyadaki tüm Müslümanlar, kendilerine muhalif olan İranlılardan bile daha fazla nefret ediyor artık molla rejiminden. Kasım Süleymani gibi katilleri, Suriyeli ve Iraklı masumların üzerine salan Hamaney diktatörlüğü, en az Ebu Garip’te işkenceler yapan işgalciler kadar nefret uyandırıyor artık.

***

Bu on yıl, mezhepçiliğin, ırkçılığın en çirkin hallerine tanıklık ettik. İnsanların dini değerleri kullanarak nasıl DEAŞ gibi bir canavara dönüşebildiğini de gördük. Fakat bu karanlık bize çok şey öğretti. Suriye pek çok yüzü ifşa etti. Doğru bildiklerimizin yanlışlığını gördük. Vatan, millet ve devlet gibi mefhumların kıymetini de bir daha unutmayacak şekilde öğrendik. Bize sığınan mazlumlara, iyi bir ev sahibi olmaya çalışanlar da; onlara düşmanlık edip kirli siyasetlerine malzeme olarak kullananlar da Allah’a hesap verecek. Bu hepimizin imtihanı çünkü.

Bir gün Suriye’ye de bahar gelecek. Üstelik bu çok uzaklarda değil.

Diriliş Postası

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat