Nihai hesaplaşma

  • GİRİŞ01.06.2021 11:23
  • GÜNCELLEME01.06.2021 11:23

İktidarı seçim yoluyla değiştirmenin mümkün olmadığını gördükçe sokak eylemleri ve kaos planıyla harekete geçeceklerinin işaretini uzun zaman önce vermişlerdi. Fakat, bu yoldaki her denemelerinin hüsranla sonuçlanması kendilerinde hayal kırıklığı yaratsa da, vazgeçmiş değiller.

Birgün Gazetesi’nde Merdan Yanardağ, AK Parti ve MHP’nin tabanının temsil ettiğini öne sürdüğü “tarihsel gericilik ve barbarlık”a karşı nihai bir hesaplaşmanın yakın olduğunu yazdı. Gezi eylemlerinin yıldönümünde CHP destekli gazete “gelecek Haziran isyanında saklı” manşetiyle çıktı.

KAMPLAŞMA: BARBARLAR VE ÇAĞDAŞLAR 

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 86 yıllık hasreti bitirip Ayasofya’yı açmasının ardından, 150 yıldır Türkiye’nin bağımsızlaşması kavgasının sembolü haline gelen Taksim Camii’ni hem de “gezi terörünün” başladığı yerde inşa ettirmesini kendi cephelerinde yaşadıkları büyük bir bozgun olarak görüyorlar. Üstelik gezi eylemlerinde inşasının durdurulmasını istedikleri Osmangazi Köprüsü ve İstanbul Havalimanı bitirildi. Kanal İstanbul’un inşasına ise bu ay başlanıyor.

Merdan Yanardağ “ülkenin hiç olmadığı kadar dinsel, etnik, kültürel, siyasal, ideolojik bakımdan parçalandığını” bu kamplaşmanın müsebbibinin ise Erdoğan olduğunu söylüyor. Bu abartılı yaklaşımı bir tarafa koyacak olursak, ülkemizde her zaman birbirine zıt anlayışlar olduğunu, bunun Erdoğan ile başlamadığını da kabul etmemiz gerek.

Fatih kendini yolundan çevirmeye çalışanlara kulak assaydı, bugün İstanbul’da yaşamıyor olurduk. Mustafa Kemâl, Fevzi Çakmak ve Kazım Karabekir, İstanbul’daki Damat Ferit Hükümeti gibi düşünselerdi, bugün muhtemelen Anadolu’da bir devletimiz yoktu.

Bu anlayış farklılığı daima vardı ve var olacak. İşin tabiatı bu. İlginç olan kampın “gerici ve barbar” tarafına düşenlerin adları sürekli olarak “inşa, ihya ve istiklal” ile anılırken; “ aydın ve çağdaş” tarafına düşenlerin sürekli olarak “bozgun, isyan ve kaos” ile anılmaları.

CUMHUR İTTİFAKI’NIN TEMEL DAYANAKLARI 

Yanardağ, AK Parti ve MHP birlikteliğini Necip Fazıl’ın “İslamcı-faşist bir fantezisi” olarak yaftaladıktan sonra yine öfkesinin esiri olarak farkında olmadan doğru bir çerçeve çiziyor. Ona göre Erdoğan’ın şekillendirdiği bu yönetim anlayışının temelinde üç saç ayağı var: “Abdülhamid, Emevi teolojisi ve Gazali.”

Şimdi bu üç temelin neyi sembolize ettiğine bakalım: II. Abdülhamid, “Batıcı, Seküler Türkçü, Modernist İslamcı, Ayrılıkçı Kürtçü ve Ermeni Bölücü” koalisyonuna karşı devletin temellerini temsil eden güçlü bir yönetim anlayışı demekti.

Yanardağ, Emevilerin yönetim anlayışını ifade etmiş olsaydı, “saltanata dönmek anlamında” bir olumsuzluğa işaret etmiş olurdu. Oysaki o bilinçli bir şekilde sahabe ve tabiinin bulunduğu ilk dönem din anlayışına, diğer bir ifadeyle “ehl-i sünnet” dediğimiz ağacın gövdesine karşı çıkıyor.

İmam Gazzali ise 12. yüzyılda hem Selçuklu Devleti’nin kurumsallaşmasını sağlar, hem de İslam dışı anlayış ve hurafelerden dini düşünceyi temizleyerek kurucu bir unsur olarak karşımıza çıkar. Yazdığı eser İhyâü Ulûmi’d-Din asırlardır hepimizin başucu kitabıdır.

Böylece Merdan Yanardağ aslında farkına varmadan formülü veriyor: Güçlü devlet, temellerini İslam’ın bozulmamış öğretisinden alan din ve kendini sürekli yenileyen ihya ve inşa eden toplum.

Ne yalan söyleyelim. Biz asırlardır bu kamptayız. Batılı efendileriniz öyle istiyor diye terk etmeye de niyetimiz yok...

Diriliş Postası

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat